aşk ilişkiler blogu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aşk ilişkiler blogu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2016 Pazartesi

Gidiyorum Ben.. Hatta Gittim Hayatınızdan..


Annem; kadın ve erkek milleti ile yaşadıklarımı anlamlandıramıyor. Hoş bende anlamlandıramıyorum. Onun zamanında böyle değilmiş ilişkiler. Birini sevdiysen onunla evlenirmişsin mesela, birini arkadaş olarak sevdiysen ömür boyu dostun olurmuş o kişi. Kadınlar birbirlerine kıskançlıkla yaklaşmazlarmış. Erkekler kullanmak için yaklaşmazlarmış. Gerçek sevgi varmış o zamanlar, samimiyet. Şimdi hiç birisi yok. Ne kadınların kadınlarla ilişkilerinde, ne kadınların erkeklerle ilişkilerinde. Herkes birbirini kullanmaya bakıyor. Boş vaktini değerlendirmeye bakıyor. Halbuki gerçek bir sevgi olsa bu insanlarla aramızda; onlara değer verip onlara özel vakitler ayırıp, gerçek duygularımızla onlarla birlikte olmamız gerekmez mi? Neden herkes kendine bir rol biçmiş, ben böyle olmalıyım diyor neden o kendi kendine biçtiği rolünü oynamak için yırtınıyor? Neden samimi değilsiniz?(yazar burada çığlıklarla bağırıyor) Neden insanları kullanıyorsunuz? Kullanamayınca da yalanlarınızı uyduruyorsunuz?! Ben yanlış bir zamana doğmuşum ne samimi dostlara sahibim(birkaçı hariç) ne de gerçek bir aşka. Belki de çoğu hata bende, belki de değil aslında tamamen bende. Vazgeçemiyorum, bana değer verildiğini düşünüyorum bazen, sonra bir bakıyorum ki aslında o değer değil, sadece karşımdaki kişinin yanımda olmasını istediğim için oluşan kendi içimde hissettiğim, onu mutlu edince onun yanında olunca sevileceğimi sandığım saçma bir düşünceyi değerli olmak sanmışım. Anneme göre insanlar çok değişmişler, bazen dediklerime inanmıyor bile yok artık o da mı diyor. 

Benim kalbime göre samimi olan insanların yanında huzurluyum, o zaman bütün samimiyetsiz insanlardan uzak durmalıyım kadın ya da erkek. Ve vaktimi çalan ve benim kötü hissetmemi sağlayan ve aradığımda ulaşamadığım ve  derdimi paylaşamadığım ve beni sevmeyen ama seviyormuş taklidi yapan ve arkamdan çevirdikleri işleri asla anlayamadığım ve birini bulup diğerini unutanlardan ve hep aldatanlardan ve benim hayatıma bana ya bana kalbime ruhuma hiç bir şey katamayan, ama hayatlarına çok şey kattığım, bensizliği yaşamaları gereken tüm insanlardan uzak durmalıyım, hem de çok uzak. Çünkü ben gerçek duygularımla hareket ediyorum sonunda üzülen ben oluyorum, çünkü ben sizin zamanınızda değil annemlerin zamanında yaşıyorum.. 

Gidiyorum ben samimi insanların olduğu yerlere...





15 Eylül 2016 Perşembe

Neden Böyle Oldu?



