12 Aralık 2011 Pazartesi

Yöresel Aşk Yumurtası


Merhabalar,

Bu sefer size çok kolay hazırlayabileceğiniz fakat herkesinde yapamayacağı, bir yemek tarifi yazıyorum.
Ama önceden belirteyim,evde tek başınıza denemeyin.

Yöresel Aşk Yumurtası 
- 2 yumurta ( tek asla olmaz,yalnızlık kötüdür,yumurtanızı yalnız bırakmayın,yanında bir arkadaşı olsun.Arzuya ve kalabalıklığınıza göre ölçüyü artırabilirsiniz.)
-Sıvı yağ veya margarin (heee parayada kıyarım derseniz tereyağı öneririm,iyi gider)
-Tuz ve baharat ( kırmızı pul biber,karabiber,kimyon,kekik benim tercihimdir,arzuya göre istenilen baharatları ekleyin,baharat candır..)
-Bir adet tava (tercihen teflon,yoksada kafaya vurdumu ses çıkaracak cins bişey olsun.)


Tavamıza yağımıza koyuyor,sonrasındada yumurtaları birbirine vurarak kırıyoruz.Tavamıza yumurtaları atıyoruz,yalnız birşey unutmadık mı?

Yemeğimizin içine sevgimizi,aşkımızı katmamız lazım.Eğer içinizde yumurta kırmak için büyük bir heves istek yoksa hiç denemeyin derim,yumurta kırmak özel bir yetenekte ister ayrıca.
Kabukların yemeğin içinde olmaması lazım.Sizin yumurtayı kırarkenki isteğinizi,yemeğinizi yiyecek olan kişilerin,hissetmeleri lazım.Bu işe gönül vermeniz lazım.

Hayattada bu böyledir;bir işe gerçekten gönül vermeden yapılan işlerden kimseye hayır gelmez.Birşeyi istiyorsanızda bir türlü olmuyorsa yeterince gönül vermemişsiniz demektir,şöyle düşünüp; ' ben yapabileceğimin en iyisini yaptım mı,bütün herşeyi yaptım mı' diye kendinizi sorgulamalısınız.Cevabınız evetse,birşeyi çok istiyorsunuz,çok gönül verdiniz ama bir türlü olmuyorsada bu evrenin size 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir.O zaman bazı şeyleri zamana bırakmanız gerekir.Umduğunuz şey er yada geç hatta siz ondan vazgeçtiğinizde,onu düşünmediğiniz anda gerçekleşir.
Bu süreçte ise sabretmelisiniz,umutsuzluğa kapılmamalısınız,herşeyin bir çaresi olduğunu unutmamalısınız.

Üniversiteden yakın bir arkadaşım vardı,halende görüşüyoruz.Okuldan mezun olunca zart diye iş bulamadık,iş aradığımız dönemler oldu,iş deneyimlerimiz oldu çeşitli alanlarda.Arkadaşım Türk Hava Yollarında hostes olmayı kafasına takmıştı,hemde ne takma.. Ama farklı bir yerde hostes olmak değil,illede THY olacak o derece.Sınavına girdi,yabancı dil mülakatını bir soru yüzünden kazanamadı.Öyle bir depresyona girmiştiki,kimselerle konuşmuyor,görüşmüyor,kimseyle bağlantısı olmasın diye msnni, facebookunu bile kapamıştı.Aradan birkaç ay geçti,başka bir havayolunda çalışmaya başladı.Sonra hostesliğin kendisine göre bir meslek olmadığını anladı,şu an farklı bir sektörde çalışıyor.O saçmaladığı döneme ise gülüyor, o ben miydim? diye hatırlıyor.

Bir yumurta tarifi yazayım dedim nerelere geldik,en iyisi bi yumurta kırayımda yiyeyim ben.Kalbinizin yöresinden geçen yumurtaları afiyetle yemenizi dilerim.

Yumurta yemeye giden biricitten bakalım haber alınacak mı?
resimler alıntıdır.

10 Aralık 2011 Cumartesi

Ofiste Aşk Başkadır


Ofiste aşk başkadır..

Çalıştığı işyerinde aşık olup evlenen o kadar çok arkadaşım varki.Genelde evlenen çiftlerin tanışma yeri işyeri veya okuldur.Eskiden görücü usulü diye birşey vardı,tabii artık öyle birşeyin olduğunu sanmıyorum.En azından çevremde falan görmedim.

