3 Ocak 2014 Cuma

O Küçük Kız Hala Gülümsüyor... Yalnızca Siz Duymuyorsunuz!

Mobil teknolojileri gençler her zaman daha yoğun kullanmış ve faydasını daha çok görmüştür. Ta ki 1 Ekim 2013’e kadar... TENA tarafından gerçekleştirilen yaşlılara özel sosyal sorumluluk projesinde, mobil ve internet teknolojileri, yaşlılarımızı mutlu etmek ve onlara unutulmaz bir gün yaşatmak için kullanıldı. Dünya Yaşlılar Günü’nde tüm Türkiye’nin sesini huzurevlerindeki yaşlılara ulaştırmak ve onları hatırlamamızı sağlamak için, dünyanın lider yaşlı ve hasta bezi markası TENA tarafından bir interaktif banner kampanyası gerçekleştirildi.

Gün boyunca www.hurriyet.com.tr ‘deki bannerlarda ve www.herzamangenc.com ‘da gerçekleştirilen sosyal sorumluluk projesinde; mobil teknolojinin gücü, internaktif bir video banner ile mutluluğa dönüştürüldü. Sabahtan akşama kadar yayınlanan reklam bannerlarına tıklayanlar, açılan ekrana cep telefonu numarasını girerek, saniyeler içinde çalan telefonlarının diğer ucunda bir huzurevi sakininin sesini duydular ve dünya yaşlılar gününü kutladılar.

Bu sürpriz kutlama kampanyasının iç ısıtan görüntülerini izleyince, kendinizi bir huzurevinde ya da bir aile büyüğünüzü ziyaret yolunda bulmanız kuvvetle muhtemel.

Bu kampanya, bir taraftan huzurevlerindeki yaşlılarımızı 1 Ekim boyunca aldıkları telefonlarla mutlu ederken, diğer taraftan 12 Kasım günü ödül töreni yapılan Mediacat Felis Ödülleri’nde 2 dalda aldıkları yaratıcılık ödülleri ile hayatlarındaki en özel anlardan birini yaşatmış oldu: http://www.herzamangenc.com/11/en-yaratici-dijital-sosyal-sorumluluk-projesi/
Siz de bu sosyal sorumluluk kampanyasına destek olmak ve huzurevlerini aradığımızda yaşlılarımızın yüzlerinde yaratabileceğimiz mutluluğu etrafınızdaki kişilere anlatmak için kampanya videosunu #bukızıgüldür hashtagi ile paylaşabilirsiniz.

Bir boomads sosyal sorumluluk içeriğidir.

1 Ocak 2014 Çarşamba

diyemezsin de dersin işte.. ahh bu ilişkiler..


Sana bağlandım deli gibi diyemezsin de; ben bağlanmak üzereyim sana o yüzden bitsin dersin..
Seni çok özledim diyemezsin de; biliyorum dersin..
Seni seviyorum diyemezsin de; seni görmek istemiyorum dersin..
Seni kıskanıyorum diyemezsin de; tamam haklısın dersin..
Beni üzüyorsun diyemezsin de; peki dersin..
Geniş değilim diyemezsin de; olabilir dersin..
Gizlilikten, gizemden hoşlanmam diyemezsin de; doğru söylüyorsun dersin..
Beni aldattığından şüpheleniyorum diyemezsin de; telefonunu bir daha kapama dersin..
Bana değer vermiyorsun diyemezsin de; benim için çok değerlisin dersin..
Romantik değilsin diyemezsin de; ben zaten hiç romantik değilim dersin..
Senden kaçamıyorum diyemezsin de; gidiyorum artık hayatından dersin..
Senin yüzünü görünce, sesini duyunca dayanamıyorum diyemezsin de; yüzünü bile görmek istemiyorum dersin..
Senin yanında olmak istiyorum, beni bırakma diyemezsin de; sen ancak onlara layıksın.. dersin..

Ben seni aldatıyorum ya da ona da bir şeyler hissediyorum diyemezsin de; sadece arkadasız mecburen dersin..
Ben aslında bir ilişki istemiyorum diyemezsin de; seni istiyorum dersin..
Ben aslında seni istemiyorum diyemezsin de; buluştuğumuz da şunu da yapalım bunu da yapalım dersin..
Aşık olamam sevemem ben kimseyi diyemezsin de; sevilmeye ihtiyacım var benim dersin..
Ne istediğimi ben bile bilmiyorum diyemezsin de; trip yapma, huzur ver bana dersin..
Ben sana değer vermiyorum diyemezsin de; karışma bana, ben böyleyim mecbur muyum? dersin..

Neden bunları dersin? Diyeceklerini desen keşke daha güzel olmaz mı? Herşeyi dürüstçe söylesen, karsındakini de üzmemiş olmaz mısın? Boş yere umutlanmaz o zaman ya da pişman olmaz bazı şeylere. Bazen anlatacağımız şey farklı, söylediklerimiz ise çok farklı oluyor, diyemiyoruz gerçekleri..Yanlış ilişkilerde genelde bir taraf gerçekten sever, diğer taraf ise; sevmeyen taraftır. İşte bu yüzden de bu ilişkiler belli bir yere kadar ilerleseler bile bir yerden sonra ilerleyemez ve biter. Biten bütün ilişkiler gerçekten de yanlış ilişkilerdir, çünkü bir taraf ilişkisi için bir şeyler yaparken diğer taraf hiç bir şey için çabalamaz. Umursamaz, önemsemez karşısındaki insanı. Karşı taraftan beklediğiniz ilgiyi, değeri, sevgiyi ve emeği görmediğinizde ise ilişkide çatırdamalar başlar, tartışmalar, kavgalar ve beklenen son: ayrılık.. İlişkiyi sadece bir taraf mı yürütecek, iki kişinin emeği olması gerekmez mi? Bazen tatlı sürprizler(bir çikolata,bir ufak hediye, bir parfüm, kalpli notlar), yeri geldiğinde yapılan güzel iltifatlar, bazen güzel bir bakış, bazen gereken yerde gelen kocaman bir özür dilemek, ona çiçekler almak mesela, daha da sayılabilir belki de bir ilişkiyi canlı tutmak için bir sürü şey yapabilirsiniz. Ama sürekli kendiniz bir şeyler yaptıkça -tamam bir insanı mutlu etmeye çalışmakta harika bir duygu- karşı taraftan hiç bir şey görmediğinizde 'ne işim var benim bu ilişkide, ne yapıyorum ben böyle?' demez misiniz?

Mutsuz olduğu bir şeye kim devam eder? Hele ki saygısızca davranıslar varsa, küçücük istekler yapılmıyorsa bile.. Hep karşındaki insandan saygı bekleyip, kendisi hiç karşısındakini önemsemeyen insanlarla karşılarsanız ve genelde yanlış ilişkilerde bu oluyor, ayrılmaktan başka çareniz kalmaz.. Çünkü insanlar kendilerini değerli hissetmek ister, hayatında olan kişinin ona saygı duymasını onu sevmesini, herseyden üstün tutmasını ister, hareketleri ile değer verdiğini göstermesini ister. Kendinizi değersiz, işe yaramayan bir şeymiş gibi gördüğünüz bir ilişkide kim yer almak ister? Hersey karsılıklı değildir, bir insanı mutlu etmek bu kural arkadaslıkta geçerli.. Sevgi de, aşkta hersey karsılıklı olmalı yoksa üzülürsünüz..hem de çok..

Biricit net insanlarla; net kadınlarla ve net erkeklerle karşılaşıp mutlu olmanızı diliyor..