Neden böyle oldu? Değerinden daha fazlasını hak etmeyen insanlara değer verdiğin için böyle oldu. Onlar senin en ufak hatanı beklerken insanları kolay affedebildiğin için böyle oldu. Önce kendine değer vermen gerekirken değmeyecek karakterdeki insanları baş tacı ettiğin için böyle oldu. Hep kendi hatalarını ararken, kendini suçlarken başkalarının hatalarını görmezden geldiğin için böyle oldu. Bir insanı bir kere affettikten sonra sürekli affetmen gerektiğini çünkü o hataların gerisinin de geleceğini anlayamadığın için böyle oldu. Kendi yalnızlığında seni avutacak sandığın, sana 'sevgi' vereceğini sandığın insanlara taviz üstüne taviz vererek onun tarafından sevileceğini sandığın için böyle oldu. Oysa sevilmek öyle olmuyordu ki; önce yürek sonrada karakter gerekliydi. Bu ikisi gerekliydi ki kendinden farklı olanı sevebilesin, insan olmak gerekliydi. Her insanın hataları yok muydu ki? Vardı ama bu hataları yanlışları düzeltebilmek önemliydi, düzeltemeyenlere vaktini ayırdığın için böyle oldu. 'Ben yanlış yaparım arkadaş benim başıma bu geldi' diyenleri hala dinlediğin için böyle oldu. 'Yok canım öyle değildir, öyle demek istememiştir' deyip sürekli karşındaki insanı korumaya çalıştığın için böyle oldu. Birbirinizi dinlemeyip, anlamayıp, empati yapamayıp, hakaret ettiğiniz için böyle oldu. Özür dilemeyi bilmediğiniz için böyle oldu, özür dilemek sadece iki kelimenin bir araya gelmesi değildi çünkü. O davranışı bir daha yapmamaktı, bunu yapamadığınız için böyle oldu. 'Ama ben onu seviyorum' dediğin için böyle oldu. Nerede durması gerektiğini söyleyemediğin için böyle oldu. Nasıl bir ilişki yaşadığınızı tam olarak idrak edemediğin için böyle oldu. Sen onu 'sevgili' yerine koyarken o seni kimbilir 'ne' yerine koyduğu için böyle oldu. Sen insanlık yapalım belki bunu anlar dediğin için böyle oldu. Bazı insanlar insanlıktan nasibini almamıştır, ne yapsan da güzel bir şeyi anlayamazlar, anlarlar sandığın için böyle oldu..

Boşver belki de hayırlısı bu olduğu için böyle olmuştur, çünkü bazı şeyleri çok istesen de bazen olmuyor daha iyisi olacağından mı ya da olmaması senin için daha mı iyi olduğundan bilinmez..






14 Eylül 2016 Çarşamba

Yaşama Açılan Penceredir Kitap Blogger Daveti:)



Sevgili Şafağın Dünyası ve Sevgili Elmas Pırıltıları ile beraber ortaklaşa düzenlediğimiz 'Yaşama Açılan Penceredir Kitap' blogger daveti Konak Hotel İstanbul'da gerçekleşti. Kitap okumayı seven üç blogger yanyana geldik ve bu güzel fikirle beraber bu daveti düzenledik. Keyifli fotoğraflarla sizleri baş başa bırakıyorum bu yazımda:)

13 Eylül 2016 Salı

Mutlu Bayramlar :)



Blogumu okuyan herkesin kurban bayramı mübarek olsun, mutlu bayramlar dilerim. 

Hayat geçip giderken bazen en ufak şeyleri kendimize dert ettiğimizi anlıyoruz. Özellikle de sevdiğimiz insanları kaybettiğimiz zaman. Ne kadar saçma şeyleri kafamıza takıp dert ettiğimizi sevdiklerimizi kaybetmenin acısını yaşadığımızda anlıyoruz. Keşke sevdiklerimizi kaybetmeden değerlerini anlayabilsek bu bazen mümkün olmuyor. Değişen hayat şartları, sürekli çalışmak, yoğun olmak. Onlara zamanında gereken değeri verip, onları üzmesek ne kadar güzel olur değil mi? Kafamıza olur olmadık şeyleri takacağımıza, zamanın çoğu zaman boşa geçtiğini sonradan anlayacağımıza ve sevdiklerimize zaman ayıracağımıza, saçma şeylerle uğraşıyoruz çoğu zaman. Olan geçen zamana oluyor, özellikle de sevdiklerimizle beraber geçmeyen zamana. Aman biraz daha şunu yapayım sonra nasılsa orada o, yine görürüm yine konuşurum yine buluşurum diye düşünüyoruz. Oysaki ölümler ve ayrılıklar çokta uzağımızda değil. Ne zaman ne yaşayacağımızı biz bilemiyoruz. Bu yüzden fırsat buldukça değil de fırsatları biz yaratıp sevdiklerimize vakit ayıralım, yarın belki de olmaz kimbilir? Pişman olmamak için pişman olmayacağımız şekilde yaşamalıyız. İnsanlar aslında önem sıralarına göre hayatlarına devam ediyorlar. Yani onun için önemliyseniz ilk sıradasınız önemsizseniz sonraki sıralardasınızdır. Bazen sıra size hiç gelmez.. Sonrada onu kaybedince üzülürsünüz keşke ona vakit ayırsaydım önemseseydim onu dersiniz. Böyle dememek için zamanında onların yanında olmalıyız, sonra çok geç olmadan..

