aşk ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aşk ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Aralık 2022 Pazartesi

2023'de Ne Olmasın Hayatınızda?



Biliyorum bu yıl yeni yıla girerken çoğunlukta umut, ışıltı, güzel duygular, güzel hisler kalmadı pek. Ben de çoğunluk gibiyim. 2023'e girerken, eskiden olduğu gibi o umutlu, o hayalci, o güzel dilekleri olan Yasemin yok bu kez. Pek dileğim, isteğim yok yeni gelecek olan yıldan. Ama ne olmamalı çok iyi biliyorum artık..

2023'de sizi kıracak, üzecek insanlar olmamalı hayatınızda,

Kötü niyetli, sizi menfaatlerine göre kullanmaya çalışanlar olmamalı.

Hakaret edenler, sizi aşağılamaya, sizinle alay etmeye çalışanlar, kötü sözler söyleyenler, küçümsemeye çalışanlar olmamalı hayatınızda.

Sizi sizin sırlarınızla, en özel şeylerinizi öğrenip, en özel şeylerinizle yaralamayı kendi egolarına göre tatmin etmek üzere bir hayat yaşayanlar, olmamalı dünyanızda.

Egolu insanları hiç tanımamalısınız 2023'de. Sizin gibi egosundan kendini sıyırmış doğal, samimi insanlara yer açmak için, egosu, kibri olanları hayatınızdan ayıklamalısınız, onlarsız 2023'e merhaba demelisiniz..

Sevmeyen, seviyormuş gibi davranan, dengesiz, çıkarcı, bir öyle bir böyle davranan, 'Mış' gibi yapan insanlar olmamalı 2023'de.

Özür dileyemeyen, teşekkür edemeyen, size hiç saygı duymayan insanlar olmamalı 2023'de.

Sizden hep bir şeyler saklayan, söyleyeceği şeyleri hep yarım olan, yaşadığı hayat kadar yarım şeyler anlatan kişiler olmamalı yeni yılda.

Size sımsıkı sarılamayan, size içten dokunamayanlar olmamalı hayatınızda.

Yoksulluk, sefalet, kin, nefret, kıskançlık, iki yüzlülük, aldatma, arkadan iş çevirmeler, yalancılık, soğukluklar olmamalı 2023'de. 

Yeni yılda; adı üstünde yeni insanlar yanınızda olmalı ama eski dostlarınız ve aileniz her zaman her koşulda yanınızda olmalı..

O zaman ne diyeyim yine de 'mutlu yıllar'..

22 Mayıs 2022 Pazar

Gülersin Bana Biliyorum


Mektuplar sana çok olacak, sensiz gecelerde, öyle görünüyor cancağızım.. Sen iyi ol da.. Varsın bu yazdıklarımı sonradan gör.. Yine özledim, yine anlatacaklarım var sana. 'Ne olaylar ne olaylar ay ben şok' deyişlerim geliyor aklıma, insan bi yandan ağlarken bi yandan güler mi? Sen çok gülersin biliyorum bana :) Ben de sana gülerim biliyorsun..

Yazarken yine ağlıyorum, yaw asıl benim güçlü olmam lazım ya.. Neyse boş ver bunları bak aklıma ne geldi gece gece.. En son konuşmuştuk demiştim ya yeni bir diziye başladım, adı 'Sky Rojo' diye, 'konusu ne? bende bakarım' demiştin. Konusunu söylediğimde attığın o kahkaha hala kulağımda, nasıl gülmüştün.. O güzel gülmen aklımda en son kalan şey sanırım. Seni gülmelerinle, güzel anılarımızla ve beni sevmenle(bilirsin beni pek kimse sevmez) hatırlıyorum ben. Bu arada arkadaşlarınla pay edemiyoruz seni 'hayır diyorum, o en çok beni sever' paylaşılmıyorsun demek ki hepimizde güzel izlerin var, güzel gülüşlü dostum..

Pazartesi büyük gün çok güzel haberler alacakmışız. Biliyorum bence de güzel haberler alacağız ve ne yapacağız hemen bi kahve içeceğiz. Geçen aklıma ne geldi biz 'bi kahve' isminde bir cafe mi açsak kız? Bunu bi düşün derim ben.. Öpüyorum canım benim yüreğinden.. bir de en sevdiğin şarkıyı buraya ekliyorum. Sibel Alaş'ın bu şarkısını sende bende çok severiz.

 https://www.youtube.com/watch?v=ThufvaUVi1Q

Hadi dinle güzel şeyler olacak.. Yağmur bulutu unutmaz, ben de seni unutmam kardeşim, dostum..


24 Şubat 2022 Perşembe

16 Mayıs 2021 Pazar

Nasıl yalan söylenir?

 



Nasıl yalan söylenir?  Yalan söyleyen insanlara kızmıyorum ama çok gülüyorum. Çünkü yalan söyledikleri çok belli oluyor. Madem yalan söylüyorsunuz bunun inandırıcı olması gerekir. 

16 Şubat 2021 Salı

Yanlış Erkekler ve Karakter Analizleri




Herkese sağlıklı, mutlu, keyifli ve aşk dolu günler diliyorum. Biliyorsunuz 14 Şubat Sevgililer Günü'ydü. Benim için sevginin, sevgilinin günü yok. Yüreğinde aşk varsa her gün sevgililer günüdür. Karşılıklı sevgi ve saygı varsa her an kendini cennet bahçelerinde hissedersin. Ben özel günlerden yılbaşını ve doğum günümü seviyorum. Diğer özel günler bana saçma geliyor. Tabi bir gün evli olduğumda evlilik yıldönümümde özel bir gün olacak. Ama yok anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, kabotaj bayramı falan benim ilgi alanıma kişisel olarak girmiyor. Anneniz varsa her gün anneler günüdür, babanız yanınızdaysa her gün babalar günüdür. Kısacası sevdiklerinizle olan her gün güzeldir ve özeldir. Sevgi günü diye bir gün yoktur o sizin her anınızdır. Yılbaşı için yazdığım yazımda da 2021 temamı sevgiye odaklamıştım. Hayatımda sevgiyi hak eden insanları tutacağımı, her şeyi severek yapacağımı yazmıştım. Beni aşağı çeken, negatif enerji veren insanları da hayatımda tutmayacağımı yazmıştım, siz de öyle yapın olur mu değerli okuyucularım! 