Peki ben neden işyerinden kimseyi bulamadım? Çünkü ben çalışırken sadece işime odaklanıyorum,işyerinde birini sevmenin,aşık olmanın iyi birşey olmadığını düşünüyorum.Şöyleki ; eğer işyerinde biriyle çıkmaya başlarsanız kariyerinize zarar verirsiniz,işinize odaklanamazsınız,her işyerindede yasak olan birşeydir aslında.Aşkı yasaklamakta çok ilginç birşeydir sanki insan kimi nerede seveceğini seçebiliyormuş gibi.Eğer işyerinde biriyle sevgili olursanız,sürekli onun çevresindeki insanları gözetlemeye başlarsınızki benim gibi araştırmacı gazeteci bir kişiliğe sahip biriyseniz zaten twitteriydı,msnydi,facebookuydu araştırıp araştırıp zaten bokunu çıkaran bir yapıdaysanız yandınız ! Onu işyerinde başkalarıyla konuşurken,işini yapmaya çalıştığını bildiğiniz halde kıskanırsınız.



İşyerinde sizin dedikodularınızı yapmaya başlarlar,dedikoduda en sevmediğim şeyler arasındadır,o yüzden bana göre değil işyerinde aşk olayı.Çünkü ben kendimi biliyorum hem onu kıskanırım,hem işyerindeki dedikoducularınında ağzının payını veririm,bu seferde kötü olan ben olurdum.Mesela sevgilinizle tartıştınız,kavga ettiniz,ertesi gün yine işyerinde karşılaşıyorsunuz.Yada diyelim anlaşamadınız ve ayrıldınız,hergün işyerinde onu görmek size acı vermez miydi? Yada ilişkiniz ilerledi ilerledi ve evlenmeye karar verdiniz.Şimdi ne olacak?Birinizden birinin işyerinden ayrılmanız gerekiyor,çünkü aynı işyerinde evli çiftler çalışmıyorlar tabii işyerinin sahibi patronu falan değilseniz.Ya zaten evli olupta aynı işyerinde çalışmakta insanı bunaltır yaa o ne öyle,eve git işe gel aynı yüz,çokta huzurlu bir ilişki olmaz.Bu açılardan baktığımda işyerinde biriyle sevgili olmak bana olmayacak bir ihtimal olarak geliyor,asla yapamam.Ama bu şekilde ilişki yaşayanlarıda kınamıyorum hatta alkışlıyorum iyide yapıyorlar bence.Ama tehlikelerinide farketmelerini ona göre davranmaları gerektiğini düşünüyorum.

Bir mağazada çalışıyorsanız mesela nişanlandıysanız,birinizi farklı bir mağazaya gönderiyorlar.Evlenince aynı mağazada çalışmanız yasak.Bu şekilde evlenen çok yakın bir dostum var ve çok mutlu oldu.Şu andada bir kızları var,gerçi arkadaşım evlendikten sonra tazminatını alıp işten ayrıldı,çalışmayı seçmedi ama çok mutlu Allah bozmasın.Darısı bütün bekarların başına,tabii benim gibi cesaretsizseniz zor :)

Not:Bu hafta izlediğim filmleri size aktarmak istedim,kesinlikle izleyin.
Musallat 2: Benim gibi korku,gerilim filmi fanatiğiyseniz Türk filminden korku filmi mi olur,çok saçmalıyorlar hayatta izlemem diye düşünebilirsiniz.Çünkü bende öyle düşünmüştüm.Ama bu sefer Türk sinemasında gelişmeler olmuş,biraz daha gayret ve çalışmayla bence güzel filmler yapabiliriz.Musallat 2 de ürktüm,gerçekten korku öğeleri var ve olayın gerçek olmasıda insanı etkiliyor.
Dedemin İnsanları: Romantik,duygusal,dram filmlerini sevmem aslında,arkadaşımın çok yoğun isteği üzerine izledik filmi.Konunun gerçekten yaşanmış olması,anne tarafımın da göçmen olması,belkide yaşarken gördüğüm anneannemin ve babaannemin hayatlarıda böyle miydi?diye düşündüğüm,hayatım boyunca göremediğim iki dedem içinde izledim filmi.Dedelerimi tanımak isterdim,bir kezde olsa görmek isterdim,Allah ikisinede rahmet eylesin.Çetin Tekindor'un oyunculuğu zaten harikaydı.Filme girerken arkadaşıma 'sen ağlarsın şimdi hehehe' diye dalga geçerken,filmi izlerken ağlamaktan helak oldum.Fevkaladenin fevkinde bir film ailecek izleyebilirsiniz.

Ağlamaktan helak olan biricit,efkarlanıp bir sigara daha yaktı ve tvdeki dizilerini izlemeye gitti.
resimler alıntıdır.