Sevdiklerinizin yanınızda olduğu, sizin onları hiç yalnız bırakmadığınız, birazda sizin bazı şeylere anlayış gösterebildiğiniz, karşınızdaki insanları mutlu ettiğiniz ve mutlu ettiğiniz kadar mutlu olduğunuz mutlu bayramlar.. :)


15 Ağustos 2016 Pazartesi

Peri Masalı Kitabı Yorumum


Peri Masalı kısa sürede okuyup bitirdiğim kitaplardan birisi. Oldukça sürükleyici bir roman. Hayatımız peri masalı olsa keşke mutlu sonla bitse ama bazen masalların sonu mutlu sonla bitemeyebiliyor. 

29 Mayıs 2016 Pazar

Kocan Kadar Konuş Diriliş Film Yorumum



Kocan Kadar Konuş'un ilk kitabını okumuştum, ilk filmini de izlemiştim, ikinci kitabını ve ikinci filmini de izledim, hem eğlenceli hem de ilişkiler üzerine izlenmesi gereken filmlerden, okunması gereken kitaplardan.


Yönetmen : Kıvanç Baruönü
Oyuncular : Ezgi Mola ,  Murat Yıldırım ,  Hümeyra Akbay , Nevra Serezli ,  Eda Ece

Senaryo : Şebnem Burcuoğlu

İlk filmin devamı niteliğinde olan Kocan Kadar Konuş Diriliş filminde Efsun ve Sinan evlenmeye karar veriyorlar ve düğün hazırlığında başlarına gelen komik olayları izliyoruz. Bu sefer işin içine aileler de giriyor, Efsun'un anneannesi Peyker Hanım ve Sinan'ın babaannesi Cavide Hanım'da tanışıyorlar birbirleri ile. Eğlence dolu, komik sahneler bizi bu filmde bekliyor. Klasik Türk ailesinde dünürler arasında geçen, geçebilecek olayları konu alıyor film. 

Filmin finali ise harikaydı:) Bu film şu anda gösterimde değil bir kaç ay önce izlemiştim ama gerçekten de beğendiğim nadir filmler arasında yer alıyor. Bence 3. filmi de gelecek, meraktayım.



20 Nisan 2016 Çarşamba

Otobüs Durağı,Amaçlar ve Eski Sevgili




Bugün işten çıkıp, yağmuru yemiş bir halde durağa yürüdüm. Durağa vardım ve otobüsün gelmesini beklerken, sırada önümde bekleyen bir çiftin konuşmasına kulak misafiri oldum. İki sevgili evlilik hazırlıklarından bahsediyorlardı. Kız oğlana 'nikah davetiyesi benim seçtiğim olsun, nikah şekerleri için de sen istediğini seçersin' dedi. 'peki hayatım' dedi oğlan kıza. Tabii benim aklımda hayallerimde farklı şeyler uçuşurken, onları dinlemeye devam ettim, bu sefer biraz merak ve biraz da acaba ne konuşuyorlar diye çünkü hiç bir zaman bir erkekle bu konulardan konuşmadım, bahsi bile geçmedi. Otobüsün gelmesini beklediler, oğlan kızı bırakamadı 'yok olmaz otobüs gelmeden gitmem' dedi durdu. Düşündüm beni hiç bekleyen oldu mu diye sanırım bir kaç kez otobüse, minibüse binerken bekleyenler olmuştu ama o çiftin yani oğlanın kıza o kadar samimi, içten davranışları vardı ki sanırım o şekilde kimse benimle beklememişti durakta.. Vedalaştılar birbirlerine sarılıp ve öpüp..

Derken otobüse bindim, önümdeki kızda sevgilisine yani müstakbel damat adayına el sallayıp bindi. Düşündüm yol boyunca; o çiftin çok şanslı olduğunu düşündüm, belki evlenince mutlu olacaklar belki olmayacaklar kimbilir ama en azından birbirlerine davranışları samimi geldi bana.. Samimiyet önemli...