Sizi üzenleri hayatınızdan çıkartın. Sizi seven insanlar sizi üzmeye kıyamazlar. Üzüldüğünüzü, ağladığınızı görmek istemezler, sizin kırılmanızı ve incinmenizi istemezler, bunu unutmayın. Sizi kırıp, üzüp, ağlatıp sevinen ya da egolarını tatmin eden insanlar sizleri sevmiyordur. Bu yazımda yanlış erkek türlerinden  bahsedeceğim. Bilinçlenip bu erkekleri hayatınıza almamanız gerekiyor çünkü bu türler sizleri üzüyor, mutsuz ediyor, egolarını sizin üzerinizde tatmin ediyorlar, bilmelisiniz. Hayatlarınızda iseler de en kısa sürede Allah sizi bunlardan kurtarsın! Ya da kendiniz kendinizi kurtarın ve tüm ilişkinizi bu türdeki erkeklerle bitirin. 

Instagram hesabı Facebook hesabı Ruslar Alemine dönmüş erkek modeli: Recep Ivedik'in filminde dediği gibi tabi ki 'ruhlar alemi'nde de değiliz ama :) ruslar aleminde de yaşayamayız. Adam gitmiş tüm Rusya'yı eklemiş görsen kadınlarla dolu bir Rus İmparatorluğu kurmuş başına da geçmiş, adamın ne yaptığı belli değil. Bu tarzdaki erkekler aldatmaya meyilli, sizi diğer Rus kadınları ile kıyaslayıp, çirkin olduğunuzu bile size söyleyebilirler. Söylemeselerde siz farklı kelimelerden, sözlerden bunu anlarsınız. Siz zaten güzelsiniz, kimsenin lafıyla çirkin biri olmayacaksınız. Kendi fiziği ile yaşı ile sorunu olan bir erkek kendi ezikliğini sizin üzerinizden çıkarmak isteyecektir, buna müsaade etmeyin.




Sürekli ayrıldığı sevgilisi ve eski eşi hakkında konuşanlar: Eski eşini unutamayan, eski sevgilisini unutamayan, boşandığı, ayrıldığı halde eski ilişkilerini aklında tutan erkekler, sürekli eski ilişkilerinden bahseder dururlar. Bir kadın öyle yapınca bir erkek nasıl rahatsız oluyorsa bir kadında aynı şekilde bu durumdan rahatsız olur. Bu kıskanma falan değildir. Yeni bir ilişkiye başladıysanız yeni ilişkinizde olmalısınız, geçmişten bahsedip geçmişi yaşayamazsınız. Kimse sizin yara bandınız değildir, eskiyi unutmadan yeni bir ilişkiye de başlanmaz, başkasını unutmak için de başka birinin hayatına girilmez. Bu hem karşınızdaki insana hem de kendinize yaptığınız haksızlıktır. Burada eski ilişkilerin konusu geçtiğinde bahsedilmesinden bahsetmiyorum, konuşulan her konunun eski ilişkilere gelmesine hatta eski sevgililerin övülmesine ve yeni sevgili ile karşılaştırılmasından bahsediyorum. Bu durum hiç normal bir durum değildir. Hemen ilişkinizi gözden geçirip bitirmelisiniz yoksa burada psikolojiniz çok bozulabilir.

26 Ocak 2021 Salı

COVID SONRASI SIK RASTLANAN 5 PSİKOLOJİK SORUN!

 Pandemide ruhsal sağlığınızı korumanın 10 püf noktası!

 


COVID SONRASI SIK RASTLANAN 5 PSİKOLOJİK SORUN!

 

Yüzyılın salgın hastalığı Covid-19 enfeksiyonu kişinin sadece fiziksel sağlığını değil, ruhsal sağlığını da derinden etkiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Sancak “Covid-19 sonrası görülen ruhsal sorunların bir kısmı bedensel hastalıklarla karışabilmektedir. Bu nedenle ruhsal hastalıklar hakkında bilgi sahibi olmak, belirtiler açısından dikkatli olmak önemlidir. Salgının devam ettiği bugünlerde de psikiyatri kliniklerinde sıklıkla Covid-19 ile ilişkili sorunlara rastlamaktayız. Özellikle yoğun bakımda tedavi görmek zorunda kalan, hastalığı ağır geçirmiş Covid-19 hastalarında yoğun bir şekilde travma sonrası stres bozukluğu yaşanıyor. Tedavi ile kontrol altında olan ruhsal rahatsızlıkların alevlenmesiyle de sıklıkla karşılıyoruz.” diyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Sancak, Covid-19 enfeksiyonu sonrası sık rastlanan 5 psikolojik sorunu ve Covid korkusunun hangi hastalıklarla karışabildiğini anlattı, ruhsal sağlığı korumaya yönelik önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

 

Anksiyete (Kaygı) bozuklukları

Yapılan araştırmalar Covid-19 geçiren kişilerin en az yarısında kaygı bozukluğu belirtileri görüldüğünü göstermiştir. Hastalıkla ilgili kaygılı düşünceler sıklıkla gün içinde kişinin aklına gelir. Kişi şikayetlerinin geçmeyeceğine dair olumsuz düşünceleri zihninden atmakta zorlanabilir. Kişinin internet ortamında belirtileri ile ilgili uzun saatler araştırma yaptığını da sık görüyoruz. Çarpıntı, nefes darlığı, sıkıntı hissi, ölüm korkusu, uyumakta güçlük gibi şikayetler kaygı bozukluğunu düşündürmelidir. Özellikle nefes darlığı ve çarpıntı gibi şikayetler Covid-19 sonrası bir süre devam edebiliyor. Bu nedenle kaygı bozuklukları gözden kaçabilir. Ayrıca pek çok psikososyal sebepten dolayı Covid-19 geçirmeyen toplumda da kaygı bozukluğunun arttığını gözlemliyoruz. Bu belirtilerin sizde olduğunu düşünüyorsanız, bir ruh sağlığı profesyoneline danışmalısınız.

 

Depresyon

Covid-19 geçiren kişilerin yarısında depresif belirtiler görülüyor, toplumda ise depresif şikayetlerde genel olarak artış yaşanıyor. Mutsuzluk, hayattan keyif alamama, iştah ve uyku değişiklikleri gibi şikayetler depresyonun önemli bulgularıdır. Yapılan çalışmalarda, depresyonun en tehlikeli sonuçlarından biri olan intihar davranışının da pandemi sonrasında arttığı gösterilmiştir. Sosyal izolasyon, belirsizliğe bağlı kaygılar, ekonomik problemler, geçirilmiş depresyon öyküsü ve Covid-19 hastalığını ağır geçirmiş olmak önemli risk faktörleridir. Kendinizde ve yakınlarınızda depresif şikayetler gözlemlediğinizde en kısa sürede destek almalısınız.

