26 Haziran 2013 Çarşamba
Kadınları Çıldırtan Sorular
Kadınlara sorulan ve onları çıldırtan sorular neler diye merak ediyorsanız,bu yazı tam size göre..
Kaç Yaşındasın?
Aslında cevabı 'sana ne' olan soruların en başında yer alıyor 'kaç yaşındasın' sorusu.Çünkü bir kadın aslında gösterdiği ve hissettiği yaştadır.Bazı kadınlar alıngan olabilirler yada yaşlarından bahsetmek istemiyor olabilirler.Yaşı ilerlemiş bir kadın daha genç durabilir,daha genç olan biriside daha yaşlı durabilir aslında..
O yüzden tehlikeli sorudur bu,hemen sormayın..
Kaç kilosun?
Bu soruyu soran kişinin kesinlikle ölmek gibi bir düşüncesi var yoksa bu soruyu sormazdı kesinlikle..'Sana ne yahu sana ne' şeklinde bir cevap verilebilir.
Bu zamana kadar sevgilin oldu mu?
'yok olmadı ilk sevgilim sensin' dememizi bekliyorlar,ama bilinki bu doğru bir cevap kesinlikle olmayacak..
Ben Kaçıncıyım?
'bi milyonuncusun' diye bir cevap mı bekliyorlar acabada bu soruyu soruyorlar,soru kendi içinde çelişiyor zaten..
30 Yaşına Gelmişsiniz,Hala Bekar mısınız?
Cevabı 'sana ne' olan sorulardan biriside,'hala bekar mısın bakalım sen,hem de bu yaşta' sorusudur..Bir kadın yalnız olmayı,bekar olmayı kendisi seçmiştir,karsısına evlenecek bir adam çıkmamıştır,bekar olması kendi istediğidir,bunu anlayın artık eyy bu soruyu soran zat-ı muhterem insanlar..
Evli olmakta bekar olmakta seçimdir.
Yan masadaki kadınla aynı kıyafeti mi giydin sen?
Bu soru cevap dahi vermeyi gerektirmez,çünkü o kadın içsel bir depresyonun eşiğinde,kendi kabuğuna çekilmiştir o esnada..
Evlenmeyi düşünmek için henüz erken değil mi?
Hayır efendim,evlilik için erken falan olmaz,25 yaş üstü birisi için her an evlenilebilir..
Bize gidelim mi?
'Tabi tabi bende tam onu düşünüyodum' diye bir cevap mı gelecek sanıyorsunuz,bu soru çok tehlikeli bir sorudur,sormayın..
Ofsayt Nedir?
Bir kadın en az bir erkek kadar maçlardan,futboldan anlar.Bu soruyu lütfen sormayın.Bizde biliyoruz ofsaytın ne demek olduğunu ama anlatamıyoruz aslında bilgimiz var..
Ne istiyorsun?
Kadınlar herseyi isterler bunu kabul edin ve artık sormayın..
Aynı zamanda konuşurken ok ok (tamam demenin ingilizcesinin kısaltılmışı) yazmayın.Ok ne yahu ok ne?Tamam deyin,peki deyin..Lütfen saçma sapan sorularda sormayın kadınlara,sorduğunuz sorularda zekanızı belli edin;) Zeki erkekler her zaman daha çok tercih edilir:)
Bu yazım Blogum Dergisi Kasım 2012 de yayınlanmıştır. Bazı zamanlarda Blogum Dergisi'nde yayınlanan yazılarımı blogumda yayınlayacağım, herkese sevgiler.
resim alıntıdır.
Kaderden Kaçamazsın-Kız Kulesi (bir öykü)
-Kız kulesinin hikayesini duymuş muydun? Dedi,sevdiğinin gözlerinin içine bakıp,çayını yudumlayan kız.
-Hayır duymadım… diye cevaplamış bir kızın gözlerinin içine, birde karşılarında duran ihtişamlı Kız Kulesine bakan genç adam.
-Peki anlatıyorum o zaman iyi dinle,demiş kız, gülümseyerek , başlamış anlatmaya…Çok eski zamanlarda bir padişah yaşarmış ve onun çok sevdiği kızı.Bir gün padişah rüyasında kızını bir yılanın soktuğunu ve kızının öldüğünü görmüş.Rüyasından uyanıp korkuyla,denizin ortasına bu kuleyi yaptırmış ki kızı rüyasındaki gibi ölmesin.Aradan günler günler geçmiş,inşaat bitince kızını bu denizin ortasındaki kuleye göndermiş.Bir gün sandalla, kuleye içinde meyve dolu sepetler gelmiş ve o sepetlerin birinin içinden çıkan yılan,padişahın kızını sokmuş ve kızcağız ölmüş..Kulenin ismi de ‘Kız Kulesi’ olarak kalmış..Hüzünlü bir hikaye ama aslında yaşanılan şey ‘kaderden kaçamazsın’,istesen de istemesen de kaderinden kaçamazsın.. .diye hikayeyi bitirmiş kız.
Genç adam bu hikayeden çok etkilenmiş,kızcağızın gözlerine yine bakmış,kızda onun gözlerine bakmış,birbirlerinin gözlerine baktıklarında öyle tuhaf oluyorlarmış ki.Aşık olmuşlar,sürekli görüşmek istemişler.Ama kaderden kaçamazsın ya,çocuk başka bir ülkeye gitmek zorunda kalmış…Hem kız hem de genç adam öyle üzülmüşler öyle ağlamışlar ki,her gün birbirlerini görmek isterken,şimdi hiç görüşemeyecek olmuşlar,aylar sonra ancak görüşebilmişler..Birbirlerini sürekli özlemeye, birbirlerine hasret kalmaya başlamışlar..Birbirlerini çok sevmişler,ayda yılda bir gün de olsa çocuk geldiğinde görüşmüşler,birbirlerine mektuplar yazmışlar,çok hasret çekmişler birbirlerine hasret kalmışlar..
Hayat; ikisine de yan yana olmadıkları zaman çok kötü ve çekilmez geliyormuş..Genç adam artık dayanamamış bu hasrete bu kadere,bu kader böyle olmamalıymış,neden birbirleriyle olmak varken,ayrı kalmışlar ki,kaderinden kaçmamaya karar vermiş ve kızla evlenmişler,onu da yasadığı yere götürmüş..
Aradan yıllar yıllar geçmiş ve İstanbul’a gelip,o akşam Kız Kulesi’ni izledikleri yere gelmişler,yine çay içmişler Kız Kulesi’ne baka baka ama yanlarında bu sefer kızları da varmış,minicik biricik kızlarının ismini de yıllarca hasret çektikleri için,’Hasret’ ve kaderden kaçamadıklarını anladıkları içinde ‘Kader’ koymuşlar,kucaklarında kızları Hasret Kader’le beraber,birbirlerinin gözlerine yine o akşamki gibi bakıp,içlerindeki huzuru ve mutluluğu tüm İstanbul’a yaymışlar..
Biricit derki;bu öykü kadere hala inananlar için..
Bu yazım Ben Ölmeden'in öykü yarışmasına katılmış olup (sondan birinci olsa da:) ), gerçek aşka inandığım için blogumda yer verdim, her aşkın sonu böyle güzel olur mu bilinmez ama umarım seven insanlar hep mutlu olurlar..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)