Sonra kendimi düşündüm, son 15 gündür yaptığım saçmalıkları.. Böyle ilişkilerden ne kadar uzak olduğumu.. Belki de çok salak ya da aptal olduğumu düşündüm.. Facebooktan ayrıldığım eski sevgilime günde elli kez bakıp ne paylaşmış acaba diye meraklanmam, sadece ona değil eski sevgilimin eski sevgilisi olan kıza da bakmam herhalde yeterince salaklaştığımın belirtisi.. Bazıları evlenme hazırlığı yaparken evlenirken ben hala eski sevgilim hatta onun eski kız arkadaşı ne yapıyor diye bakınıyorum!! O kızda başka biri ile evlenmiş. Onun adına sevindim sanırım, eski sevgilimle ilişkisi kalmadığına mı sevindim yoksa gerçekten mutlu göründüğü için mi bilemiyorum..Düşünün yani eski sevgililerimi, eski sevgililerimin eski sevgililerini günlük olarak hepsini Facebooktan tarıyorum, kim kiminle ne yapmış diye..Ayrılan varsa seviniyorum, evlenen varsa yine seviniyorum.. Diyeceksiniz ki sana ne be kızım sen geleceğine baksana, ileriye baksana, geçmişi neden kurcalıyorsun..!? İşte ben de bilmiyorum, nedenini, merak ediyorum,  sanırım çok yalnızım, kendimi çok yalnız hissediyorum, hatta kendimden nefret ediyorum yaptığım hatalar için, aynı hataları sürekli yapmaktan aynı şeyleri yaşamaktan çok bunaldım hem de çok..

Her geri geldiğinde affetmekten, o isteyince hemen yelkenleri suya indirmekten ama bir arpa boyu yol gidememekten, bir türlü ona yaranamamaktan yoruldum. Mantığımı kullanamamaktan yoruldum. Hep duygularımla gitmekten herşeye yoruldum  ama beni sevmeyen, bir şeyler hissetmeyen, saygı duymayan birine ne kadar duygularımla gidebilirim ki, artık geri gelse de mantığımı kullanmayı öğrenmeliyim.. 

Benim amaçlarım var değil mi? 



Biricit derki; dönerse senindir dönmezse kebaptır..


14 Nisan 2016 Perşembe

Yanlış Zamanlarda Yanlış Sevdalara Düşmüşsem...


Ben ve benim gibi 30 yaş üzeri bekar kadınlar; ya yanlış bir zamana doğduk, yanlış bir zamanda yaşıyoruz ya da büyük bir sorun var.. Yanlış zamanda yaşıyorum, bundan 20 yıl 30 yıl belkide daha fazla zaman önce yaşamalıydım. Erkeklere neler olmuş böyle? Ne yapsan yaranamıyorsun, hani eskiden bir kadının elini tutmak bile değerliydi?! İşte o zamanlarda olmak isterdim, o anları yaşamayı..

Eskiden nazı kadınlar yapardı.. Göz süzüp, cilve yapmak, istemiyormuş gibi yapıp istemek, buluşma yerine geç gitmek, bir erkek tarafından evine kadar bırakılmak, özellikle geç vakitse yolda tek bırakılmamak, bu ve buna benzer çoğu şeyi kadınlar yapardı, kadınlara yapılırdı.. eskiden.. Şimdi her şey erkeklere mübah olmuş, istedikleri gibi davranıp istediklerini yapmayı marifet sanıyorlar.. Değer vermemeyi çok güzel bir özellikleri olarak görüyorlar. Eskiden öyle miydi? Sevmek diye bir kavram vardı ve erkekler bundan kaçmazdı! Sorumluluktan kaçmazdı, bir bütün olmayı düşünürlerdi, ben bunu düşünüyorum uzun zamanlardan beri, yanımda, benim her anımda olacak birini düşlüyorum, hayatımı paylaştığım.. Ne yazık ki olmuyor..


Eskide kalmış, o aşklar, seni seviyorum demeler, yürek sızlamaları.. Yalan dünyanın yalancıları olmuşlar artık.. Bir gün görüşüp ertesi gün hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam edebilmek, bunun için ne yapıyorsunuz böyle davranmak için çok merak ediyorum.

Dürüst olmak, şeffaf davranmak sadece kadınlara mahsus özellikler olmuş ve bu özelliklere sahipseniz eğer karşınıza çıkan tüm erkekler sizden uzaklaşıyor.. Amaçlarını anlayamadığım insanlar, hayır anlasam bende ona göre davranacağım ama artık bir karar aldım bana nasıl davranılırsa öyle davranacağım bende..