 




Zararlı alışkanlıklar

Araştırmalar pandemi sonrası alkol tüketiminin iki kat arttığını göstermiştir. Geçmişte alkol problemleri olanlar özellikle risk altındadır. Bu "kendini tedavi etme" çabası ciddi bağımlılık tablolarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Ayrıca alkol ve madde bağımlılığı olan kimselerde Covid-19 enfeksiyonunun daha şiddetli seyrettiğini öne süren çalışmalar da mevcut.

 

Uykusuzluk

Covid-19 enfeksiyonu sonrası en sık görülen bulgulardan biri olan uykusuzluk, diğer ruhsal hastalıklara bağlı olabileceği gibi, tek başına da görülebiliyor. Henüz mekanizması tam olarak tespit edilmemekle birlikte, beyindeki hormonal ve biyokimyasal değişikliklerin sebep olduğu düşünülüyor. Bu durumu ayrıntılı bir değerlendirme sonucu uygun bir tedavi ile kontrol altına alabiliyoruz. Ayrıca pandemi döneminde genel toplumda kronik uykusuzluğun yüzde 40'lara vardığını görüyoruz. Ancak bazı kişilerde yaşam tarzı değişiklikleri bile bu durumu düzeltmek için yeterli olabiliyor.

 

Travma sonrası stres bozukluğu

Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Sancak “Sıklıkla gözden kaçan bu rahatsızlık, özellikle hastanede yatan ağır Covid-19 hastalarında taburculuk sonrası yüzde 90 olarak görülebilmektedir. Özellikle yoğun bakımda tedavi gereksinimi olan hastaların, ruhsal travma yaşadığını görüyoruz. Yoğun ölüm korkusu, çaresizlik, umutsuzluk ve yalnızlık hisleri bu rahatsızlığın ortaya çıkmasına katkıda bulunuyor. Taburculuk sonrası akla istemsizce gelen ve hastane deneyimi ile ilgili kötü düşünceler, kabuslar, uykuya dalmada güçlük, hatırlatıcı uyaranlardan kaçınma davranışı bir aydan uzun süre devam ediyorsa tedaviye başvurulmalıdır. Bu rahatsızlık tedavi edilmediğinde kalıcı hale gelme riski taşımaktadır.” diyor.

 



 

Ruhsal sağlığımızı korumanın 10 püf noktası

  1. Arkadaşlarınız ve sevdiklerinizle online görüşmeler yapın
  2. Bağışıklık sistemini güçlendiren yaşam tarzı benimseyin
  3. Alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durun
  4. Sağlıklı ve dengeli beslenin
  5. Günde iki litre su içmeye özen gösterin
  6. Her gün aynı saatte yatağa yatıp, her gün aynı saatte kalkın
  7. Hareketsizlikten kaçının
  8. Düzenli egzersiz yapın
  9. Gerekirse profesyonel destek almaktan kaçınmayın
  10. Hobi edinin, hobilerinize zaman ayırın



*basın bültenidir.

18 Ocak 2021 Pazartesi

40 Yaşıma Bir Kala Mutlu Yıllar Bana

 


40'a bir kala, iyi ki doğmuşum! Neler öğrendim, neyi başardım peki bu yaşa geldiğimde? Sorular kafamda dolaşırken; anneme vefat etmeden önce sorduğum sorular aklıma geliyor..



'Bu hayattan ne anladın anne' demiştim ona. '72 yaşındasın sence hayatın anlamı nedir?' 'Bomboş bir hayat' demişti. 'Mal da yalan mülkte yalan, var birazda sen oyalan', hayatın anlamı bu sözlerde demişti. Yani yalan dünyayı net bir şekilde anlamıştı annem. Ben de yıllar geçtikçe bunu daha iyi anlıyorum. Bu yüzden maddi şeylere değer veren biri değilim. Seviliyorsan, sevdiklerin yanında varsa hayat güzel demişti annem. 'Sevgi' demişti annem, hayatın anlamı burada. Maalesef sevdiklerim yani hayatımda en sevdiklerim annem, babam yanımda değiller. Öyle özledim ki onları. Mekanları cennet olsun. Hep yüreğimdeler, biliyorum onlar beni görüyorlar benim üzüldüğümü veya mutlu olduğumu biliyorlar. Birazda olsa bu güç veriyor bana..


Ben bu yaşıma gelene kadar neler anladım, neler öğrendim bu hayattan peki 40 yaşıma 1 kala;


- Hayallerime değmeyecek kişileri hayatıma ve hayallerime almamayı, hayallerimin kıymetli olduğunu, kimseye hayallerimle dalga geçme hakkını vermeyeceğimi,


-Her başarısızlığımda yeni dersler çıkarmayı, hayatta çıkışlar kadar düşüşlerinde olduğunu, önemli olanın siz düşerken size tekme atanların mı hayatınızda olduğunu yoksa size ellerini uzatan güzel kalplerin mi yanınızda olduğunu anlamam gerektiğini, menfaatlerine göre deri değiştirenleri asla hayatıma sokmamam gerektiğini, hayatımda iseler acilen çıkarmamı,


- Sevginin her şeye rağmen, herkese rağmen, tüm olumsuzluklara rağmen her şeyi başaracağını, sevdiğim insanları, dostlarımı, arkadaşlarımı her zaman sevgiye değer verenlerden seçmem gerektiğini, beni mutlu edenleri sevmeyi, değer vermeyi,


-Vicdanı olan insanlarla bir arada olmayı, benimle oyun oynamayan insanlara değer vermem gerektiğini, dürüstlüğün hayatımdaki ilişkilerde en önemli vasıf olduğunu,


- Bir işi sevmeden yapamayacağımı, huzursuz, stresli ortamlarda ve iş ortamlarını bu hale getiren yöneticilerle bir arada çalışamayacağımı, sevdiğim işi yaptığım da ise inanılmaz mutlu, huzurlu, tatmin olmuş hissettiğimi,


-Güven duygusunun ilişkilerimde ne kadar önemli olduğunu, her ilişkimin güvene dayanması gerektiğini, bana yalan söyleyen güven vermeyen insanların bunları yapmasındaki nedenin kendi psikolojik sorunları olduğunu, benim bununla bir ilgimin olmadığını, kendimi bunlarla ilgili suçlamamam gerektiğini, narsist kişilik bozukluğu yaşayanların, karşısındakini kullanıp yaralarını sarmaya çalışanların rahatsızlıklarını, uzman bir doktora gidip kendilerini tedavi ettirmeleri gerektiğini, böyle insanlara bırakın değer vermeyi, bir saniyemi bile bu kişilikteki insanlara harcamamam gerektiğini,


- Bana eksik duygular yaşatan insanlarla tamamlanamamış olduğumu, eksik hissederek kendime ne kadar acı çektirmiş olduğumu, sırf karşımdaki kişinin kalbi kırılmasın diye sürekli istemediğim şeylere 'hayır' diyemediğim için kendime de evet deyip mutlu olamadığımı, sınırlarımı çizmem gerektiğini o kadar iyi anladım ki...


