ask iliskiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ask iliskiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Mutlu Bayramlar Dilerim!


Blogumun okuyucularının Ramazan Bayramını kutlarım. Bir bayram daha geldi, ne elini öpeceğim bir büyüğüm var canım annem dışında, ne de gönlümü avutacak bir sevdiğim ama yine de dostlarla, akrabalarla hoşça vakit geçireceğimi umuyorum bu bayramda. Bayramlar hüzünlendiriyor beni, babamı özlüyorum, bu bayram ananemin özlemi de eklendi özlemlerimin içine.. Birtanecik anneannem olmadan yaşayacağımız ilk bayram, annem daha üzgün tabii, geçen tv de çıkan anneli bir şarkıda kendini tutamadı ve ağladı yine.. Bende odamda ağladım ona belli etmek istemesem de ananemi çok özledim.. Belki yanyana olamadık hiç bir bayramda ama sesini duymak bile o kadar iyiymiş ki şimdi anlıyorum. Nedense bir şeyin kıymetini kaybedince anlıyor insan. Bayram çocuklara aslında.. Ben en çok çocukluğumdaki bayramları özlüyorum, babamın elini öpüp harçlık vereceği zaman ki heyecanımı özlüyorum, anneannemle konuşmalarımızı özlüyorum, yaşadığım en güzel bayramlar ailemin hep bir arada olduğu bayramlardı. Belki bir gün bir aile kurduğumda o zaman severim bayramları, hüzünlenmem belki.. 

Herkese ailesiyle ve sevdikleriyle yaşayacağı, unutamayacağı güzellikte bayramlar dilerim, içinizdeki çocuğu, aşkı, sevgiyi, insanlığı, dostluğu kaybetmediğiniz, bol bol çikolata yediğiniz, şeker tadında ve her anın değerini bildiğiniz mutlu bayramlar..


8 Temmuz 2014 Salı

Kaybeden Dostlar, Aşklar..


Bir zamanlar bir arkadaşım demişti ki:'Neden blogunda özel hayatınla ilgili detaylıca yazıyorsun? Dostlarında görüyor, düşmanlarında. Dostların belki üzülür ama düşmanların sevinir yazdıklarına', bende ona demiştimki: 'Benim için dostumun da düşmanımın da ne düşündüğü önemli değil, ne düşünürlerse aynısını yaşarlar, iyiyse iyi kötüyse kötü' demiştim. Blogumu ilk açtığımda neredeyse 3 yıl civarı öncesinde kimse bilmiyorken, o kadar rahat yazabiliyordum ki, şimdi dost düşman herkes biliyor, o yüzden kasıyorum kendimi yazmıyorum. Nedeni bu; şu an düşünüyorum düşmanlarım da okuyorlar mı yazdıkları mı? Belki de gülüyorlardır.. Eski sevgililerim cidden de okuyorlarmış. Hatta birkaç ay önce blogumu bulan birisi; yazdıklarımı hep kendime göre anlattığımı bile söylemişti:) Herkes kendi yaşadığını bilirmiş, hissettirdiğini bilmezmiş ama hissedilenler de unutulmazmış belki de ondan. 

Benim hakkımda kötü şeyler mi yazdın? İyi şeyler yaşatsaydın onlardan bahsederdim burada. Yazmak zorunda mısın? Yazma! Yazmak zorunda değilim ama içimi dökmem gerek çünkü beni dinlemediniz! Anlamaya çalışmadınız, hep siz haklıydınız, ben hep haksızdım.. Benimle aynı şeyleri yaşayanlar var belki de; burası bir terapi yeri gibi yazınca rahatlıyorsun! Zaten aylarca, yıllarca sustum artık konuşmam gerek! Belkide yaşadıklarımızdan dersler alanlar olacak burada.. Neden kimse karsısındaki kişinin yerine koymuyor kendini, niye empati denilen seyin varlığından habersiz herkes? Neden hep ben haklıyım ben haklıyım diyor? Neden hep birisinin dediği şeyi yapmak zorundayız? Neden bir orta yol bulup uyum içinde yaşamıyoruz, illa ki birilerinin kaybetmesi mi gerek? Aşkını, sevgisini, dostunu, istediklerini, hayallerini,  iyi niyetlerini kaybetmesi gerek öyle mi? 

İlla ki birileri kaybedecekse o zaman kalp kıranlar kaybetsin! Vicdanı olmayanlar kaybetsin! Dostunu, sevgilisini kullananlar, arkadan iş çevirenler kaybetsin! Kendini herşeyden üstün gören, aklının karsısındaki insandan çok olduğunu düşünen, akıllıyım diye geçinipte beş para etmeyen akıllarını  yaptıkları hatalarda kullanamayıp; ona buna akıl vermeye çalışan ego manyakları kaybetsin o zaman gerçek dostluğu! Dostunu sömürenler, dedikodu yaparak etrafına kötüleyenler kaybetsin o zaman! Arkadaslığını, dostluğunu, aşkını sanki karşı taraf için bir lütufmuş gibi görüp, karsısındaki insanı aşağılayanlar kaybetsin o zaman! Kalbini kırdığını söylediğinde; evet kalbini kırdığımın farkındayım bilerek yazıyorum bu sözleri diyerek seni daha da kıranlar kaybetsinler o zaman! Kendisine verilen değeri anlamayanlar kaybetsin o zaman! Hayatında değer görmemiş ve sizin ona haketmediği değeri verdiğinizde bir tarafları kalkan insanlar kaybetsinler! İnsanları kınayıp, kendi daha beter şeyler yapanlar kaybetsin! İşiyle kariyeriyle başarılı olup yeterli olgunluğa ulaşamayan ve sizi alt seviyede sanan insanlar kaybetsin! Seviyormuş gibi yapıpta aldatanlar kaybetsin o zaman! İnsanların duygularıyla oynayanlar kaybetsin!

Sizi gerçekten sevmeyenler kaybetsin! Çünkü gerçek dostluk, gerçek aşk nedir biliyor musunuz? Gerçek dostta, gerçek aşıkta ve  gerçek seven insan da sizi her halinizle olduğunuz gibi kabullenen kişidir. Sizi doğal halinize, mesleğinize, paranıza, kıyafetinize, fiziğinize, özel ilişkilerinize göre değerlendirmeyen, kalbinizi ve ruhunuzu tutsak etmeyen, sizi gerçek ve saf bir sevgiyle seven dosttur, aşıktır, sevgilidir. Bunun ötesindeki kişiler ve ilişkiler gerçek aşk ve gerçek dostluk değildir. Sadece menfaattir, yalandır, kullanmadır, değer vermenizi sömürmektir... 

Ben hiç bir zaman bir dostumu ya da aşkımı kaybetmedim. Sadece dost gibi görüneni, aşk gibi görüneni gerçeğinden ayırmayı anladım..

Biricit derki; kaybeden ben değilim sizsiniz..


16 Haziran 2014 Pazartesi

Soru Cevaplı Mim



Tekaska beni mimlemişti ancak yazabildim, kendisine tesekkur ederim :)

1-Blog açma hikayeniz nedir?

Blog açma hikayem aslında dertleşmekti :) Aşk ve ilişkiler hakkında yasadığım durumları paylasmak icin blogumu açmıştım. Daha sonra hayatımdaki çoğu şeyimi paylastığım bir yer oldu :)

2-Blog isminiz nereden geliyor? Neden bu isim?

Blog ismim, arkadaslarım beni Bridget Jones'a benzettikleri için bu ismin Türkçe okunusunu kullandım, Biricitinyeri :) Yasemin Kokulu Bir Hayat ise; ismimden kaynaklanıyor. Yasemin kokan, Yasemin'e ait bir hayatın, blog paylasımları.


3-Hangi mevsimi seversiniz?

Yaz mevsimini severim:)

4-Bu mevsim size neyi çağrıştırıyor?

Eğlence, huzur, aşk, deniz, kum, güneş, tatil :)

5-Kırmızı ruj mu yoksa eyeliner mı?