Değer vermeyene değer vermeyeceğim mesela.. Benimle ilgilenmeyenle ilgilenmeyeceğim.. İşine geldiği gibi davranana işime geldiği gibi davranacağım, sanırım artık büyümüş olmam gerekiyor, hatalarımdan ders alarak büyümüş olmalıyım..

Teknolojinin de hayatımıza tamamen girmesiyle, facebook, instagram, twitter gibi sosyal ağlardan da takip etmeye başlamamızla beraber, eklenilen kişiler, etiketlenilen fotoğraflar, beğenilen şeyler derken, yaşadığımız ilişkilerimizde iyice karmakarışık bir hal aldı. Ve siz bunlarla ilgili bir yorum yaptığınızda kıskanç durumuna düşüyorsunuz halbuki teknolojinin hayatımızı kolaylaştırması gerekmiyor muydu? Aradığım kişiye ulaşılamıyorsa, mesaj yazdığım kişi bana tenezzül edip cevap yazmıyorsa ne anladım ben bu akıllı telefondan bu akıllı teknolojilerden? Benim hayatımı dahada zorlaştırıyor.. Sosyal ağlardan da dersimi almış olmalıyım artık ve..

Aşkın, sevginin olmadığını artık iyice anlamam gerekiyor, yoksa işin içinden çıkamayacağım.. 

Sanırım hiç anne olamayacağım bu durum yüzünden çünkü mantık evliliği yapmayacağım. En çokta anne olamayacağım için üzülüyorum.

Ama en çokta sarışın mavi gözlü bir kızım olmayacağı için üzülüyorum şu anda.. 

Biricit bir türlü anlamıyor..


28 Şubat 2016 Pazar

Biricit Karşılıksız Aşklar Diyarında


Yazımda değineceğim konu bu gece; 'karşılıksız aşklar'.. İster inanın ister inanmayın mailime o kadar çok aşk ve ilişkiler üzerine mailler geliyor ki bazen içime Güzin Abla mı kaçtı diye düşünmüyor değilim (terzi kendi söküğünü dikemezmiş). Özellikle eski sevgililer hakkında yazdığım yazılarım; 'eski sevgili ile barışma yöntemleri', 'eski sevgiliyi unutma yolları' yazılarım çok okunuyor. Bu vesile ile blogumu okuyanlar mailleri ile bana sorular sormaktan çekinmiyorlar, sanki kırk yıldır tanışıyoruz.. Bazılarına cevap veriyorum; ben yetkili değilim bu konuda diyorum, bazılarına ise artık cevap bile veremiyorum, öyle mailler alıyorum ki.. 

14 Şubat 2016 Pazar

Nadide Hayat Filmi Yorumum





Geçtiğimiz haftalarda en yakın arkadaşımla beraber Demet Akbağ'ın başrol oyuncularından olduğu Nadide Hayat'ı izledik.


Komedi türünde olan olan filmin bilgileri şu şekilde;
Yönetmen : Çağan Irmak
Oyuncular : Demet Akbağ , Yetkin Dikinciler ,Sadi Celil Cengiz ,Tarık Tarcan , Burak Can

18 Ekim 2015 Pazar

Kocan Kadar Konuş Diriliş



Kocan Kadar Konuş Diriliş kitabı oldukça merak ettiğim bir kitaptı. Kocan Kadar Konuş kitabını okumuştum. İkincisi de bu serinin devamı olarak oldukça eğlenceli, komik ve hem güldüren hem de düşündüren bir kitap:)

3 Ekim 2015 Cumartesi

Hafta Sonu İçin Film Önerilerim: Aşk Nerede ve Dabbe 6



Hafta sonunda izleyebileceğiniz iki film önerim olacak. İlki komedi filmlerini sevenler için 'Aşk Nerede?', ikincisi ise korku ve gerilim filmi sevenler için alternatif olabilecek bir film: 'Dabbe 6'.

İki filmi de geçen hafta sonu, bayram tatilinde izledim. Çalışınca, (çalışanlar bilir:)) hafta içi sosyalleşmek zor gerçekten:) Ancak tatillerde, izinlerde bir şeyler yapabiliyorsunuz. Bu iki filmi de merak etmiştim ve arkadaşlarımla izledik.


AŞK NEREDE?

Vizyon Tarihi: 25 Eylül 2015
Yapımı : 2015 - Türkiye
Tür : Komedi ,  Romantik
Yönetmen : Semra Dündar
Oyuncular : Ayça Erturan ,  Faik Ergin ,  Eylül Öztürk ,  Oya Aydoğan ,  Kadir Çöpdemir

Senaryo : Semra Dündar

Aşk ve ilişkiler üzerine romantik komedi diyebileceğimiz türden bir film. Evlenmeyi düşünen bir kadının kafasında ki ideal erkek profili, karşısına çıkan erkeklerle yaşadığı komik ve aslında düşündürücü olaylar. Ve karşısına hiçte kriterlerine uymayan ama aşık olduğu bir adamın çıkması. İşte burada kafanızda şu sorular oluşuyor; hani diyorlar ya herşey dengi dengine bu çok mu doğru diye düşünüyorsunuz. Sevince, aşık olunca başka şeyleri gözünüz görür mü yoksa aşkınızı mı yaşarsınız? Bu sorular kafanızı kurcalarken; aşkta sabırlı olmayı ve gerçek aşkın, sevginin nerede olduğunu düşünüyorsunuz. Düşünün mesela hiç bir kadın olarak kendinizi bir erkeğin yanında güvenli hissettiniz mi? Onu bir parçanız hissettiniz mi? Filmin karakterini birazda kendime benzettim:) Ama henüz o aşkla tanışmadım, tanışsaydım şu an böyle olmazdı.. Filmde oyuncuların performansı da çok iyiydi. 

Eğlenmek, gülmek için izlenecek hoş bir romantik komedi olmuş. Erkekler için çok kriter belirleyebiliriz ama en önemlisi karakterli olması, bunu hiç unutmamalıyız bence..

20 Ağustos 2015 Perşembe

Bu Senede Bekar Gezelim!



Bu blogun sahibesi Biricit ne zaman Marc Darcy'i bulacak belirsiz.. Neden hep Daniel Cleaver karakterindeki denyo adamlar çıkıyor karşıma diye düşünmeden edemiyorum. Hep şunu soruyorum kendime 'Nerede yanlış yapıyorum?'.. Sanırım yanlış yapmamın nedeni karşımdaki insana bağlı olmam, bu kadar bağlı olup onu hayatımın odak noktası yapmasam, onu umursamasam belki de şu an böyle olmazdım. Güven kelimesi sadece kelime gibi kulağa gelse de anlamı çok derin aslında, ben karşımdaki insana hemen güvenemiyorum ya da güven hemen oluşmuyor bende, hele ki bazı şeyleri saklıyorsa, gizliyorsa şeffaf olmuyorsa.. Onu anlamaya çalışıyorum ama ben neden anlaşılamıyorum ki? Bir kadını anlamak çok mu zor? Hata yaptığında özür dilemek af dilemek, bunlar çok mu zor ki bir ilişkide? Sorularla ve işaretleriyle başbaşayım yine.. Bu kadar düşünmesem belki daha çok mutlu olurdum. Bir kadının ne istediğini anlamak çok mu zor?

2 Ağustos 2015 Pazar

Hakkımda Bilmediğiniz 11 Gerçek :)

Şafagın Dünyası ve Little Butterfly beni taglamişler :)) Yine mimlendim bu seferki sorulara ne cevaplar vermişim merak ediyorsanız hemen okuyun :))

1. En sevdiğin özelliğin/özelliklerin?

Kendimi seviyorum özelliklerimi de :)) o ne özgüven o :) kin tutamam.

2. Takıntıların var mı ? Varsa neler ?

Metroda ve asansörde kalamamayı atlattım, belki de sürekli bir şeyin üstüne gidince geçiyor, boşuna demiyorlar korkularınızın üzerine gidin diye. Ama dışarı çıkmadan çantama on kez bakıyorum hala bir şey unutmayayım diye :)

3. Yaptığın en çılgınca şey?

Çılgınlık bizim işimiz bebeğim 1982'den beri:) En çılgınca şey o kadar çılgıncaydı ki buraya yazamıyorum:) şaka şaka kendi halinde biriyim. 

4. Sürekli anlatamadığın ama hep anlatmak istediğin bir başarın var mı ?

Var. Bir kişiye bak başardım demek isterdim. O kişi keşke blogumu okusa ve bana hiç yaratıcı değilsin dediği günü düşünse.!

5. Moralin bozukken kendini şenlendirmek için yaptığın bir şey var mı ?

Çikolata yerim. Arkadaşlarımla buluşurum.

6. 'Bugün gelse dünyayı yakar, onunla kaçar giderim' dediğin bir ünlü var mı ? (Türk/yabancı farketmez)

Gerard Butler gel Biricit kaçalım dese tüm hayatımı bırakır giderim bu kadar net bu kadar açık :))






7. Sana şans getirdiğini düşündüğün bir şey var mı ? (Obje, hareket, kişi her şey olabilir)

Sanırım yok. Ama totemlerim vardır mesela ne zaman BJK maçını izlemesem maçı BJK alır :)


8. Hayalindeki meslek ve nedeni?

Aşçı olabilirdim hem zevkli hem de maaşı da iyi:)


9. Evde tek başına kaldığında yaptığın ama kimseye söylemediğin  şey ne ?

Nerdeee evde bile tek başıma kalamıyorum, kalırsam da kahve yapıp blogumla ilgileniyorum.

10. En sevdiğin film/ler ?

Brigget Jones'un günlüğü en sevdiğim filmlerden blogumun isminden de anlaşılacağı üzere :)


11. Kendine hangi sorunun sorulmasını isterdin ve cevabı ne olurdu ?


Benimle evlenir misin?
*evetttttttttttttt:)







4 Temmuz 2015 Cumartesi

ruhuma estetik yaptırıyorum..


Sonra durdum..düşündüm.. dedim ki; kendini bu insanlar için mi üzüyorsun, seni sevmeyenler için yıpranmaya kendini üzmeye değer mi? Yaptıklarını görmeyen, anlamayan dost, arkadaş, bilumum akraba.. sevgili için değer mi? Kendi moralini bozup canını sıkmana ..!? Değer mi onları düşünmeme, ağlamama, üzülmeme onlar için ?! Beni anlamayanlara, yanlış anlayanlara artık kendimi anlatmamayı seçiyorum. Nasılsa anlamıyorsunuz, bu saatten sonra hiç anlamayın daha iyi..

Vefasız, nankör, bencil insanlar için kendimi yıpratmayacağım, Kendi egolarıyla, nankörlükleriyle, bencillikleri ile baş başa bırakıyorum onları .. İşi düşünce, boş kalınca, menfaati olunca arayan soran, hiç bir kötü zamanımda yanımda olmayan buna iyi gunumde dahil, yani hiç bir anımda benimle olmayan beni hep YALNIZ bırakan herkesi bende bırakıyorum artık .. artık hiçbirinize üzülmemeyi seçiyorum, Kılımı dahi kıpırdatmamayı seçiyorum sizin için .. Yaptığı iyiliği başıma vuran, başarılarımla mutlu olmayan, hep kendini düşünen, hep kendi dediği olsun isteyen onlara değer verdiğim için de bunun hep görevim oldugunu sanan, bütün tanıdığım insanlar artık hiç kusuruma bakmayın siz de benim HİÇsiniz ..

Bu da şarkım:


Biricit olgunlaşmaya mı başlıyor ne dersiniz?



21 Haziran 2015 Pazar

Babalar Gününüz Kutlu Olsun!

15 yaşımdan bu yana demek ki pek bir şey değişmemiş, ne zaman 'baba' kelimesini duysam yine bir tuhaf oluyorum. Babasını kaybetmiş olanlar sadece birbirini anlıyor. Babaları ile görüşmeyenleri anlayamıyorsunuz mesela, belkide kaybedince değeri anlaşılıyor herşeyin, babanız yoksa bir yeriniz yarım kalıyor. Yarım kalmadığınızda anlamıyorsunuz bunu. En çok babasıyla dualarda buluşanların babalar günü kutlu olsun, çünkü diğerleri siz çok şanslısınız aslında, yanınızda babalarınızla babalar gününü geçiriyorsunuz tüm diğer günleri geçirdiğiniz gibi, kıymetini bilin..

29 Mart 2015 Pazar

Kocan Kadar Konuş Filmi Yorumlarım :)


Bir haftadır nihayet yer bulup, kitabını da okuduğum ve büyük bir merakla beklediğim 'Kocan Kadar Konuş' filmini izleyebildim :) Kapalı Gişe oynuyordu çünkü, geçen hafta izleyemediğim için cidden üzülmüştüm. Annemin geçen yaz tatilinde 'artık evlenmeni istiyorum' düşüncesi ile bana hediyesi olan 'Kocan Kadar Konuş' kitabının yorumlarını burada yazmıştım. 

Çok eğlenceli ve bekar kadınların başına gelen evlenme baskısının, komik bir dille anlatıldığı bu kitabı oldukça beğenmiştim. Filmine de büyük bir merakla gittim. Annemle beraber izledik:))

1 Mart 2015 Pazar

Kocan Kadar Konuş


Kocan Kadar Konuş kitabı annemin yaz tatilinde bana hediyesiydi:) İsminden etkilenen annem kitaplara baktığımız esnada 'ben sana bu kitabı kesinlikle almalıyım' diyerek aldı bu kitabı:) Oldukça eğlenceli, güldüren pekçe düşündüren bir kitap olmasının yanı sıra Şebnem Burcuoğlu'nun ilk kez bir kitabını okumuş oldum. Kocan Kadar Konuş kitabı mart ayında sinema filmi şekliyle izleyicinin karşısına çıkacak belki duymuşsunuzdur, duymadıysanız benden öğrenmiş oldunuz:)) Kesinlikle filmini de izleyeceğim kitabını çok beğendim çünkü. 

27 Şubat 2015 Cuma

Gri'nin Elli Tonu Filmi Yorumlarım


Vizyona girdiği andan itibaren büyük merak uyandıran 'Gri'nin Elli Tonu' filmini duymayanınız yoktur sanırım. Bende aşk-ilişkiler üzerine bir film olması nedeniyle ve aynı zamanda da arkadaşlarımında çok merak etmeleri neticesinde bu filmi bu hafta içinde izledim. Filmin oyuncularının performanslarından bahsetmem gerekirse; oyunculukları iyiydi gerçekten de. Konusunu az çok duymuşsunuzdur okumuşsunuzdur diye özet geçmeyeceğim fakat filmde dikkatimi çeken bazı konular oldu, söz konusu olan aşk ve ilişkiler olunca kadınlar tarafından oldukça ilgi çekici bulunuyor bu tarzdaki filmler. Kitabın filme çevrilmiş hali olması da seyircilerin ilgisini daha çok çekiyor. Günümüzdeki bazı erkeklerin davranışlarını tüm gerçekliği ile göz önüne sermişler filmde. Yani sevgili olamam, evlenemem ama başka şeylere evet derim diyen türdeki erkekleri biraz anlatıyor film. Bu arada kitabın 2. ve 3. cüsü de olacakmış onlarda belki film olarak izlenebilir. 

Film hakkındaki ve sinemada başımıza gelenler hakkındaki yorumlarım ise;

1-(+18)
2- Filme girerken kapıdaki yer gösterici 'salon 2 de film baslamak üzere ehehuheehehehuu' diye gülerek sizi davet etmekte.
3-O gülünce herkes 'ne oluyor lan' diye düşünerek filme sıkılarak birazda utanarak girmekte.
4- İçeri girince izleyicilerin çoğunluğunun kadın olduğunu görünce bir rahatlama(!) (özellikle kız arkadaşlarınızla(üçerli beşerli) gitmenizin sürekli gülmekten karnınıza ağrılar gireceğini de belirtmeliyim, aslında film bir DRAMdır.)
5-Gri'nin Elli Tonu filminin adının Türkçeye yanlış çevrildiğini dolayısıyla Grey isimli adamın elli tonu olduğunu anlama.(Grey'in Elli Tonu filmin oricinal ismi.)
6- Film beklediğinizi vermeyecek (kesin) (ne beklediğinize bağlı) (kitabı okuyanlar için özellikle..)
7-Grey gibi erkekler var mı? Var da helikopterleri yok:) belki de vardır kimbilir..
8-Filmdeki tek gri şeyler Grey'in kravatları.
9--Devamı gelir mi? Gelir..gelecek.. sürüp gidecek.. Abartıldığı kadar bir film değil nokta net.. :))) 

10-Sen izleme lütfen..

Biricit; erkeklerin aşka kalplerini açmalarını diliyor..