O zaman mutlu yıllar bana, bir sokağa çıkma yasağında kar varken İstanbul'da, komşunun arabası ile hastaneye gidilirken arabanın bozulup, annemler taksi durağındaki adamı sokağa çıkma yasağı olduğu için ikna edemezken, tesadüfen oradan geçen polis arabasındaki polis amcanın yardımı ile taksinin hastaneye yollanması sonucu, erkek beklenildiği için adımın Gökhan olmasına ramak kala, kız olduğumu görünce babamın daha çok sevinip hemşireyi bahşişlere boğduğu, anneme kebaplar yedirdiği, eve gelmeden sobayı hemen tutuşturup annemi sıcak eve sokan canım babacığımın ve biricik anneciğimin yanına gelip, o sobalı sımsıcak sevgi dolu evde ve bir gardrop dolusu mavili minik kıyafetlerimle, annemin babamın en kıymetlisi olduğum zamanlarda ne kadar mutlu olduğumu, şimdi yazarken daha iyi anlayan ben Yasemin: 'Mutlu Yıllar Bana!'

iyi ki doğmuşum :) 39 yaşım Hoşgeldin! Güzel, temiz bir sayfayı çok güzel şeylerle ve sevgi ile dolduracağız:)

















10 Ocak 2021 Pazar

2021, Hayat, Aşk, İlişkiler, Dostluk..



Şiddetli yağmur dolu, bulanık, insanın içini bulandıran iyice sıkan ama yağmur dinince sanki her şey düzelecekmiş gibi umudun az da olsa içinde olduğu bir İstanbul gününden herkese Merhaba! Uzun zaman sonra farkettim ki bloguma içime dökmeyeli epey zaman olmuş.. 


Hayat koşturmasından, fırsat bulamamış mıyım yoksa her şeyi içime atmaktan dolayı mı bilinmez ama yazmam gerektiğini beni anlayan tek yerin 9 yıl önce açtığım blogum olduğunu yine anladım ve yine içimi dökmeye geldim. Büyüyor muyum olgunlaşıyor muyum yoksa hala aynı çocuklukta mıyım ben de anlamadım..


Yıllar önce bir arkadaşım bu kadar yazma çünkü etrafında düşmanlarında var sen kötü şeyleri yazınca onları sevindiriyorsun demişti. Aslında çok haklıydı. Ben hayatımda yolunda gitmeyenleri yazdığım için beni okuyan beni sevmeyenler seviniyor olabilirdi. Ben asla öyle bir insan olmadım hayatımda. Kimsenin hayatı yolunda gitmese bile o kişiler düşmanımda olsa sevinmedim. Ya bazen düşünüyorum çok iyi ve mükemmel biri değilim ama insanlara bir kötülük yaptığımı, aldattığımı da düşünmüyorum.


Neden her şey bu kadar zor bu hayatta? Neden sevilemiyorum? Düşünüyorum çok mu değersizim ben? Bir aile kurmak eskiden de bu kadar zor muydu? İnsanlar birbirini sevip birbirine değer verdiği zamanlar aşk bu kadar zor muydu? birinin elini tutmak, onu sevmek, kalbini ona açmak bu kadar zor muydu? Ben sanırım ya yanlış yüzyılda doğdum ya da yanlış yıllara denk geldim. Ya da hep yanlış insanlara denk geliyorum.. Ortada bir yanlışlık olduğu doğru.. Bende bir yanlışlık var..


Annemi özledim.. Hem de çok özledim. Dertlerimi ona anlatıp sımsıkı sarılmayı özledim. Onun kokusunu içime çekmeyi. Dinlemesem de bazen nasihatlerini, onun bana nasihat vermesini özledim. Şu an ona soracak ve anlatacak o kadar şeyim varki! O kadar yalnız hissediyorum ki o kadar mutsuz.. Hayatım bir boşlukta asılı kalmış yukarıdan idare ediliyor ben hiç bir şeye müdahale edemiyorum gibi hissediyorum. Keşke hayatta istediğimiz şeylere kavuşabilsek, hep istediğimiz şeyler olsa.. Hani her şey kalbimize göre olurdu? Ama bu mümkün değil, kalbin ne kadar iyi olursa karşına çıkan insanlar da duygularını ve iyi niyetini o kadar güzel kullanıyor kendi amaçlarında.. Böyle olunca kötü biri olacağım diye düşünüyorum ama yine yapamıyorum kötülerin kazandığı bir dünya ya burası.. Kötü biri ol Yasemin, kötü ol sende diyorum olamıyorum..


Çok eski bir dostumla ilgili bir rüya gördüm. Onu çok merak ediyorum başına bir şey mi geldi diye ama o kadar gururluyum ki arayamıyorum. Eğer bu yazımı okursan bana ulaş olur mu? Biliyorum sen çok okuyorsun blogumu. okurdun yani eskiden.. Bana ulaş.. Belki pandemi sonrası birlikte Taksim'e gideriz Sanat Restorana gideriz yine birlikte.. Sana o kadar kırgınım ki bana yaptıkların için ama o kadar da özledim. Özlemeyi sen iyi bilirsin! Özledim ama gösterdiğin iyi dostluğu bana yaptığın kötülükleri değil bunu da bil..


2021'e büyük bir heyecanla girdik. Bu yıl neler olacak? Annemin dediği gibi iyi insanlarla karşılaşalım. Gerisi gerçekten hallolur..


Bazı şeyler elimizde değil, ne kadar çok istesek o kadar olmuyor! Aksi gibi.. Ne kadar emek versek çabalasak yine sevilmeyen biz oluyoruz, aldatılan biz oluyoruz. 2021'in ilk yazısı bu kadar dram içerikli olsun istemezdim ama hayat bu istediklerimizin bir türlü olamadığını hepimiz sırayla anladık.. Keşke hayat bu güzel çiçekler kadar güzel olsaydı.. 






Keşke doğru insanlar karşımıza çıksaydı.. Keşke hepimiz çok mutlu insanlar olsaydık.. Yazımın sonunda Adil Yıldırım'ın bir videosunda gördüğüm ve bugün izlediğim L'ultimo Bacio isimli filmi de izlemeniz için tavsiye olarak bırakıyorum.. Kadın- erkek ilişkileri ve aldatma üzerine izlemeniz gereken bir film..  Her ne kadar kötü zamanlardan geçsekde gücümüzün kalmadığını hissetsekte yine de içimiz de ufak umutlar var, onları kaybetmeyelim, umarım hepimiz mutlu insanlar oluruz..