Kırmızı ruj

6-Blog yazmak sana ne kazandırdı?

Harika dostlar ve yeni şeyler öğrenmeyi kazandırdı.

7-Kitap okumak mı yoksa bir şeyler yazmak mı?

İkiside.

8-Şiir mi yoksa roman ya da hikaye mi?

Roman.

9-En çok etkilendiğin film?

Titanic

10-Öğrenci olmak mı yoksa iş hayatına atılmak mı?

İş hayatı.

11-Kitap okumak mı film izlemek mi?

İkisinin tadı da ayrı güzel:)

12-Hangi tür kitaplar yada filmler?

Eğlenceli kitaplar, korku-gerilim filmleri.

13-Klasik giyinmek mi spor mu?

Yerine göre değişir.

14-Almaktan asla vazgeçemeyeceğin şey?

Oje

15-En sevdiğiniz yemek nedir?

Et yemekleri.

16-En sevdiğiniz diziler?

Yalan Dünya, Umutsuz Ev Kadınları, Seksenler

17-Özel bir yeteneğin olsaydı bunun ne olmasını isterdin?

İnsanların hakkımda, arkamdan ne konustukları bilmek isterdim:)


18-Hasta olmanın en kötü yanı nedir?

Yapacağın bir sürü iş varken yapamamak.

19-Alınacaklar listen var mı?İlk 5i nedir?

İlk olarak bir koca almayı düşünüyorum :), Ev, Araba, Alacağım kitaplar var,Nars Orgasm Allık.

20-İlk aldığın makyaj malzemesi?

Hiç hatırlayamadım ama bizim zamanımızda Catherine Arley Pudralar vardı sanırım oydu :))




15 Haziran 2014 Pazar

Babalar Gününüzün Kıymetini Bilin

Bütün babaların ve geleceğin baba adaylarının babalar gününü kutlarım. Babam yaşasaydı onu belki yemeğe götürürdüm annemle beraber, önce ellerini öperdim tabii. Sonrada ona çok güzel hediyeler almış olurdum.. falan filan.. Ama en çok onun yanımda olmasını isterdim, onu görmek isterdim, onunla daha güçlüydüm sanki.. Seneler geçtikçe sanki omuzlarımda daha ağır yükler yüklenmiş gibi hissediyorum neden acaba; olgunlaştıkça onun yokluğuna alıştım sandıkça hiçte öyle olmuyor? Her geçen sene daha da özlüyorum, bayramlarda, önemli günlerde.. Hani sevgilisi olmayanlar sevgililer gününde yalnız olunca üzülüyorlar ya, sevgililer günü ne ya? Sen hiç baban olmadan bir babalar günü yaşadın mı? 

Babanı kaybettikten sonra icinde 'baba' kelimesi geçen bir cümle duyunca hiç için cız etti mi? O an konusulanları değil de sadece babanı düşündün mü? Hep 'keşke'lerle yaşadın mı? Keşke yaşasaydı, böyle olmazdı bazı şeyler diye düşündün mü? Olsaydı da bir kenarda dursa, başımın tacı ederdim dedin mi? Karneni aldığında, mezuniyet törenlerinde o da acaba o anları mı gördü mü diye düşündün mü? Babalarınızın kıymetini bilin çünkü onlar tarafından gizlide olsa çok seviliyorsunuz, belki sert gözükselerde sizi çok seviyorlar, haklarını ödeyemezsiniz onların..

Sen git sevgilim yok diye sevgililer gününde üzülmeye devam et, bazen birileri bir uçak görür ve o an bile babasını hatırlar, meleklerle cennette olan babasını özler.. 





2 Mayıs 2014 Cuma

Bir Kadına Gönderilmesi Gerekenler (mesaj olur, çiçek olur..)


Blogumu aşk ve ilişkiler konularında oldukça çok sıklıklarda arıyorsunuz. Yaz ve bahar aylarında 'eski sevgili ile barışmak' , kış aylarında da 'eski sevgiliyi unutmak' yazılarım reyting rekorları kırıyor:) Maillerinizde de ilişki sorunlarınızı yazıyorsunuz, kendi mantığımla (mantık bende ne ararsa) cevap vermeye çalışıyorum. Kendi çapında bir pasta, evet evet kendi çapında bir ilişki pastası olarak -kendime bu ismi buldum- sizlerin maillerine de yardımcı olmaya çalışıyorum, öncelikle tesekkur ederim kimseye anlatmadıklarınızı bana yazıyorsunuz, umarım ki yardımcı olabiliyorumdur. (kelin ilacı olaydı kendi basına sürerdi) Bugün bahsedeceğim konu da kadınlara gönderilmesi gereken mesajlar, bunlar sms mesajı olur, facebook mesajı olur ya da tabiri caizse ilişkiniz hakkında davranışlarınızla mesaj vermek olur, olur da olur..

Bir kadına neler yazmalısınız, nasıl davranmalısınız daha doğrusu bunlardan bahsedeceğim.. Bir kere kadınlara asla atarlı şeyler yazmayın, küfürlü, argo kelimeler kullanmayın. (kavga bile etseniz) Asla ve asla.. Sizin karsınızda kankanız yok, sevgiliniz var. Esprilerinize de dikkat edin, bazı esprileriniz insanı kırıcı olabiliyor. Kibar olun, nazik olun,çiçek alın çiçek gönderin mesela. Bir kadının yanınızda olmasını istiyorsanız; ona nazik davranmanız gerekir. Ona değer verdiğinizi göstermeniz gerekir, en azından bulustuğunuzda ona bir cikolata bile verseniz, bu onun çok hoşuna gidecektir. Küçük şeylerle, jestlerle de kadınlar mutlu olurlar.. Biz bunlara 'sürprizler' diyoruz, sürprizlerinizle sevgilinizi şımartın. Tatlı sözlerinizle şaşırtın mutlu edin, ona 'güzel' olduğunu söyleyin mesela, çünkü bulusurken sizin icin özel olarak hazırlanıyor, size güzel görünmeye çalışıyor. İltifatlarınızı da hakediyor. 'Sanane' diye bir lafı haketmiyor kız arkadasınız.. Buraya kadar anlattıklarım aşk ilişkileri devam edenler icindi. Şimdi bahsedeceklerim ise; eski sevgilinin geri döndüğünde göndermesi gereken mesajlar:

Diyelimki sevgilinizden ayrıldınız; onunla barışmak istiyorsunuz; kız arkadasınıza nasıl bir mesaj göndermeniz gerekli?  Çok pişmansınız, onsuz yapamıyorsunuz, önce bundan emin olmalısınız. Gerçekten geri dönmek istiyor musunuz? Bundan emin değilseniz hiç dönmeyin zaten, karsınızdaki insanın kafasını da allak bullak etmeyin. Pişmansınız ve onu özlediniz, sakın ola ki yalvarıp yakarmalara girişmeyin, bu ters tepki yapar, karsınızdakini iyice soğutursunuz kendinizden. Önce kendinizden emin olun, hatalarınız varsa bunları anlayın ve düzeltecekseniz geri dönün. Yoksa aynı seyleri yasadıktan sonra geri dönmenin bir anlamı yok, değişebiliyorsanız veya bazı yanlarınızı törpüleyebiliyorsanız barısmalısınız. Ortak noktayı bulmak ilişkilerde çok önemli bence. Onun cebine veya facebook adresine mesaj yazabilirsiniz. Mesajda konuşmak ve görüşmek istediğinizi yazın. Boş yere geyik yapmanıza gerek yok, buluşup yüzyüze konuşarak sorunlarınızı çözebilirsiniz. Net olun, kararsız ve gizemli tavırlar oldukça iticidir.İlişkinizi çocuk oyuncağına çevirmeyin, karşınızdaki insanı da aptal yerine koymayın. İnsanın kalbini kırmak o kadar kolaydır ki, hevesini kaçırmak ama bir kalbi yumusatmak, kalp kırıklığını geçirmek çok zordur. Gerçek bir samimiyet ister. İnsanlara yedek parçaymış gibi davranmayın, gerçek duygularınız varsa gerçekten seviyorsanız barışmak için çabalayın. Yoksa ayrıl baskasını bulamayınca geri dön, oldu nerde öyle bolluk..?

Eski sevgililerinin mailine Lila Kutu üyeliği göndermiş bir kıza (bakımlı olsunlar diye düşünmüştüm), 'uyudun mu' diye mesaj gönderilmez. Uyudun mu? ne demek ki?,  zaten cevap verse ' hee uyuyorum su anda' mı demesini bekliyorsunuz? Ya da 'zaten ilişkimiz boyunca hep uyumuştum..' mu demeli?  'Seni özledim, seni seviyorum, senden vazgeçemiyorum, gel barışalım, sen haklısın, kalbim senin, özür dilerim, ne dersen yapıcam, kapına paspas olurum, gel çocuk yapalım (bu kadarını da çok abarttım yani)' gibi mesajları göndermek daha makbuldür. Kısacası onunla yüz yüze görüşmeye, konuşmaya çalışın. Seviyorsanız gidin konuşun bence!. Affedilmek istiyorsanız, kendinizi affettirmeniz lazım.Bir kadına gönderilmesi gerekenleri göndermezseniz, gün gelir o kadın sizi hayatından gönderir!

Biricit derki; sen yanlış gelmişsin çocuk parkı iki sokak ötede sen git kumda oyna..


22 Nisan 2014 Salı

Kendini Sevgili Sanan Sevgililer


Kendini Sevgili Sanan Sevgililer; görünüm olarak ilk basta sevgili gibi görünselerde aslında sevgili olmadıklarından kendilerinin haberi olmayan kişilerdir. Kendilerini gercekten sevgili sanırlar sevgili olduklarına inanmıslardır. Halbuki sevgili olmak; belli kuralları olan bir olgudur. Sevgili olduğunu sanan fakat sevgili olmanın gerektirdiği çoğu seyi yapmayan, yapamayan veya yapması işine gelmeyen kişiler; ısrarla kendi doğrularını savunurlar. İnatla sevgili olarak iyi olduklarına inanmaktadırlar.

Peki sevgili olmanın gerekleri nelerdir? En önemlisi duyguların olmasıdır. Sonrasında ise karsınızdaki insana değer vermeniz gerekir. Değer vermek; sözlerle laf ebeliği yapmak değildir, değer verdiğinizi göstermeniz gerekir. Bir insana değer verdiğinizi ilişkinizde nasıl gösterirsiniz? Ona ilgi göstererek, onu arkadaslarınızla tanıstırarak, cevrenizle bir araya getirerek, sevgilinizin arkadasları ile tanısarak en basit olarak bu sekilde de gösterebilirsiniz. 

Ona ilginizi nasıl gösterebilirsiniz? Onu telefonla arayabilirsiniz, mesajlar yazabilirsiniz, çiçekler alabilirsiniz, onunla bulusmak isteyebilirsiniz, sürprizler yapabilirsiniz, özel günlerinizi beraber kutlayıp gösterebilirsiniz ilginizi. Sevgilinizin iyi gününde yanında olduğunuz gibi en zor zamanlarında da yanında olmanız, kötü günlerinde onu yalnız bırakmamanız gerekir. Sevgilinizin yanında olmadan, onu en kötü günlerinde yalnız bırakıp, ona ilgi göstermeyip,görüşmemek için sürekli bahaneler bulan insanlar; gercek sevgili değillerdir. Baska amacları vardır onların ama ısrarla kendilerini sevgili sanmaktadırlar, emek vermeden bir iliski olmaz. Sadece tek tarafın emeği ile bir iliski yürümez. İki tarafında emek vermesi gerekir, bazı insanlar ise; oturdukları yerde hic emek caba sarfetmeden, değer vermeden bir iliski yürüttüklerini sanırlar. İskele Sevgilisi belki de.. 

 Gerçek sevgili; sahiplenir, sizi, ruhunuzu, kalbinizi sahiplenir.. Size değer verir. Sizin kalbinizi kırmaya calısmaz, üzülmenize kıyamaz cünkü.. Sizi fiziğinizle, tipinizle,işinizle, giydiğiniz kıyafetle değerlendirmez, kalbinizle değerlendirir.. Sevmek ve sevilmek farklı kavramlardır, gercekten seven insan neler yapmaz ki? 

Biricit derki; gercekten bizi seven insanlarla karsılasalım..

20 Nisan 2014 Pazar

Terkedildim.net Kitabı Yorumlarım :)


Terkedildim.net kitabını okuyalı birkaç hafta oluyor, blogumda ancak yazabildim :) Eğlenceli ve kafamı dağıtabileceğim kitapları okumak çok hoşuma gidiyor. Gerçek hayatta zaten yeterince geriliyoruz, üzülüyoruz, moralimiz bozuluyor. Eğlenceli kitapları okuduğumda ise moralim düzeliyor açıkçası. Terkedildim.net Emma Garcia'nın bir kitabı, kendi yasadıklarından yola cıkarak yazdığı bu kitapta önce önsöz ilgimi cekti. Türk okuyucularına çok güzel seyler yazmıs. Terkedildim.net kitabındaki ana karakter Vivien; tam evlenmek üzere olduğu bir zamanda yani gelinliğini almıs, tüm düğün hazırlıklarını yaptığı sırada nisanlısı tarafından terkedilir. Nişanlısından ayrılan Vivien; nişanlısı Rob'la barısmayı cok istemektedir. 



Vivien neler yapacak, askına kavusacak mı?, barısacaklar mı?, İnternette arastırmalar yapan Vivien sonunda bir internet sitesi acmaya karar verir ve iliskiler üzerine deneyimlerini paylasabileceği,dertlesebileceği bir ortama dönüşen sitesi cok ilgi görür. Hatta kurduğu internet sitesi öyle bir hale gelir ki :) , kitaptaki hikayenin gidişatı ile öyle bir yön değiştirir ki.. Bu kısımları söylemiyorum ki iyice meraklanın :) Benim oldukca hosuma gitti, tam da terkedildiğim,ayrıldığım sırada okuduğum bu kitap hem moralimi düzeltti hem de sunu öğrendim kitaptan: Hani bu dediğimiz seven insan gitmez sözü aslında gercekten doğru. Peki seven insan nerede? Belki de cok yakınımızda, birisi sizi seviyorsa sizi bırakmaz emin olun, kalır, mücadele ederse eder ve gitmez.. Geri dönenler ise bence gitmeselerdi keske, cünkü geri dönen kişi kendisi icin geri dönüyor sizi sevdiği icin değil benim fikrim bu :)

3 gün icinde okuyup bitirdiğim bu kitap cok sürükleyiciydi, neler olacak acaba diye büyük bir merakla okudum. Kitapta her bölümün basında da iliskiler hakkında yararlanabileceğiniz ilginc ve komik bilgiler yer alıyor :) Kitapta bir o kadar komik ve çok eğlenceli. Trend Yayınevi'ne bu kitapla beni tanıstırdıkları icin ve 9 martta düzenlediğim Biricitle Kadınlar Günü Bulusmama destekleri icin cok tesekkur ederim.:) 

Olasılıksız kitabını tercüme eden kişi Ayşe Şirin Okyayuz tercüme etmiş bu kitabı da, sadelik, akıcılık içeren güzel bir kitap bence:) Kitabın karakteri Vivien ile cok ortak noktamız var; ben de blogumu ilk açtığımda kafamı dağıtmak istedim, iliskilerimi yazmak istedim.Kitabı okuduğum sırada anneannem rahatsızdı, hastalığı henuz vefatı ile sonuclanmamıstı. Kitabı bitirdikten epey sonra anneannemin vefatını öğrendim. Kitabın bazı yerlerinde; yasadığım olayları gördüm ve anneanneli olan kısımlarda ağladım. Bu açılardan baktığımda; bu kitap beni mi anlatıyor diye düşündüm. Gerçekten de çok gerçekçi buldum, okunması gereken hem eğlenceli hemde kendiniz açısından çok ortak yanlar bulacağınız kitaplardan biri..

Biricit derki; sevilmek öyle farklı birşey ki seven insan asla gitmez..

17 Nisan 2014 Perşembe

Erkeklerde Görülen Tribal Enfeksiyon Vakaları


Kim demiş kadınlar hep trip atıyor diye?Kim demişse yalan demiş bence çünkü kadınlardan daha çok trip atan bir canlı daha var: Erkekler! :) Erkekler kadınlara sayıyorlar, çok triplisin, çok konusuyorsun, durduk yere sorun cıkartıyorsun diye sürekli laf söylüyorlar. Fakat aynısını kendileri yaptıkları zaman onlarınki normal bir davranış oluyor. Şimdi erkeklerde görülen tribal enfeksiyon vakalarını inceleyelim ve tedavi yöntemlerini görelim.

-Telefona cevap vermeme: Görende Müdür, Şef vb.. zanneder ki, işleri çok yoğun olduğu icin bu meslekleri yazdım. Halbuki iş yoğunluğu cok olan insanlar bile sevgilileri ile ilgileniyorlar. Sevgilinizin telefonunu bakmayacaksanız, sevgilinizi aramayacaksanız o telefonu tasımayın bence! Tedavisi: Aramayın!

-Mesajlara cevap vermeme: Hem facebook hemde sms mesajlarına cevap vermeyen, yüksek trip sahibi erkeklerin tedavisi; egolarını yok etmeniz ve aynısını ona yapmanız! Eğer siz de onun mesajına cevap vermez, facebook mesajını görüp (karsınızda ki görüldü olarak yazdığını görecek), cevap yazmazsanız sizden iyisi olmaz demedi demeyin!

- Küsmek: Kimse kusura bakmasın ama koskoca erkeklerin artık yasını basını almıs erkeklerin, bir tartısmada küsmesi o kadar sacma geliyor ki bana. Taraflarımı değiştirdik benim mi haberim yok, erkek olan sendin, kadın olan bendim, yoksa sen kadın oldun da benim mi haberim yok? Küsmek kadına yakısır, erkeğe değil! Küsen erkeğin çözümü; uğrasmayın, trip seansları bitince dönecektir!

- Ukala tavırlar: Herseyi sizden iyi bilir, siz hicbir sey bilmemiş, görmemişsinizdir, laflarıyla, ukalalığıyla sizi kırar, belki bunun farkında değildir, belki de bilerek yapmaktadır. Zamanında söylediğiniz bir sözün altında eziliyor olabilir ve onun acısını sizi tersleyip cıkarmaya calısabilir. Kısacası salak olmadığınızı ve akıllı birisi olduğunuzu anladı o yüzden de sizinle başedemiyor. Kendi haline bırakın veya onu terkedin. Yokluğunuzla basbasa kalınca değerinizi anlayacaktır geri dönecektir belki ama iş işten gecmişte olabilir. Ukala halini düzeltmesi icin acıkca konusmalısınız yoksa ne yaptığını kendi de bilemiyor olabilir.

Daha da sayılabilir bu durumlar, sizin yasadığınız durumlar var mı? :)

Biricit derki; devir değişti kadınlar değil artık erkekler trip yapıyorlar..

5 Nisan 2014 Cumartesi

3 soru ve çalıkuşu


3 Soru Mimi ve Çalıkuşu Mimi isminde iki mim cıkmıs, Ahu Kader beni mimlemiş, tesekkur ediyorum kendisine.


1.) Neden 'blog adın' ?

-  Blogumun adı: Yasemin Kokulu Bir Hayat, ismimden dolayı bu adı kullandım, hayatımdaki herseyi anlatan bir günlük burası. Aşk, aile, ilişkiler hakkındaki hayatım, hayata, yaşadığım olaylara bakış açım, kullandığım kozmetik, bakım ürünleri, tavsiyelerim, kısacası; hayatımdan geçen, hayatımda yaşadığım seylerin hepsinin yer aldığı, 'ben' kokan bir blog olduğu icin burası adı da: Yasemin Kokulu Bir Hayat. Blogumun linki; biricitinyeri, nereden geliyor diye sorarsanız; Bridget Jones'un günlüğü filminden geliyor, arkadaslarımın cevremin, benim hayatımı o filmdeki karaktere cok benzetmeleri, bana normal hayatta bile Biricit demeleri nedeni ile linkimde biricitinyeri oldu, yani burası benim yerim.. Benim hayatıma dair seylerin yer aldığı bir yer..


2.) Hayat felsefeni belirleyen söz nedir?

-  Başına ne gelirse gelsin, ne yaşarsan yaşa, asla hayattan vazgeçme..

3.) Kendimle ilgili 3'ü doğru 4 şey nedir?
- Oğlak burcuyum.
- Bekarım
- Çikolatayı çok severim.
- 4.şeyi bulamadım

Çalıkuşu Mimi

Hayattaki ilk hatıralarınızı yazmaya çalışın. Bakalım neler bulacaksınız?

Hayatımdaki ilk anılar; doğal olarak cocukluğumla ilgili. Annem,babam, ananem gezdiğimiz yerler, sohbetlerimiz, ananemin bana küçükken yaptığı peynirli top ekmekler, eliyle yuvarlak yapıp bana yedirmesi, bayram günleri o heyecanlar yeni ayakkabım, yeni elbisem ertesi gün babamdan alacağım harclığı düşünmem uyuyamamam. Eski anıları geri getiremiyoruz, hayattan anladığım büyüklerimizin değerini bilelim annemizin, babamızın, anneannelerimizin, babaannelerimizin. Dedelerimin hicbirini göremedim mesela hep icimde kalmıstır, keske erken vefat etmeselerdi tanıyabilseydim. Umarım kalabalık bir aileye gelin olurum cunku ben hep kalabalık ailelere özendim. 15 yasında babamı kaybettiğimde bayramlar benim icin pek de guzel gecmedi. 1 Nisanda da ananemi kaybettim, artık hicte guzel gecmeyecek sanırım. Şimdi annemle tek kaldık sanırım onu cok mutlu etmem lazım yeni ve güzel anılar yasatmam lazım ona..

Herkese sevgiler, yapmak isteyen arkadaslarımı da mimliyorum buradan.

23 Mart 2014 Pazar

Bi Küçük Eylül Meselesi Filmi Yorumlarım


Tür: Dram ,  Romantik
Süre: 106 Dak.
Yönetmen : Kerem Deren
Oyuncular : Farah Zeynep Abdullah ,  Engin Akyürek ,  Ceren Moray ,  Ege Aydan ,  Ebru Aykaç
Senaryo : Kerem Deren ,  Gökhan Tiryaki
Yapımcı : Kerem Çatay ,  Ay Yapım


Bi Küçük Eylül Meselesi'ni izlemeyenler var mı bilemiyorum ama birkaç hafta önce izlediğim ve kesinlikle izlenilmesi gereken filmlerden biri olduğunu düşündüğüm bir film. Romantik bir dram içeren, ilk kısmında filmin konusunu anlamaya çalıştığınız, ikinci kısmında ise filmi tamamen anladığınız, sürükleyici ve 'aşk' üzerine düşündürücü bir film olmuş. Filmin ikinci kısmı daha akıcı olmuş. Sonunda gerçeği anladığınızda ise; göz yaşlarınıza engel olamayacaksınız çünkü ben engel olamadım. En yakın kız arkadasımla beraber izledik, onun gözünden bir damla yaş gelmedi:) ben kendimi tutamadım bilemiyorum neden ama bence aşktaki bencilliği ve bağlanmayı çok güzel bir şekilde anlatmışlar. Hani bir taraf daha az sever ya veya hiç sevmez, diğer taraf ise çok sever, çok değer verir.. Herkesin hayatında halledemediğimiz bi küçük Eylül meselesi, mutlaka olmuştur.. En azından benim bi küçük Eylül meselem oldu, ben de halledemedim.. :)  Oyuncuların performanslarını çok gerçekçi bulduğumu da ayrıca belirtmek isterim, izlemediyseniz yanınıza en yakın arkadaslarınızı veya sevgilinizi alıp izleyin:)

Biricit derki; bi küçük eylül meselelerini keske halledebilsek..


13 Mart 2014 Perşembe

Biricit'e Dostundan Çiçekler Gelmiş :)


Çiçekler umut demek, barış demek, aşk demek, sevgi demek, güzellikler demek, vicdan demek, dostluk demek, kardeşlik demek, anlamlı manaları var bende o yüzden bir kaç gündür yazı yazmadığım bloguma ilk bu yazımla başlamak istedim. Umutlarımız hiç kırılmasın, kardeşçe yaşayalım, gönlümüz bunu istiyor hepimizin..Güzel günlerimiz olsun.. Sevgi ile bu günlere ulaşacağız..

Canım arkadasım, can dostum, Dünya Kadınlar Günü için bana çok güzel bir sürpriz yapmış,bana parfüm kadar güzel kokan harika çiçekler göndermiş, Seni Çok Seviyorum Birtanecik Dostum :) Blogger bulusmam icin, Bakırköy İstasyon Cafe'ye gönderdiği çiçekleri görünce çok sevindim :) Sürprizleri çok seviyorum, özellikle de çiçekli çikolatalı olanları ve gerçek sevilen insanlardan gelen samimi duygularla olanları :)






Biricit derki; belki bir gün çok sevildiğimde çok güzel çiçeklerden alırım prensimden..

8 Mart 2014 Cumartesi

Dünya Kadınlar Gününüz Mutlu Olsun! :)


8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz Mutlu Olsun! :) Bütün emekçi kadınların, işlerinde çalışan, evlerinde çalışan, hem işlerinde çalışan hem de evlerinde çalışan, hem işlerinde çalışan hem evlerinde de çalışan çocukları olan/olmayan, duyguları olan, düşünceleri olan, haksızlığa uğrayan, şiddeti sevmeyen ve yaşamak istemeyen, kalbinde en çok 'aşk' olan, değerli olan, çiçek kadar harika olan yani tüm kadınların kadınlar gününü kutluyorum!..Bloglarında yazılar yazan, emek veren Kadın Blog Yazarlarının da Kadınlar Günü kutlu olsun, bilseniz ne güzel şeyler yapıyorsunuz, umutlarınız var geleceğe dair, hayalleriniz var, sevgi dolusunuz hepiniz, en önemlisi emek veriyorsunuz blogunuza, umuyorum ki; her zaman mutlu olacağımız, mutluluğumuzu yaşayacağımız şeyler gelsin başımıza.. Çünkü bütün kadınlar mutlu olmayı hak ediyoruz ve her zaman mutlu olmalıyız.

Kadınlar gününde gelecekteki eşime mektup yazmak geldi içimden;

'Canım Kocam'a,
Birtanecik Sevgilim,
Bu yazıyı belki bir gün okuyacaksın. Umarım heyecan ve sevinc icinde okursun.Beni sevdiğin için ve bende seni sevdiğim için evliyiz.Senden tek bir ricam var; beni ömrün boyunca sadece sevmeni istiyorum. Eğer gerçekten seversen, beni hiç kırmazsın. Bana ne kadar sinirlensen de, ne kadar kızsan da, kavgada etsek bana hakaret etmeyeceğini biliyorum. Hele ki bana dayak atmak veya tokat bile atmayacağından eminim; ne kadar sinirli olsan da; beni her zaman sev..  Beni anlamaya çalış, benimle konuşmaya çalış.. Çünkü ben senin eşin olmam dışında; aslında insanım. Bana sözle şiddette uygulama, beni aşağılama. Benim insan olduğumu asla unutma.. Sen benden güçlüsün, sen erkeksin. Ama benimde duygularım güçlü, ben senin gücünde olup sana karsılık veremem belki ama sen beni üzersen, senin vicdanın daha çok acır buna inan.. Sadece sevgiye inanmanı istiyorum, sevgiyle herseyi çözebileceğine inan.. Bir de bana inan; seni çok seviyorum..'

Biricit derki; kadınlar günümüz mutlu mutlu çok mutlu olsun :)

26 Şubat 2014 Çarşamba

Güçlü Olun!


Hayatta başınıza ne gelirse gelsin, ne yaşarsanız yaşayın yine de güçlü olun. Blogumu blog isminden arata arata gelenler, bugün Biricit ne yazacak diye düşününler, acaba beni mi yazacak ya da hangi kozmetik ürününü anlatacak acaba diye düşünenler rahat olun, bugün sadece biraz içimi dökmek istiyorum belki birilerine faydam olur diye.Kimseden bahsetmeyeceğim bu sefer içimdekileri anlatacağım ve belki morali bozuk olanlara, üzgün olanlara bir etkim olur diye sevineceğim bir yazı olacak benim için.

Bugünün konusu: Güçlü Kadın Nasıl olunur? Güçlü kadınlar; her zaman işlerinde başarılı olan kadınlar değildir. Güçlü kadınlar; çevresinde bir sürü dostu olup, onlardan güç alan kadınlar değildir. Güçlü kadınlar; sevdiği-sevildiği erkekle mutlu olan kadınlar değildir. Güçlü kadınlar; çevrelerinde kimse olmadığı halde, işlerinde başarılı olmadıkları halde, kimse tarafından sevilmedikleri halde yine de ayakta durmaya çalışan kadınlardır. Güçlü kadınlar; içlerine, kalplerine, kendilerine sarılan kadınlardır. 

Dostları çok azdır, hatta dostlarına ihtiyaçları olunca; dostlarını etrafında bulamayan kadınlar; çok güçlü kadınlardır aslında. En zor günlerinizi tek başınıza atlatabiliyorsanız; siz çok güçlü bir kadınsınız demektir.Dostluk, arkadaşlık çok özel kavramlardır. Her zaman yanınızda olsun istersiniz dostlarınız, çünkü onlarla çok özel şeylerinizi paylaşmışınızdır, dertleşmişsinizdir, gülmüşsünüzdür. Ama insanlık hali ya; hepsinin başka bir derdi-sıkıntısı vardır, en kötü günlerinizde yanınızda olamazlar belki. Bu durumda dostlarınızdan bile medet umamazsınız. O zaman içinize yönelin, kendinizle uğraşın.


Sizi sevmeyen, değer vermeyen erkeklerin peşinden gitmeyin! Hayatınızı o erkeğe göre yönlendirmeyin. Değer veren insan, değer verdiğini somut olarak gösterir, sadece sözlerle göstermez. Güçlü kadınlar; sevilmediklerinde, değer görmediklerinde giderler.. Güçlü kadınlar; genelde yalnız oldukları halde yine de yıkılmayan kadınlardır. Sevilmeselerde; bir gün gerçek sevgiyi bulacaklarına inanan kadınlardır. Güçlü kadınlar istenilmediklerinde, kendileriyle uğraşırlar, baskalarıyla değil. Eğer; dostlarınız yanınızda değilse, sevdiğiniz erkek yanınızda değilse, aileniz sizinle değilse, işinizde başarılı değilseniz ama yine de yaşamaya, tek başınıza mücadele etmeye çalışıyorsanız işte siz güçlü bir kadınsınız demektir!

Biricit derki; hayat bazen öyle kötü şeylerle aniden gelir ki; ne yapacağınızı bilemezsiniz ama bazen de öyle güzel şeylerle, sürprizlerle aniden gelir ki iyi ki sabretmişim, kötü seylere dayanmısım diyebilirsiniz.. hep güçlü ve mutlu kalın..

24 Şubat 2014 Pazartesi

Bir Ayrılık Komedisi: Ne Diyosuun! :)


Birkaç aydır merakla beklediğim 'Ne Diyosuun?' dizisi nihayet geçen hafta başladı. Harika bir senaryo, harika bir komedi ya da şöyle demeliyim, harika bir ayrılık komedisi :) Geçen pazartesi akşamı ilk bölümünü izlediğim ve çok beğendiğim 'Ne Diyosuun?' dizisini, bilmeyenler, izlemeyenler varsa kesinlikle izlemesiniz. Kadın-Erkek ilişkileri üzerine yapılmış olan en beğendiğim diziler arasında yerine alan, 'Ne Diyosuun?' iki eski sevgilinin, yeniden barışmalarını ve başlarına gelen ilginç komik olayları anlatan, hem güldüren hem de düşündüren bir dizi. Öyle espriler var ki beni gülme krizlerine sokan ya bunlar benim başıma da gelmişti diye düşündüğüm ve bazen çok düşündüğüm ama kahkahalara boğulduğum, beni neşelendiren bir dizi oldu izlediğimde.



Oyuncularının ( İlker Aksum, Dilara Gönder,Bülent Seyran,Ayçin İnci,Mehmet Ali Kaptanlar) müthiş performansları ve üzerine sanki sinema filmi gibi çekilmiş bir dizi film olması, gerçek hayattan kesitler içeren senaryosu (senaryo: Murat Boyacıoğlu, yönetmen:Kerem Çakıroğlu) çok hoşuma gitti, izlemediyseniz bu akşam kesinlikle bir göz atın Kanal D ekranlarında 23.00'da Ali Kemal ve Cansu'nun aşklarına, ekrana kitleneceğim ben :)

Biricit derki; eski sevgiliyle yeniden barışılır mı biraz düşünmek lazım:)

14 Şubat 2014 Cuma

Sevgililer Gününüz Mutlu Olsun :)

14 Şubat Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun!!! : ) Sevgilisi olanlarında, olmayanlarında Sevgililer Gününü kutlarım, sevgilim yok diye üzülmeyin, herkese yetecek kadar Biscolata Erkeği var bence :)

Biscolata'nın yeni reklam filmini izleyince ekrana kitleniyorum ben :) , moodumuz da bakalım ne çıkacak? :)
Sevipte kavuşamayanlar izlesin, yanında da Biscolata tüketelim lütfen : ) Neyse halin, çıksın moodun :)


Sevdiğiniz insanlarla ömür boyu mutlu olun deyip; Ixora ile yaptığımız Sevgililer Günü Hediye Çekilişimizi hatırlatıp, yazımı sonlandırıyorum : ) Tam 5 Şanslı İzleyicime Fantasy Parfüm Seti Veriyoruz :) (Ixora parfüm-duj jeli- krem) Buradan katılabilirsiniz :)

Biricit derki; sevin,sevilin..sevmek çok güzel, sevilmekte..

5 Şubat 2014 Çarşamba

Sevgililer Günü Soruları


Sevgililer Günü Mimi ile karşınızdayım :) Sevgili Özlemle Kelebek Etkisi beni mimlemiş, bu güzel mim yazısı için kendisine çok teşekkür ediyorum beni de unutmadığı için ve çok zevkle cevapladığım için çok beğendiğim bir mim yazısı oldu :))

14 Şubat bildiğimiz gibi Sevgililer Günü, sorularımız da onunla ilgili, sorulara ve cevaplarıma bakmak isterseniz ;

1- Sevgililer günü sizin için önemli mi ?
Önemli bence:) Ama şu var sevginin sadece bir günde anılmasını anlayamıyorum, ona bakarsanız doğum günü, yılbaşı veya ilk buluştuğunuz gün ya da sevgilinizle buluştuğunuz, sevgilinizin yanında olduğu her gün sevgililer günüdür bence :) 

2- İyi sevgili tanımı sizce nasıl olur?
İyi sevgili nedir biliyor musunuz? Sizin her zaman yanınızda olan insandır, kötü gününüzde özellikle sizi tek başına yalnız bırakmayan, her zaman destek olmaya çalışan insandır. Zoru görünce kaçmayan, mücadele eden insandır. Birlikte gülebildiğiniz, gezebildiğiniz herşeyi paylaşabileceğiniz insandır. Bazen çocuk gibi olmalısınız mesela..  Aman alınacak mı sözüme diye konuşurken kendinizi tutmayacaksınız yanında, iyi sevgili; alınmayan, eleştirilere kızmayan, eleştirilerle kendini yenileyebilen, kötü huyları varsa onları düzeltmeye çalışan birisi olmalıdır bence. İnsanız hepimizin iyi-kötü huyları, halleri, dönemleri olabilir. Kavga ederken bile saygısını yitirmeyen erkek; iyi sevgilidir bana göre. 

Romantik olmalı, çiçekler almalı siz nasıl istersiniz bilmiyorum ama benim hayalimde öyle birisi var, bana değer veriyor mesela; ilişkisini ailesinden, çevresinden, arkadaş ortamından saklamıyor, budur işte iyi sevgili.. Sizinle ilgilenen erkek; iyi sevgilidir. Sizi umursamayan, önemsemeyen, saygı duymayan, fikirlerinizi küçümseyen, çevresine sizden bahsetmeyen,size hiç bir konuda destek olmayan sevgili, iyi sevgili değildir, kötü bir insan değildir belkide, sevgili değildir o başka birşeydir.. İyi sevgili sizi arayan soran, merak eden, sizi umursayan, size sadece sevgililer günü veya özel günlerde değil, her zaman sürprizler yapabilen, çiçekler alabilen, sizi güldürebilen size gerçek sevgisini veren biridir. İyi sevgili; kafanıza uyan, birbirinizi tamamladığınız, onun yanında kendinizi rahat ve güvende hissettiğiniz kişidir.. Ruhunuzu, kalbinizi, duygularınızı, sizi tamamen tamamlayan insandır; iyi sevgili..

3- Eşiniz ya da sevgiliniz bu günü unutsa ya da önemsemese tepkiniz ne olurdu ? 
O günü unutuyorsa beni de gözden çıkarmıştır, hayatında başarılar dilerim :) Beni de önemsemiyor demektir ki bu kötü bir şey.. Beni de unutsun :)

4- Sevgililer gününde size ne hediye alınsın isterdiniz ?
Kırmızı güller, kalpli çikolatalar onun dışında tektaş yüzük alsın, evlenme teklif etsin Kız Kulesi'nde!:) Hee böyle bir erkeği bulursam kesinlikle evlenirim:) Ama yooook..:)) Sevgililer Gününde romantik bir akşam yemeği yemek isterdim mesela hediye olarak sevgisini anlatan özel bir hediye isterdim.. Mesela fotoğraflarımızla birşey yapmasını yani ne bileyim bir objenin üzerine mesela.. ( fotoğrafımız var mıydı ki hmmmm ikimizin yok zaten..)

5- Sevgilinize ne hediye alacağınıza karar verdiniz mi ?
Hazır..

6- Sevgiler gününü nerede nasıl kutlamak isterdiniz ?
Kutladın mı hayatında diye bir soru olsaydı daha makbule geçerdi :)) Ne sansım varsa, gerci bir kac kez kutlamıstım ama hayalimdeki gibi değildi. Romantik bir mekanda, romantik bir akşam yemeği..


7- Evli kişiler de sevgililer gününü kutlamalı mı? 
Tabii ki kutlamalı, evliyken de sevgili olunmuyor mu ki, kanka mı olunuyor?? :) Evli olsam, eşime harika bir sofra hazırlardım belki dısarda kutlayamazdık ama yine de güzel bir sürpriz yapmak isterdim..

8- 70 yaşında bir çiftin sevgililer gününü kutlamak için sizin de olduğunuz bir mekana gelmiş görseniz ne düşünürsünüz ?
Valla tebrik ederdim, 70 yaşında hala birbirlerini sevmeleri, bu harika birşey bence, keske bende oyle olabilsem diye düşünürdüm :)

Biricit derki; sevgilin seni seviyorsa yanındaysa sana hergün sevgililer günüdür :)

5 Ocak 2014 Pazar

Nasıl Mutlu Olunur?


Mutlu olmak herkesin istediği ama çoğu zaman yakalayamadığı duygulardan birisi. Mutlu olmak bir his mi, gelip geçici bir şey mi? Mutsuzluğa aslında biz, kendimiz mi neden oluyoruz? Aslında bunları düşünürsek; gerçek mutsuzluğumuzun nedenini de bulabiliriz. Mutsuzluğumuzun nedeni; sorunlar, başımıza gelenler, kötü durumlarla karşılaşmamız mı yoksa bizim olaylara verdiğimiz tepkiden mi kaynaklanıyor? Asıl neden biz miyiz? Olaylara bakış açımız mı? Farklı yönlerden bakamıyor muyuz? Kendi kendimize empati yapalım mesela; neye sahip olmalıyız ya da aslında kim olmalıyız, olduğumuz yerden memnun muyuz? Kendimize dışardan bir gözle bakalım; ne olmak istiyoruz, neyiz? Bunu bilmemiz lazım. Başkasının yerine değil, kendimizi kendimiz yerine koyalım, önce kendimizi tanıyalım, sevelim, sonra da karşımızda ki insanın yerine kendimizi koyalım. O bana böyle davransa ben ne yapardım?

Mutlu olmanın en önemli kuralı bence elindekilerin kıymetini bilmek. Elinde olmayan, ulaşamayacağınız şeylere aşırı derecede heveslenmemek gerek. Tabii ki burada hayal kurmaktan, olabilecek şeyleri düşünmekten, hedefler belirlemekten bahsetmiyorum. Mesela aşırı zengin olan insanlara özenmek, aşırı derece güzelliğe sahip insanlara özenmek. Onda var, bende yok diye düşünmek, bu gibi şeyleri düşünmeye devam ederseniz uzun süreli mutsuzluklar yaşayabilirsiniz. Kendinizi kabul etmeniz gerekir öncelikle; siz busunuz. Kendinizi geliştirmeniz, değiştirmeniz tabii ki çok önemli ama başkalarında olan özelliklerin veya güzelliklerin sizde olmamasını, kafanıza takarsanız, mutluluğunuzu da engellemiş olursunuz. Siz kendinizi olduğunuz, doğal halinizle sevip, kabul etmezseniz, başkaları da sizi sevmez ve kabul etmez.

Elindekinin kıymetini bilmek kadar elimizde ki ile yetinmeyi de bilmemiz lazım. Hep daha fazlası, daha fazlası olsun diye düşünürsek; bencil, gözü doymayan insanlar olacağız. Ve asla mutlu olamayacağız. Mutlu olmanın diğer yollarından birisi de sizi mutlu eden insanlarla vakit geçirmektir, sizi güldüren, hayatı sevmenizi sağlayan, moralinizi düzelten insanların çevrenizde olmasıdır. Onlarla vakit geçirmeniz sizi mutlu etmeye yetecektir. Şu açıdan bakarsak; mutluluk aslında sağlıklı olmaktır da. Hasta olduğunuz zaman sağlığınızın kıymetini anlarsınız. Ama sağlıklıyken hasta olacağımız hiç aklımıza gelmez. Sağlıklı olduğumuz için ve sevdiğimiz, bizi mutlu eden insanlar yanımızda olduğu için mutlu olmamız lazım. Başka insanları mutlu etmeye çalışmalısınız belki de; sizin mutluluğunuz oradadır. Onları mutlu ettikçe, mutlu olduğunuzu göreceksiniz.

Mutluluk belki; bir kahvede gizli, belki bir dostun gülüşünde, belki de okuduğunuz kitabın sayfalarında gizli.. Belki makyaj malzemelerinizde, belki de parfümünüzde..Siz bakıpta göremiyor olabilir misiniz? Mutluluğu aramayın, o sizin kalbinizin içinde aslında. Ama önüne setler çekip, mutsuz olduğunuzu düşünürseniz, kimseye kalbinizi açmayı denemezseniz, sizi seven insanların kalbini kırarsanız, onları yanınızdan uzaklaştırırsanız, mutlu olamazsınız.. Nasıl sürekli mutlu olunur peki? Mutluluğu bulduğunuzda onu kaybetmemeye çalıştığınız zaman sürekli mutlu olursunuz. Mutluluğu, kişilere, nesnelere bağlarsanız asla mutlu olamazsınız. Önce kendi iç dünyanızdaki hesaplaşmalarla hayata başlayın, hesaplaşmalarınız bitince neyin doğru neyin yanlış olduğunu, kararlarınızda hatalar yapıp yapmadığınızı, her yaşadığınız olaydan aldığınız hayat dersini bulduğunuzda işte o zaman mutlu olmak için ilk adımı atmış olursunuz. Herşeyden mutlu olabilirsiniz en ufak şeyler bile mutlu eder bazı insanları. Bazen benim de hersey üzerime geldiğinde ben de ne yapacağımı şaşıranlardanım ama öyle minicik ufacık bir şey oluyor ki yine de mutlu olabiliyorum. Ben mutlu olunca, çevremdeki insanlarında mutlu olduğunu hissedebiliyorum.. Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenmeliyiz ki daha büyük sevinçler, mutluluklar kapımızı aralasın..

Biricit derki; mutlu olmak istiyorsanız önce mutlu etmeyi bilmeniz, öğrenmeniz gerekli.. herkes hak ettiği mutluluğu zamanı gelince tadacak..

1 Ocak 2014 Çarşamba

diyemezsin de dersin işte.. ahh bu ilişkiler..


Sana bağlandım deli gibi diyemezsin de; ben bağlanmak üzereyim sana o yüzden bitsin dersin..
Seni çok özledim diyemezsin de; biliyorum dersin..
Seni seviyorum diyemezsin de; seni görmek istemiyorum dersin..
Seni kıskanıyorum diyemezsin de; tamam haklısın dersin..
Beni üzüyorsun diyemezsin de; peki dersin..
Geniş değilim diyemezsin de; olabilir dersin..
Gizlilikten, gizemden hoşlanmam diyemezsin de; doğru söylüyorsun dersin..
Beni aldattığından şüpheleniyorum diyemezsin de; telefonunu bir daha kapama dersin..
Bana değer vermiyorsun diyemezsin de; benim için çok değerlisin dersin..
Romantik değilsin diyemezsin de; ben zaten hiç romantik değilim dersin..
Senden kaçamıyorum diyemezsin de; gidiyorum artık hayatından dersin..
Senin yüzünü görünce, sesini duyunca dayanamıyorum diyemezsin de; yüzünü bile görmek istemiyorum dersin..
Senin yanında olmak istiyorum, beni bırakma diyemezsin de; sen ancak onlara layıksın.. dersin..

Ben seni aldatıyorum ya da ona da bir şeyler hissediyorum diyemezsin de; sadece arkadasız mecburen dersin..
Ben aslında bir ilişki istemiyorum diyemezsin de; seni istiyorum dersin..
Ben aslında seni istemiyorum diyemezsin de; buluştuğumuz da şunu da yapalım bunu da yapalım dersin..
Aşık olamam sevemem ben kimseyi diyemezsin de; sevilmeye ihtiyacım var benim dersin..
Ne istediğimi ben bile bilmiyorum diyemezsin de; trip yapma, huzur ver bana dersin..
Ben sana değer vermiyorum diyemezsin de; karışma bana, ben böyleyim mecbur muyum? dersin..