8 Aralık 2011 Perşembe

Her Kadın


Her kadın; 'ferhunde'dir aslında.. Hain planları vardır içinde,belki birine zarar vermek için değilde sırf bencilliğinden,sırf kendisi mutlu olmak için başkalarını zor durumda bırakmak isteyebilir.Yada başkalarına zarar vermek için,belkide onlardan intikam almak için 'kara melek yasemin' olabilir bir kadın..Her kadın; 'iffet'tir bazen..Sever ve karşısındaki adam hem onunla oynayıp,hemde onu başka şeylere tercih etmiş olabilir.Bazı zamanlarda 'fatmagül'dür bir kadın.. Onun kadar masumdur aslında..

Her kadın; 'şehrazat'tır aslında..çocuğunun hayatı için herşeyini verebilir..Her kadın 'cemile'dir aslında.. Ailesini bir arada tutmak için herşeyi yapabilir.Her kadın 'hürrem'dir aslında..Sevdiği erkeği kimseyle paylaşmaya izin vermez..


Her kadın; 'feriha'dır aslında..kendi içinde bile kendine söylemediği yalanları vardır.. Bazen 'hayat'tır bir kadın,hayat kadar acı dolu..
Her kadının içinde bir 'ada' vardır,kimsenin bilmediği yada bilipte belli edip hatırlatmadığı,ama sonuçta her kadının içinde sakladığı unutamadığı,kazığı yediği bir 'ıssız adam'ı mutlaka vardır.Ya benim anlamadığım şey,bir kadın yaprak dolması yerken sen kalk kadına 'haydii ayrılıyoruz 'de,yahu hiç mi utanmıyorsun o anda denilir mi?Kadın iyikide boğulmadı,en hassas anda,o dolmaları yerken..
Ve benim anladığım şu ki; erkeklere iyi davranılmamalı,hatta süründürülmeli.O zaman kıymetli,değerli oluyoruz.Yüz verince astar isteniliyor,değersiz sanılıyoruz sanırım.En iyisi kimseye değer vermeyelim diyeceğim ama iyi insanlarda vardır hayatta.O zaman şöyle diyelim,hakedene hakkettiği değeri vermeli,haketmeyene ise eşeğin kol düğmesini verelim.
Her erkek; 'nihatdoğan' felsefesine sahip,birşeyler diyolar ama ne diyolar onu kendileride anlamıyor..(hiçbir erkek bu felsefeye sahip değilim demesin,az yada çok belirli oranlarda,nihat doğanın özelliklerinde,onun felsefesinde olduğunuzu kabul edin..)

Felsefik felsefik konuşan biricit,yeni okumaya başladığı kitabı 's*ktir et'i okumaya gitti.
resimler alıntıdır.

3 Aralık 2011 Cumartesi

35inde lolita..pardon gelin..


Malumunuz bloggerda yeniyim,olumlu olduğu kadar olumsuz tepkilerde aldım,teşekkür ederim.
İlginç,çok güzel bloglarla tanıştım,bazı bloglar çok hoşuma gitti hemen takibe aldım.Bazı bloglarlarsa o kadar itici geldiki,çok bunalımlı,depresyonlu,sürekli sevgilisiyle yaşadığı sorunları büyütüp büyütüp anlatan.Yahu seni sevmeyen insanla ne işin var,adam belliki seni istemiyor,niye şansını zorluyorsun anlamadımki?

Boşuna vakit kaybediyorsun ve boşyerede üzülüyorsun,mal beyinli misin nesin yahu?Hem mutlu olmak istiyorsun,hemde kendini mutsuz edecek şeylerle uğrasıyorsun.Sevebilirsin,aşkından ölebilirsin hatta..Ama o seni sevmiyorsa,istemiyorsa,sen onu hayatının,yaşamanın manası gibi gösterip,hala daha adamın niye kıçını kaldırıyorsun?Sevmeyene yol ver gitsin..O senin kalbinin,ruhunun güzelliğini göremediyse anlamadıysa,sen hala neden yırtınıyorsun,ne gereği var?Adam seni böyle EZİK,ağlak bir halde görünce sana acıyacak mı??Yooo aksine senin haline gülüyordur,egosunu tatmin ediyordur..Salak! Sana sadece salak diyorum,salaksın çünkü.. 

Bütün salaklar izlesin bu videoyu...( bende eski salaklardan olduğum için bende izleyeyim bari..Bak bana, bir ay sonra 30 yaşıma gireceğim,hala bekarım,belkide bende 35imde evlenirim..)



Kocayı bulsam bende böyle sevinirdim dedi ve efkarlanıp bir sigara daha içti biricit.
resimler alıntıdır.