17 Şubat 2019 Pazar

Mutluluk üzerine..



Herkese mutlu pazarlar. Ne kadar az insan mutlu şu sıralarda gerçi ama yine de mutlu pazarlar olsun:) İçimizdeki çocuğu hiç kaybetmeyelim o zaman mutlu oluyoruz sanırım. Ve iyi insanlarla, bizi anlayan insanlarla bir arada olduğumuz zaman mutluyuz. Bu yazım biraz ilişkiler üzerine olacak. Mutluluğumuzun devamı ilişkilerimizde saklı çünkü. Bu yazıyı aslında mutlu olmak, iyi hissetmek için neler yapabiliriz diye de okuyabilirsiniz ya da mutsuzluğunuzu en az seviyede tutmaya çalışmak olarak da. Huzurlu olmak, size huzur veren insanlarla bir arada olmaktan geçer. Sizi huzursuz edenlerle bir araya geldiğinizde huzursuz hissedersiniz ve mutsuz olursunuz. O insanları sevdiğiniz için tahammül etmeye çalıştığınızda hiç bir şey düzelmeyecek emin olun. Tahammül sınırlarınızı; hiç bitmeyen saygısızlıkları, hiç bitmeyen ukala tavırları ile kendi egolarını sizin üstünüzde test etmeyle sınayacaklar. Yaptığınız hiç bir şeyi beğenmeyecekler. Hatta yetinmeyecekler; hep bana hep bana diyecekler o zavallı egoları ve bencillik duyguları o kadar ağır basacak o kadar empati yapamayan kişiler olacaklar ki 'içinizden yeter artık' dediğinizi duydukları halde hala şanslarını zorlayacaklar, sizi üzmeye, kırmaya devam edecekler. Siz de artık mutsuzlukla çok yakın arkadaş olacaksınız, kendinizi çok değersizmiş gibi hissedeceksiniz. Aslında karşınızdaki kişinin size böyle davranmasına müsade ettiniz, ettiniz ve devamı da geldi. Yani fazla değer soytarıyı kral etti. O zaman ne yapmalısınız sizi mutsuz eden, üzen insanları hayatınızın kapısından dışarı çıkarmalısınız.

Bile bile size saygısızca davranan, sizi ezmeye çalışan, o büyük egoları ile sizin iyi niyetinizle savaşan insanları def edin hayatınızdan. Çok rahatlayacaksınız, sınırlarınızı koruduğunuzda. Üzücü evet; sevdiğiniz ve sizin için değerli olan insanların size kötü davranması, düşüncesiz olması, sizi anlamaması ya da anladığı halde bilerek sizi mutsuz etmeleri gerçekten üzücü. O zaman insanlara hiç mi değer vermeyelim. Tabi ki hayır ama sınırlarınızı koruyup, sizi egolarında ezmeye çalışmayan size değer veren insanlara değer vererek bunu sağlamalısınız. 

Kadın erkek ilişkilerindeki mutsuzluğun nedeni ise; egoların savaşı. Karşındakini anlamaya çalışmak yerine sürekli kendini anlatmaya çalışmak ve her konuda ben haklıyım demek. Ama haklı değilsin. Karşısındaki insanı sürekli aşağılayıp, sürekli kırıcı hareketlerde bulunan birisi karşısındaki kişiyi sevmiyordur da kesinlikle sizi sevdiğine inanmayın. Seven insan çünkü bu şekilde davranmaz, aşkı hisseden insan sevdiği kişiyi üzmeye çekinir, onu kaybetmekten korkar. Bu devirde sevgi ve aşktan söz etmek biraz anlamsızca belki de çünkü çok nadir bulunuyor -bulanlar öyle söylüyor- eğer bulursanız bir gün onu kaybetmek yerine kıymetini bilmeyi tercih edin, tabi ki gerçek olanın. Diğer ilişkiler ise bana menfaat üzerine kurulu gibi geliyor, birbirini maddi ve manevi olarak kullanmanın yanı sıra duyguları da kullanma diye bir şey var. Karşınızdaki kişi sizi sürekli manipule etmeye çalışıyorsa orada kocaman bir sorun var demektir. Bunun sonuçları ise mutsuz kişiler, kendini kullanılmış hisseden bireyler. Kendini aptal yerine konulmuş gibi hissettiren kim varsa biraz düşünün bu doğrudur, önce konduramazsınız ama sonrasında saygısızlık, aşağılama ve aldatma olarak sonuca ulaşırsınız. Karakterleri insanları kullanmaya odaklı olan insanlardan kmlerce uzağa kaçın, onları kendi egoları ile başbaşa bırakın, aslında onlar hiç bir zaman mutlu olamayacaklar, insanları kandırdıklarını düşündükleri ama kendilerini kandırdıkları yalan dünyalarında yalan mutluluklarla mutlu olduklarını düşünüp egolarının bencil tatminini mutluluk saymaktan öteye geçemeyecek boş ve beleş hayatlar yaşayacaklar.

Böyle insanlardan uzakta olduğumuz, gerçek mutluluğu hayatımızda dost edindiğimiz zamanlar diliyorum. Unutmayın seçimleriniz sizin hayatınızı belirliyor; 'mutlu olmak mı istiyorum' yoksa 'mutsuz olmak mı istiyorum' bu soruyu dürüstçe cevapladığınızda gerçeği de bulacaksınız. Mutluluğu hak ediyorsunuz, başka bir yazımda görüşmek üzere :)






27 Şubat 2018 Salı

Bebeğinize İsim Koyarken Nelere Dikkat Etmelisiniz?


Mutluluk dolu aşk hikayenizin sonunda evlendiniz ve hamile kaldınız. Dünyanın en şanslı insanlarından birisiniz artık. Peki bebeğinizin ismi ne olacak? Bebeğe koyulacak isim gerçekten önemli bir konu. Çünkü bir ömür boyunca ismi ile beraber yaşayacak. Bu yazımda bu konuya değinmek istedim. Bebeklere koyulacak isimler ve anlamları konusu bu yazımda değineceğim bir mevzu. Hiç düşündünüz mü isminiz konulurken aileniz buna nasıl karar verdi? 

