8 Temmuz 2014 Salı

Kaybeden Dostlar, Aşklar..


Bir zamanlar bir arkadaşım demişti ki:'Neden blogunda özel hayatınla ilgili detaylıca yazıyorsun? Dostlarında görüyor, düşmanlarında. Dostların belki üzülür ama düşmanların sevinir yazdıklarına', bende ona demiştimki: 'Benim için dostumun da düşmanımın da ne düşündüğü önemli değil, ne düşünürlerse aynısını yaşarlar, iyiyse iyi kötüyse kötü' demiştim. Blogumu ilk açtığımda neredeyse 3 yıl civarı öncesinde kimse bilmiyorken, o kadar rahat yazabiliyordum ki, şimdi dost düşman herkes biliyor, o yüzden kasıyorum kendimi yazmıyorum. Nedeni bu; şu an düşünüyorum düşmanlarım da okuyorlar mı yazdıkları mı? Belki de gülüyorlardır.. Eski sevgililerim cidden de okuyorlarmış. Hatta birkaç ay önce blogumu bulan birisi; yazdıklarımı hep kendime göre anlattığımı bile söylemişti:) Herkes kendi yaşadığını bilirmiş, hissettirdiğini bilmezmiş ama hissedilenler de unutulmazmış belki de ondan. 

Benim hakkımda kötü şeyler mi yazdın? İyi şeyler yaşatsaydın onlardan bahsederdim burada. Yazmak zorunda mısın? Yazma! Yazmak zorunda değilim ama içimi dökmem gerek çünkü beni dinlemediniz! Anlamaya çalışmadınız, hep siz haklıydınız, ben hep haksızdım.. Benimle aynı şeyleri yaşayanlar var belki de; burası bir terapi yeri gibi yazınca rahatlıyorsun! Zaten aylarca, yıllarca sustum artık konuşmam gerek! Belkide yaşadıklarımızdan dersler alanlar olacak burada.. Neden kimse karsısındaki kişinin yerine koymuyor kendini, niye empati denilen seyin varlığından habersiz herkes? Neden hep ben haklıyım ben haklıyım diyor? Neden hep birisinin dediği şeyi yapmak zorundayız? Neden bir orta yol bulup uyum içinde yaşamıyoruz, illa ki birilerinin kaybetmesi mi gerek? Aşkını, sevgisini, dostunu, istediklerini, hayallerini,  iyi niyetlerini kaybetmesi gerek öyle mi? 

İlla ki birileri kaybedecekse o zaman kalp kıranlar kaybetsin! Vicdanı olmayanlar kaybetsin! Dostunu, sevgilisini kullananlar, arkadan iş çevirenler kaybetsin! Kendini herşeyden üstün gören, aklının karsısındaki insandan çok olduğunu düşünen, akıllıyım diye geçinipte beş para etmeyen akıllarını  yaptıkları hatalarda kullanamayıp; ona buna akıl vermeye çalışan ego manyakları kaybetsin o zaman gerçek dostluğu! Dostunu sömürenler, dedikodu yaparak etrafına kötüleyenler kaybetsin o zaman! Arkadaslığını, dostluğunu, aşkını sanki karşı taraf için bir lütufmuş gibi görüp, karsısındaki insanı aşağılayanlar kaybetsin o zaman! Kalbini kırdığını söylediğinde; evet kalbini kırdığımın farkındayım bilerek yazıyorum bu sözleri diyerek seni daha da kıranlar kaybetsinler o zaman! Kendisine verilen değeri anlamayanlar kaybetsin o zaman! Hayatında değer görmemiş ve sizin ona haketmediği değeri verdiğinizde bir tarafları kalkan insanlar kaybetsinler! İnsanları kınayıp, kendi daha beter şeyler yapanlar kaybetsin! İşiyle kariyeriyle başarılı olup yeterli olgunluğa ulaşamayan ve sizi alt seviyede sanan insanlar kaybetsin! Seviyormuş gibi yapıpta aldatanlar kaybetsin o zaman! İnsanların duygularıyla oynayanlar kaybetsin!

Sizi gerçekten sevmeyenler kaybetsin! Çünkü gerçek dostluk, gerçek aşk nedir biliyor musunuz? Gerçek dostta, gerçek aşıkta ve  gerçek seven insan da sizi her halinizle olduğunuz gibi kabullenen kişidir. Sizi doğal halinize, mesleğinize, paranıza, kıyafetinize, fiziğinize, özel ilişkilerinize göre değerlendirmeyen, kalbinizi ve ruhunuzu tutsak etmeyen, sizi gerçek ve saf bir sevgiyle seven dosttur, aşıktır, sevgilidir. Bunun ötesindeki kişiler ve ilişkiler gerçek aşk ve gerçek dostluk değildir. Sadece menfaattir, yalandır, kullanmadır, değer vermenizi sömürmektir... 

Ben hiç bir zaman bir dostumu ya da aşkımı kaybetmedim. Sadece dost gibi görüneni, aşk gibi görüneni gerçeğinden ayırmayı anladım..

Biricit derki; kaybeden ben değilim sizsiniz..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder