23 Temmuz 2019 Salı

Ayaz Beach Badavut Lezzetleri



Herkese keyifli ve mutlu günler dilerim. Tatildeydim iki haftadır İstanbul'a yeni döndüm. Ve hemen sizlere yeni keşfettiğim bir mekandan bahsetmek istedim bu yazımda. Ayvalık Badavut'ta yer alan Ayaz Beach Badavut hem yeni keşfettiğim hem de oldukça keyif aldığım bir yer oldu. Geçtiğimiz cuma günü Ayaz Beach Restaurantın harika mezelerini tatma fırsatım oldu, kuzenimin doğum günü vesilesi ile bu güzel yerdeydik, çok güzel bir kutlama yaptık. Mekanın yeri Ayvalık Badavut sahilde yer alıyor, enfes bir manzaraya karşı nefis mezeler ve yemekler yiyebiliyorsunuz. Mekanın özelliği kendi içkinizi kendiniz getirip ailenizle ve sevdiklerinizle beraber yemekler yiyebilme imkanınızın olması. İstanbul'da da böyle mekanlardan çok var, Ayvalık'ta da böyle bir şekilde bir restaurantın olması inanılmaz güzel olmuş.






Mezelere gelecek olursam; her gün taze olarak hazırlanıyor, kabak çiçeği dolmaları, deniz börülceleri, humusu, haydarileri, patlıcan salataları, közlenmiş biberleri, kalamarları enfesti. Hem manzaraya karşı tam sahilde kumun üzerinde masalara oturabildiğiniz gibi, içeride de oturabileceğiniz yerler var.













 İçeriside ve dışarısı da tamamen doluydu o gece. Doğum günü gibi, evlilik yıl dönümü gibi, düğünler, baby showerler gibi birbirinden eğlenceli davetlerinizi de bu güzel mekanda yapabilirsiniz. Aynı zamanda mekanda canlı müzikte var, hem manzara hem harika lezzetler, hem canlı müzik her istediğiniz bir arada :)  Fiyatlar açısından da gayet uygun bir mekan. Ana yemekler 30TLden, deniz ürünleri 35TLden, mezeler ise 25TLden başlıyor. Ayvalık Badavut'a yolunuz düştüğünde bu güzel mekanın atmosferinde, sevdiklerinizle başbaşa harika bir yemek yiyebilirsiniz. Mekana gitmeden önce yer ayırtırsanız daha rahat edersiniz, biz önceden yer ayırtmıştık, dediğim gibi tüm masalar doluydu. Ayaz Beach Badavat'u instagram hesaplarından bu adresten https://www.instagram.com/ayazbeachbadavut/ takip edebilir ve yer ayırtabilirsiniz. 



Başka bir mekan yazımda görüşmek üzere, keyifli günler dilerim:)





7 Temmuz 2019 Pazar

Afrodit geri dönüyor!



Afrodit geri dönüyor!


“Biz modernleşip çağdaşlaşırken öbür uca gittik:
Kadın eril oldu; erkek de dişil. En azından evde dişilleştiler.
Adam isterse CEO olsun, evde “Ben bilmem karım bilir” dedi.
O kadar akıllı olmayan erkekler ise evdeki Eril Beril’lerle kavga etti.”


Bu satırlar Gülen Gündüz Yılmaz’ın bu ay raflarda yerini alan Eril Beril’den Afrodit’e kitabından...
Yılmaz, kadınların iş hayatının zorlu mücadelesinde farkında olmadan gittikçe erilleştiği günümüz toplumunda, hemcinslerinin dişil özlerine dönüş yolculuğuna rehberlik yapıyor. Modern toplumun Eril Beril’lerini; gerçek kadın hikayeleri, videolar ve alıştırmalar içeren kitabı ile interaktif ve keyifli bir yolculuğa davet ediyor.


Uzun yıllar bilişim sektöründe satış yöneticisi olarak rekabetin yoğun olduğu bir ortamda çalıştıktan sonra eğitmen ve koç olarak çalışma hayatına devam eden Yılmaz, 24 yıllık kariyerini “Eril Beril’den Afrodit’e” kitabı ile taçlandırıyor. İş hayatı boyunca gittikçe erilleşen ve sonrasında tekrar içindeki dişil özle buluşan Yılmaz, hem kişisel hem koçluk deneyimlerini geniş kitlelerle paylaştığı kitabı hakkında bilgi verdi.
Yılmaz; “İş hayatında kadınlar hedefe odaklanma, geleceğe yönelik plan ve program yapma, kontrol etme, sonuç odaklılık, disiplin, rekabet, rasyonel düşünme gibi eril özellikleri benimsediler. Öte yandan duygular, bedendeki duyumlar, sezgiler, ilişki kurma ve geliştirme, şefkat, anda kalabilme, olanla olabilme, olana teslim olabilme gibi dişil özellikler zamanla silinmeye başladı. Hatta iş hayatında duyguları göstermek adeta ayıplanan bir durum haline geldi. Kadınların erilleşmesinin iki önemli etkisi var. Birincisi, iş hayatında dişil özelliklerin dışlandığı bir liderlik yapılıyor. Bunun değişmesine ihtiyacımız var. İkincisi de özel hayatımızda kadın eril olduğunda yanındaki erkeğe eril olma imkanı bırakmıyor ve bu sefer de erkeğin dişil olmasından yakınıyor. İlişkilerde tutkunun yerini “kankalık” almaya başlıyor. Tüm bu süreçleri yaşamış biri olarak kendi dönüşüm yolculuğumu ve danışanlarımın yaşadığı deneyimleri hikayeleştirerek bu kitapta topladım. Okuyucular yalnız olmadıklarını bu hikayeleri okuduklarında hissetsinler; kitaptaki videoları seyrederek ve alıştırmaları yaparak dişil özlerine dönüş yolculuklarına başlayabilsinler istedim. İnanıyorum ki kadınlar özlerine döndükçe hem iş hayatındaki liderlik gerçekten değişebilecek hem de özel ilişkilerimizdeki dengeler çok daha sağlıklı olacak. Özlerindeki dişiliği yaşayan kadınlar sayesinde erkekler de eril özlerini yaşayabilecek ve daha mutlu olabilecekler.” dedi.
Eril Beril’den Afrodit’e kitabında davranışlarımıza ve seçimlerimize yön veren İçimizdeki Çocuk, İçimizdeki Ebeveyn gibi kavramlar da ele alınıyor. Bireylerin içlerindeki farklı parçalarla ilişkisini nasıl
yönetebileceğine ışık tutan Gülen Gündüz Yılmaz, içimizde ihmal ettiğimiz tarafların yol açtığı ilgi ve sevgi açlığını dışarıda ararken yaşadığımız yanılgıları da bizlere gösteriyor.
Ceres Yayınları tarafından yayımlanan kitap Haziran ayında raflarda yerini alarak okurlarla buluştu.

GÜLEN GÜNDÜZ YILMAZ HAKKINDA
1973 yılında İstanbul’da doğdu. ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’nden acı çekerek mezun oldu. Mühendislik hiç yapmadı. Bilişim sektöründe satış ve pazarlama pozisyonlarında uzun yıllar çalıştı. Konfor alanını bırakmamak için oldukça dirense de, hayat onu koç ve eğitmen olmaya taşıdı.
ICF PCC (International Coach Federation Professional Certified Coach) unvanına sahip. Kurumlara, takımlara, yöneticilere ve bireylere koçluk yapıyor; eğitimler veriyor. Koçluk ve eğitim yapmak kadar almayı da sevdiği için sayısız eğitim aldı. Jungçu Koçluk ve yaratıcı yazarlık eğitimleriyle; yıllardır sevdiği psikoloji ve koçlukla, mitoloji ve hikayelerin buluşmasını büyülü buluyor.
Instagram ve YouTube’da sunduğu bolca gülme vaat eden içeriklerle, daha geniş bir kitleye ulaşmaktan mutluluk duyuyor. Düzenlediği Afrodit eğitimleriyle, kadınların dişil özleriyle yeniden buluşmasına aracılık ediyor.

http://gulengunduzyilmaz.com
https://www.youtube.com/channel/UCnO7ua_9si0aA4tnlTdMSaQ https://www.instagram.com/gulen.gunduz.yilmaz/?hl=tr



*Basın Bültenidir.

4 Temmuz 2019 Perşembe

Inglot 361 no Pembe Oje


Herkese mutlu günler dilerim. Inglot'un ojelerini daha öncede kullanmıştım. Bu seferki kullandığım ojesi pembe renkli 361 no. Tam bir yaz rengi, rengine bayıldım. Pembe oje severlerin çok hoşuna gidecek bir renk bence.





2 Temmuz 2019 Salı

Yaz döneminde spor sakatlıklarını önlemenin 8 altın kuralı



Yaz döneminde spor sakatlıklarını önlemenin 8 altın kuralı

Uzun ve çoğu zaman spordan uzak geçen kış döneminin bitmesiyle beraber, birçoğumuz gerek kış döneminde alınan kilolardan kurtulmak, gerekse de yazın bize verdiği enerjiyi kullanmak için tekrar spora döndük.
Yaz dönemindeki spor sakatlıklarının önlemesi hakkında bilgiler veren Therapy Sport Center’dan Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi:
Havaların düzelmesi ve yaz sporlarının başlamasıyla birlikte, gerek belediyelerin hazırladığı spor aletleri, gerekse de  halı sahalar, tenis kortları özlemle spora saldıran insanlarımız ile doluyor. Unutmayın, spor bizi canlı, enerjik ve genç tutar, ancak biz bedenimizi yeteri kadar dinlemezsek, maalesef özlemle beklediğimiz yaz dönemimizi de kabusa çevirebilir” dedi.

Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, sağlıklı bir yaz dönemi geçirilirken, spor sakatlıklarının önlenmesi için dikkat edilmesi gereken basit noktalara ilişkin şunları anlattı:

1-Yaz döneminde yapılan en kolay spor, deniz kenarlarında yada parklarda yapılan uzun yürüyüşlerdir. Bu yürüyüşler her ne kadar masum görünseler de, eğer uygun ayakkabı seçimi yapmadıysanız veya tempoyu yavaş yavaş artırmak yerine yüksek tempolu yürüyüşle başladıysanız, gece kas kramplarına yada ayak bileği sıkıntılarına davet çıkartıyorsunuz demektir. Tabanı yumuşak yürüyüş ayakkabıları seçimi ve gerek tempoyu, gerek mesafeyi günlük olarak arttırmak bu riski ortadan kaldıracaktır.



2-Kış kiloları, tatile gitmeye hazırlanan bizlerin en büyük kabusları arasındadır. Bu nedenle, hem ağır diyet, hem de aşırı spora yönlenmeye çalışan insanlarımız, kardiyovasküler risklere davetiye çıkarabilirler. Kilolar sorundur, ama özellikle susuz kalmış bir vücut, hem sakatlıklar açısından, hem de kalp sağlığı açısından ciddi riskler ortaya çıkartır. Günlük sıvı alımını kontrol etmek, bizi bu riskten uzaklaştırır.

3-Uzun bir dönem hareketsiz kalan gerek bacak, gerekse de kol kasları, adale sorunları için savunmasızdır. Spora başlamadan önce yapılacak 2-3 dakikalık basit germe egzersizleri, bizi bu riskten de uzaklaştırır.

4-Takım sporları özellikle de haftada bir yapılan halı saha maçları, en çok sakatlık olaylarının yaşandığı spor aktivitesidir. Gerek saha şartlarının uygun olmaması, gerek haftada bir yapılan aşırı zorlayıcı bir aktivite olması bunun en belirgin sebepleridir. Hafta 2-3 gün yapılacak orta mesafe yürüyüşleri ve germe egzersizleri, sizi bu sakatlıklardan yüksek oranda koruyacaktır.




5-Eğer yaz döneminde ağırlık çalışmalarına başladıysak, prensip olarak gün aşırı yapmalı ve her çalışmada değişik adale gruplarını çalıştırmalıyız.

6-Spor sırasında aşırı yorgunluk yada zorlanma hissediyorsak, bir süre ara vermemiz sağlığımız için daha uygun olabilir.

7-Deniz sporları her ne kadar çekici olsa da, maalesef en ciddi sorunlar bu sporlarda olmaktadır. Eğer tekniğimize yeteri kadar güvenmiyorsak uzun mesafeli yüzmeden yada tansiyon veya kalp şikayetlerimiz varsa güneşte aşırı kalmaktan sakınmalıyız.

8-Son olarak, spora başlarken bedeni ısındırmak ne kadar önemli ise, spor sonrasında da yapılacak 2 dakikalık soğuma egzersizleri ve germeleri bizi sonraki güne hazırlayacaktır.


* Basın Bültenidir.