Kendimden yola çıkacak olursam; ailemdeki genelde herkesin ismi iki isim. Benim ikinci adımda anneannemin ismi. Annemler anneannemi düşünerek ismimi o şekilde koymuşlar. Benim için de güzel bir anı oldu. Genelde bebek ismi konulurken ailedeki, büyük anne veya büyük babaların ismi konulabilir. Bundan çok çok yıllar evvel genelde böyle yapılıyordu fakat yine de böyle isim koyanlar var. Şimdiki zamanımız da ise genelde daha modern tarzdaki isimler bebeklere veriliyor. Fakat burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu; bebeğe isim verilirken ismin manasının yerinde olması. İster kız bebek isimleri olsun ister erkek bebek isimleri olsun; verilecek ismin manası iyice araştırılıp güzel manaları olan, iyi anlamlara sahip isimlerin bebeklere verilmesi gerekir. Aile bireylerinin isimleri verilebileceği gibi daha modern tarz da ki isimler de kullanılabilir. İki isim verilmesi de bence güzel, tabi ki anlamlı, manası olan isimlerin. 

Bebeklere isim verilirken hem modern hem de kimsede olmayan değişik isimlerde verilmek isteniyor. Bunun için çok araştırma yapıp karar verilmesi gerekir.  Ben daha çok eski zamanlarda kullanılmış, manası daha derin, anlamlı isimleri beğeniyorum. Bebeğim olunca da sanırım bu konuyu çok araştıracağım. Evrene pozitif enerjimi şu an gönderiyorum, umarım hayat bize tüm güzelliğini sunar:) Bir başka yazımda görüşmek üzere, mutlu akşamlar dilerim.


25 Şubat 2018 Pazar

Jet Sosyete Dizisi


Gülse Birsel yine yapacağını yapmıştı :) diyerek herkese mutlu bir pazar günü diliyorum. Pazar akşamlarının vazgeçilmezi olacağına inandığım bir dizi önerisi ile geldim. Gülmeye ne kadar ihtiyacımız var ve kaliteli komedi dizilerini Tv de görmeyi özlemişiz. Gülse Birsel'in yazdığı ve oynadığı Jet Sosyete dizisi geçen pazar akşamı ilk bölümü ile başladı. Çok keyif alarak izlediğimi söylebilirim. Oyuncuların hepsi çok iyi performansları ile oynuyorlar.  

Orta halli bir ailenin jet hızıyla sosyeteye girmesini konu alan dizide Avrupa Yakası ve Yalan Dünya dizilerindeki tatları bulacağınıza eminim, eğer bu dizilerden benim kadar keyif aldıysanız bu dizide çok hoşunuza gidecek. 

Yapımcı: BKM 
Yönetmen: Hakan Algül 
Senaryo: Gülse Birsel
Oyuncular: Çağlar Çorumlu, Derya Karadaş, Cengiz Bozkurt, Gülse Birsel, Sarp Apak, Ayşenil Şamlıoğlu, Bartu Küçükçağlayan, Aslı Bekiroğlu, Hasibe Eren, Enis Arıkan, Şahin Irmak, Tuğba Çom, Deniz Cengiz, Emre Taştekin ve Ecem Uzun

Oyuncu kadrosu da çok iyi, performanslar çok iyi kesinlikle tavsiye ederim. Özellikle Pelin Soner ve Tonguc (Tony) Pehlivan'ın ofis sahneleri harikaydı. Tonguc Pehlivan'ın instagrama intoş demesi, Pelin Soner karakterinin ünlü bir instablogger olması da ilgi çekici bir özellik katmış diziye. Dizinin her sahnesinde çok eğlendim. İzlemediyseniz kesinlikle izlenecek dizilerden. Çok fazla dizi izleyen birisi değilim. Ufak Tefek Cinayetler dizisini izliyorum ve Jet Sosyete başlayınca da bu diziyi izliyorum. Birbirine benzeyen dizilerden hoşlanmıyorum, orjinal ve kaliteli dizileri çok seviyorum.

Herkese mutlu ve keyifli pazarlar :)





11 Şubat 2018 Pazar

Cebimdeki Yabancı Filmi Yorumlarım



Herkese harika pazarlar diliyorum. Bugün sizlere hafta sonu ne yapsak, sinemaya gitsek de ne izlesek diye düşünenlere bir film önerim olacak.  'Cebimdeki Yabancı' isimli filme gitmenizi mutlaka tavsiye ediyorum.  Gerilim, macera, aşk&ilişkiler üzerine olan filmleri sevenlere önereceğim bu filmi. Gerilim derken aslında korku&gerilim tarzında değil, aslında psikolojik de denilebilir bu filmin konusuna. Ama gizem, bilinmezlikte barındırıyor. Özellikle günümüzde yaşanan ilişkilerin gözler önüne serildiği bir konu var. 

Orjinali 'Perfetti Sconosciuti' isimli yabancı filmden esinlenip yapılan 'Cebimdeki Yabancı' filminde; yedi yakın arkadaşın bir akşam yemeğinde yaşadıkları anlatılıyor. Yakın arkadaşlar arasında evli olanlar, sevgilisi olanlarda var. Peki ne kadar yakın arkadaşlar, peki biz ne kadar yakın arkadaşız, hepimiz dürüst müyüz? Mesela bir gece arkadaşlarımız ile buluştuk, hepimiz cep telefonlarımızı masanın üzerine bırakıp, gelen mesajları okuyup ve aramaları cevaplayabilir miyiz herkesin önünde? Sırlar, gizlenenler, herşeyin açığa çıktığı 'vay be bu da mı böyleymiş' dediğiniz anların yaşanacağı, en masum görünen insanın bile pekte masum olmadığını göreceğiniz bir film olacak. Film bence çok gerçekçi, orjinalini izlemedim, yabancı versiyonunu fakat bu filme bayıldığımı söyleyebilirim ki oldukça çok gerçeklik içeriyor. Aynı zaman da da günümüzdeki aşk&ilişkiler&evlilik konularının da başarı ile işlenildiğini düşünüyorum. Yok mu yakın çevremizde de veya tvlerde neler görüyoruz. Asıl anlatılmak istenilenin cep telefonu dediğimiz şeyin aslında küçük olduğu kadar hayatımızda kapladığı büyük yer. Büyük ve bizi köşeye sıkıştırmış, o sıkışıklıkta kaybolmamızı da sağlayan bir aygıt olması malesef son zamanlarda böyle. Aslında teknoloji gerçekten çok çok iyi bir şey. Fakat teknolojiyi iyiye de kötüye de kullanmak elimizde. 