Neden bunları dersin? Diyeceklerini desen keşke daha güzel olmaz mı? Herşeyi dürüstçe söylesen, karsındakini de üzmemiş olmaz mısın? Boş yere umutlanmaz o zaman ya da pişman olmaz bazı şeylere. Bazen anlatacağımız şey farklı, söylediklerimiz ise çok farklı oluyor, diyemiyoruz gerçekleri..Yanlış ilişkilerde genelde bir taraf gerçekten sever, diğer taraf ise; sevmeyen taraftır. İşte bu yüzden de bu ilişkiler belli bir yere kadar ilerleseler bile bir yerden sonra ilerleyemez ve biter. Biten bütün ilişkiler gerçekten de yanlış ilişkilerdir, çünkü bir taraf ilişkisi için bir şeyler yaparken diğer taraf hiç bir şey için çabalamaz. Umursamaz, önemsemez karşısındaki insanı. Karşı taraftan beklediğiniz ilgiyi, değeri, sevgiyi ve emeği görmediğinizde ise ilişkide çatırdamalar başlar, tartışmalar, kavgalar ve beklenen son: ayrılık.. İlişkiyi sadece bir taraf mı yürütecek, iki kişinin emeği olması gerekmez mi? Bazen tatlı sürprizler(bir çikolata,bir ufak hediye, bir parfüm, kalpli notlar), yeri geldiğinde yapılan güzel iltifatlar, bazen güzel bir bakış, bazen gereken yerde gelen kocaman bir özür dilemek, ona çiçekler almak mesela, daha da sayılabilir belki de bir ilişkiyi canlı tutmak için bir sürü şey yapabilirsiniz. Ama sürekli kendiniz bir şeyler yaptıkça -tamam bir insanı mutlu etmeye çalışmakta harika bir duygu- karşı taraftan hiç bir şey görmediğinizde 'ne işim var benim bu ilişkide, ne yapıyorum ben böyle?' demez misiniz?

Mutsuz olduğu bir şeye kim devam eder? Hele ki saygısızca davranıslar varsa, küçücük istekler yapılmıyorsa bile.. Hep karşındaki insandan saygı bekleyip, kendisi hiç karşısındakini önemsemeyen insanlarla karşılarsanız ve genelde yanlış ilişkilerde bu oluyor, ayrılmaktan başka çareniz kalmaz.. Çünkü insanlar kendilerini değerli hissetmek ister, hayatında olan kişinin ona saygı duymasını onu sevmesini, herseyden üstün tutmasını ister, hareketleri ile değer verdiğini göstermesini ister. Kendinizi değersiz, işe yaramayan bir şeymiş gibi gördüğünüz bir ilişkide kim yer almak ister? Hersey karsılıklı değildir, bir insanı mutlu etmek bu kural arkadaslıkta geçerli.. Sevgi de, aşkta hersey karsılıklı olmalı yoksa üzülürsünüz..hem de çok..

Biricit net insanlarla; net kadınlarla ve net erkeklerle karşılaşıp mutlu olmanızı diliyor..

28 Aralık 2013 Cumartesi

Bir Dostuma Sevgilerimle :)



2014 bol sürprizli olacak sanırım en yakın arkadasım, canım kankam  bana cok güzel hediyeler almıs, en çokta Kız Kulesi Bardağımı gördüğümde çok duygulandım, Kız Kulesi sevdam var gizliden gizliye bildiğiniz gibi, zaten ya çok yakınlarım ya da blogumun okuyucuları biliyorlar bunu, benim için özel bir yeri var Kız Kulesi'nin:) Geçen gün bulustuğumuzda arkadasımla konusurken sordum biz kaç yıldır arkadasız diye seneye 10 yıl olacakmıs ve o zamanda tanısmamızı kutlayacağız, çünkü bu dünyada iyi ki tanımısım dediğim en nadir insanlardan birisin canım arkadasım, blogumu kimseler bilmezken, sen biliyordun, okuyordun sen :) 




En zor zamanlarımda yanımda oldun, en mutlu anlarımda da hep yanımdaydın, seni çok seviyorum, menfaatinin bittiği yere kadar değilde yüreğinin yettiği kadar yanımda olduğun için mutlu yıllar dilerim sana buradan:) Ve işinde başarılar diliyorum, daha da yükseleceksin, başarılı olacaksın biliyorum bunu.. 9 yıl önce tanıstığımızda hani o günlerde simitle çay içerdik ya o hala aklımda..o günlerimizi hiç unutmayacağım.. En güzel kahvaltılar değilde; seninle çay içip simit yediğimiz günleri hiç unutmuyorum ben.. Geçen sene de Garfield'li terlik almıstın bana ya ben yine duygulanmıstım, bu sene de yine beni duygulandırdın, benim ömürlük arkadasım.. 2014'te insallah hayallerindeki aşkı, gerçek aşkı bulup dünyanın en mutlu insanlarından birisi olman dileğiyle; özlemle öpüyorum seni :)

Biricit derki; gerçek dostlarınız varsa yanınızda onları sakın kaybetmeyin..:)

25 Aralık 2013 Çarşamba

Erkekler Filmi Yorumum


Dün aksam en yakın arkadasımla yıl sonu bulusmamızı yaptık, artık seneye gorusuruz :)), birbirimize aldığımız yeni yıl hediyelerimizi verdik her sene yaparız bunu çünkü:) Hediyelerimizi verdik, yemeğimizi yedik, kahvelerimizi içtik ve benim çok gitmek istediğim 'Erkekler' filmine gittik, biletleri önceden aldığım için yer bulma sorunumuz olmadı zira çok kalabalıktı sinema. Gerçekten iyi bir gişe rekoru yapacağa benziyor bu film, hiç bos koltuk yoktu.

Yönetmen : Faruk Aksoy
Oyuncular : Ali Poyrazoğlu ,  Fikret Kuşkan ,  Güneş Emir ,  Asuman Dabak ,  Elit Çam
Senaryo : Faruk Aksoy ,  Yılmaz Okumuş ,  Hilal Çelenk
Yapımcı : Faruk Aksoy

Genel izleyici kitlesi; erkeklerdi:) Erkekler de demek ki kendilerini çok merak ediyorlar en az kadınlar kadar, bu filme gelmişler diye düşündüm. Çok çok komik, ahh yerlere yattık gülmekten diyebileceğim bir film değil yani çok gülmek istiyorsanız izlenecek bir film değil, daha çok düşünceler, erkeklerin hal ve hareketleri, davranışları üzerine yapılmış ve kesinlikle gerçeklik payının büyük olduğunu düşündüğüm, bazı yerlerde gerçekten iyi esprilerin olduğu güzel bir filmdi. Beni hayal kırıklığına uğratmadı zaten umduklarımı buldum filmde. Ailenizle izlenecek bir film değil, +18lik bir konusu var ama karı-koca eşlerinizle, sevgililerinizle rahatca izleyebileceğiniz güzellikte bir film. 



Bir erkeğin doğumundan 70 yaşına kadar yaşadıkları, sürekli erkek olarak övülmesi, erkekliğinin hep üstün tutulması, hep erkeklerin güçlü olmaları ya da güç savaşları içinde olmaları, kadınların ise nerede güçlü erkekler varsa onları seçmeleri gibi toplumsal gercekliklerin dile getirildiği, erkeklerin aldatmaları ve aldattıktan sonra pişmanlık yaşamaları ellerindeki güzelliklerin kıymetlerini bilememeleri yaptıkları yanlışlıkların nedenine kadar inen, kadın-erkek, aşk ve ilişkiler üzerine yapılmış ve oyuncuların kendilerinden çok şey kattıklarını düşündüğüm güzel bir filmdi. Erkekler izlemeli diye düşünüyorum daha çok onlar izlemeliler, skor peşinde koşan erkekler mesela onlar hele en çokta onlar izlesinler bence :))
Aslında erkeklerinde duygularının olduğunu anlatıyor bu film ama bu duygular ne hikmetse hep bir seyleri kaybettikten sonra ortaya çıkıyor, halbuki hiç yalanlar, aldatılmalar olmasa, kadınlara hak ettikleri değeri her zaman verebilseler acaba o zaman daha doğru olmaz mı? Hormonlar nereye kadar gerçek aşk olmayınca?? 'Aşkın gıdası güvendir- Balzac' bu güzel cümlede filmden aklımda kalanlardan.. Erkekler yaradılıştan mı böyleler yoksa sonradan mı böyle oluyorlar sorusunu merak edenlerin kesinlikle izlemeleri gereken, yer yer güldüren ve usta oyuncuların performanslarıyla daha da güzelleşmiş bulduğum, güldürürken aslında daha çok düşündüren bir film..:)


Biricit derki; macera peşinde koşmadan önce elindekileri düşün sonra iş işten geçmiş olabilir, üzülürsün, pişman olursun..:)