Tür: Gerilim , Komedi 
Yönetmen : Serra Yılmaz 
Oyuncular : Belçim Bilgin Erdoğan, Buğra Gülsoy, Şebnem Bozoklu, Leyla Lydia Tuğutlu, Çağlar Çorumlu 
Senaryo : Murat Dişli 
Yapımcı : Ferzan Özpetek, Necati Akpınar

Oyuncuların performansları da harikaydı, düşünün yani bir masanın etrafında hiç sıkılmadan iki saat civarında bir filmi izliyorsunuz, sıkılmak bir yana heyecan ve merakla izledim. Serra Yılmaz'ın ilk yönetmenlik deneyimiymiş, bence harika bir film olmuş, hepsinin ellerine sağlık.

Filmde dikkatimi çeken; aslında herşeyin farkındayız özellikle de ilişkilerde. Ama belli mi etmiyoruz, belli edince kendi hatalarımızla mı karşılaşacağımızdan korkuyoruz bilemiyorum ama aslında hepimiz herşeyin farkındayız. Mesela aldatılan bir kadın, aldatıldığını çok iyi biliyor, onun üzerine de aldatıyor mu acaba? İlişkilerde önemli olan dürüstlük değil mi? Şu an dürüstlük çerçevesinde kaç ilişki var etrafınızda? Gerçek ve güzel ilişkiler yaşamamız ümidi ve cep telefonlarımızın içinde kaybolmamak dileği ile, hem dostlukta hem de aşk hayatımızda..



18 Ocak 2018 Perşembe

Bugün Benim Doğum Günüm Gördün mü Bak 36 Oldum!

Herkese mutlu günler.. Bugün benim doğum günüm. Yolun yarısını bir geçti artık. 36 yaşında oldum, bekarım yarışmacılara başarılar :)  Ne anladın 36 oldun da diyenlere cevabım; hava çok soğuk değil aslında sadece sevdiklerimiz uzakta.. olurdu..

Ben annemi, babamı, anneannemi özledim o kadar, sanırım yaşım 70 de olsa bir gün bu hep aynı olacak. Ama hayat bazen istediklerimizi vermiyor malesef, ne kadar isyan etsekte sevdiklerimiz erken gidebiliyor aramızdan, hayatımda bu yaşıma kadar öğrendiğim şeylerden en büyüğü bu. O yüzden kıymet bilmek gerekiyor, değer bilmek gerekiyor yaşarken. Gidenler gelmiyor geri.. Ben şanslıyım ki ailemi çok sevdim, onlara çok değer verdim, onlarda beni çok sevdiler, herşeyi yaptılar, ben de elimden geleni yapmaya çalıştım, inşallah onlara gerçekten layık bir evlat olurum bir gün.. Dualarım ve rüyalarım var benim onlara ulaşabildiğim.. Resimlerimize bakıp konuştuğum ve cevaplarını tahmin ettiğim..


Bu fotoğrafta bence hayatımın en mutlu olduğum anlarımdan. Annem var yanımda çünkü, çikolatalı pastam var :) ve sobamız var. Anılarım var, çocukluğum var.. O sobalı evde ne de mutluymuşum, mutluymuşuz.. 

36 yaşımda dostluk konusunda aşk konusunda anladıklarıma gelecek olursam; aman bana uzak olun.. mümkünse..  (aman ilellah yallah..)

Saftım, salaktım diyebilirim artık belki de hala salağımdır bilinmez. Ama bu kadar mı saftirik olunur derseniz 'evet' olunabilir denecek türden insanlardanım bazı bazı, bazı huylar geçmiyor yıllar geçsede. Ama daha akıllı olmayı öğrenmeye çalışıyorum, daha tahammüllü olmayı daha az sinirlenmeyi, daha çok bazı şeyleri kafamı takmamayı. Geçmişi düşünmemeyi ana odaklanmayı başarmaya çalışıyorum. Hatalarımdan dersler çıkarmayı, olgunlaşıyor muyum yoksa nedir? Bana nasıl davranılırsa artık öyle davranıyorum insanlara bu bence iyi bir özellik sizde deneyin. Etrafımda kötü niyetli ve kötülük düşünen insanları gördüğümde kendi cehennemlerinde bırakıyorum, hayatımdan uzak tutuyorum. İnanın ki kendi cehennemlerinde yanıyorlar (kesin bilgi),  bunu tavsiye ederim. Pozitif olmayan, negatifliği ile sizi tüketen, sürekli kendi çıkarlarını düşünen,sizi aşağılamaya çalışan, sizi kullanan, kullanmaya çalışan, insan olduğunu unutmuş insan görünümlüleri,  sizi aptal yerine koyan, iyi günde de kötü günde de yanınızda olmayan insanları, üzerinize basmak isteyen insanları hayatınızdan def edin gitsin. Huzur bu çünkü, kimsenin kimseyi mutsuz etmeye hakkı yok. Kimseye bu hakkı vermeyin, ben kendi hayatımda bunu uyguluyorum kimse beni mutsuz ve huzursuz edemez, buna izin vermiyorum. Çünkü bu hayat benim hayatım, mutlu olmak istiyorum. İnşallah ömrüm yeterse güzel günler yaşayacağım, ideallerim, hayallerim, hedeflerim var..  hayallerimin, hayallerimizin bir gün gerçek olması umudu ile yazıma son verirken; yaş önemli değil, mühim olan o yaşa kadar onunla ne yaptığın? diyorum.. :)






13 Ocak 2018 Cumartesi

Aile Arasında Filmi Yorumlarım


Herkese mutlu hafta sonları diliyorum. Sizlere hafta sonu için harika bir film önerim var. Eğer bol miktarda gülmek, eğlenmek istiyorsanız bu filmi mutlaka izlemelisiniz. Harikanın da ötesinde bir komedi; Gülse Birsel yine yapacağını yapmış harika bir komediyi, harika oyuncularla birleştirmiş. İzlerken çok keyif aldım, uzun zamandır bu kadar güldüğüm bir film olmamıştı. 


Yapımı : 2017 - Türkiye 
Tür : Komedi Süre: 124 Dak. 
Yönetmen : Ozan Açıktan 
Oyuncular : Engin Günaydın, Demet Evgar, Gülse Birsel, Fatih Artman, Erdal Özyağcılar 
Senaryo : Gülse Birsel 
Yapımcı : Necati Akpınar, BKM

7 Aralık 2017 Perşembe

Binde Bir Gece Diyalogları İzlenimlerim



Herkese mutlu akşamlar, hafta sonu ne yapsak diyenlere önerim olacak bu yazım. Eğer gülmek, eğlenceli bir tiyatro oyununa gitmek istiyorsanız 'binde bir gece diyalogları' tam da size göre bir oyun. Kadın&erkek ilişkileri üzerine hem gülüp, hem düşündüren, izlenilesi bir oyun olmuş. Özellikle de Hakan Meriçliler'i seviyorsanız benim gibi mutlaka gidin :)


22 Kasım 2017 Çarşamba

Şekerfare Kitabı Yorumlarım



Şekerfare kitabı oldukça sevdiğim, okurken gülerek ve mizahını iyi bulduğum bir kitaptı. Genelde aşk-ilişkiler üzerine olan, eğlenceli, beni sıkıp bunaltmayacak türdeki kitapları seviyorum ve her zaman bloguma yorum olarak yazamasam da arka planda oldukça fazla kitap okuyan birisiyim.  


12 Kasım 2017 Pazar

İlişki Meleği Biricit- Sosyal Medya'da Aşk-Biricitle Kız Tavlama Sanatı


Herkese güzel bir pazar günü diliyorum. Bu haftanın İlişki Meleği Biricit bölümüme gelen bir soru ile yazıma başlıyorum. Kamil B. (soyadı saklıdır.) bize sorununu anlatmış. 

'Merhaba, bende yazayım dedim. Benim 2 aylık bir ilişkim vardı. 2 ay sonunda eski sevgilisine döndü. 

23 Ekim 2017 Pazartesi

İlişki Meleği Biricit- Aşk ve İlişkiler Üzerine..



Herkese mutlu haftalar diliyorum. Bu yazımda sizlere geçen gün bahsettiğim blogumun İlişki Meleği-Biricit'e danışabileceğiniz aşk ve ilişkiler hakkındaki sorunlarınızı yazıp, paylaşabileceğiniz bölümden bahsedeceğim.


18 Ekim 2017 Çarşamba

İlişki Meleği Biricit



Biricitinyeri Blog yanınızda! :) 


Kendi aşk hayatında büyük başarılara imza atmış biri olarak(!) sizlere aşk ve ilişkilerinizde çözemediğiniz sorunlarinizda büyük bir zevkle yardımcı olacağım :)  Daha önce Blogum Dergisi' nde İlişki Meleği Biricit köşemde sizlerle olmuştum. Şimdi ise blogumdan her cumartesi günü aşk, sevgi ve ilişkilerde yaşadığınız problemlerinizi masaya yatırıp çözümler bulmaya çalışacağız. Rumuzunuz ile biricitconsungunlugu@hotmail.com a mail atıp, ilişkiniz de çözülmesini istediğiniz sorunlarınızı anlatabilirsiniz. Sorunuz ve cevabı cumartesi günü blogumdaki yazımda yayınlanacaktır. Sorunlar paylaşıldıkça azalır. .

Seviyorsunuz ama amalarınız mı var, hatayı nerede yaptığınızı göremiyor musunuz, ilişkinizde ki sorunları çözemiyor musunuz? Mailimden bana ulaşıp, ilişkinizde yaşadığınız sorunlarınızı yazabilirsiniz. Cumartesi günü 'ilişki meleği biricit' köşemde görüşmek üzere.. Herkese güzel haberler aldığımız, güzel ilişkiler yaşadığımız, güzel insanlarla bir arada olduğumuz günler diliyorum :)


24 Eylül 2017 Pazar

Ne Kadar Kaçarsam Kaçayım Yolum O'na Çıkıyordu..


Herkese sevdikleriyle beraber mutlu pazarlar. Sevdikleri yanında olmayanlar, sevdikleri çok uzaklarda olanlar bu yazımı okurlar belki, yalnız değilsiniz. Benimde sevdiklerim çok uzaklarda. Annemi kaybedeli tam tamına 10 ay oldu. Bu yaşadığım on küçük ya da kimine göre büyük on ayda çoğu şeyi daha iyi anladım. Mesela dostum arkadaşım sandıklarımı, akrabam sandıklarımı. Gerçi bunu annemin hastalığında da anlamıştım.  Hiç kimsenin vefasızlığı, çıkarcılığı değil yazacaklarım sadece konusu geçince dedim. Neyi anlamış olursam olayım, içimdeki özlem hep anneme çıkıyor. Evde hep anıları dolu, bir müddet giremediğim odası da. Bir an geliyor aslında bir an değil çoğu anda annem aklıma geliyor. Onunla anılarım, bana söyledikleri. Yaptığımız şeyler..

Herkesin annesi kendine özeldir, herkes sever tabii ki bende hem de çok. Evde duramıyordum çünkü boş duvarlar bana bakıyordu. İşten geldiğimde kapıyı açan annem yoktu. Attım kendimi dışarılara, gezmeye karar verdim. Ve sonra bir baktım ki annemle gezdiğimiz, yemek yediğimiz, kahve içip sohbet ettiğimiz yerlerdeyim. Ne kadar kaçarsam kaçayım yolum hep anneme çıkıyordu. Sonra kahve içtiğimiz o kafede yine Türk kahvesi içerken buldum kendimi. Girsem mi girmesem mi diye düşündüm, tek başıma nadiren öyle otururum. Sonra düşündüm annem yanımda olsaydı, girerdik. Gidip kahve içerdik, gülerdik. 
Ben gülemedim o kahvede epey ağladım kahveyi içerken ama içimden annem olsaydı burda olmamı isterdi diye geçirdim. Eğer o şu an sağ olsaydı, benim ağlamamı istemezdi, mutlu olmamı, hayatıma dört elle sarılmamı isterdi. Gülmemi isterdi. Arkasından hayata küsmüş birini bırakmak istemezdi. Bana hep soruyorlar; çabuk atlattın, kendini topladın, biz olsak bunu yapamazdık diyorlar, ağladığım geceleri gündüzleri, içime attıklarımı değil onlar sadece yaşamayı seven bir Yasemin gördükleri için. Ama bunu yine annem için yapıyorum çünkü annem de böyle olmasını isterdi. Çoğu zaman isyan ettim her şeye, neden dedim neden benim başıma geldi tam da rahat ettirecektim onu, çok mutlu edecektim diye düşünürken neden dedim çok.. 

Kendimi her çaresiz  hissettiğimde rüyama girip bana bir şeyler anlatmaya çalıştı, çok özledim onu. Görüyor mudur beni bilmiyorum ama annecim seni çok seviyorum demek isterdim şu anda ona. Ve senin için güzel bir hayat yaşayacağım. Yazımı okuyanlara da kendinizi çaresiz hissetseniz de göz yaşlarınız arkadaşınız olsa bile onları düşünün onlarda sizin üzülmenizi, hayattan elinizi eteğinizi çekmenizi istemezlerdi. Güçlü olun ve hayata tüm benliğinizle sarılın, bir gün elbet buluşacağız sevdiklerimizle..