27 Nisan 2012 Cuma

KADINLARA SUNULMUŞ TEK GELECEK EVLİLİK MİDİR ?




Evlilik bir mecburiyet midir?
Evlilik mecburiyet değildir.(ben hariç ben sana mecburum evlilik) Evlilik belli bir olgunluğa ulaşmış kadın ve erkeğin aşkı bulup aynı hayatı paylaşmalarıdır ve mutluluklarını çoğalarak bebek yaparak taçlandırmalarıdır.
Aile kurmaktır evli olanların yaptığı.Fakat halk arasındaki durum ise şudur:Bir kız belli bir yaşa gelmişse yada gelmemişse (13-14 yaşlarındaki kızlar zorla evlendirilmektedir bazı yerlerde halen!!!!!!) kız kısmısı okumaz,evde temizlik yapar işe gitmez gözüyle bakılarak evliliğe mecbur bırakılmaktadır.
Bu toplumsal olan sorun.Bir de kadınların kendi istekleriyle evlenmeleride vardır.Ben buna 'gelinlik sendromu' diyorum.Çünkü o gelinliği her genç kız giymek ister,peri kızı gibi olmak ister.Bu her kızın hayalidir.Peki bizi bu hayale mecbur bırakanlar mı var?Mecbur bırakanlar ailemiz ve çevremiz.Ben yaşını başını almış bekar bir hatun olarak kendi açımdan anlatayım.
Mesela 18-20li yaşlarda evlilik hiç kafamda olmayan bir 
durumdu,24-30 arası ise kafamı mesgul etmeye basladı,çünkü çevremdeki herkes evlendi,çoluk cocuğa karıstılar.Ve tabiiki annem ve ananem,komsularımızın baskıları uzerıme bır çığ gibi düşmeye basladı.Bu seferde bişeyi çok istersinde olmaz ya karsıma evlilik görevini yerine getirebilecek birisi cıkmadı bu yüzdende evlenmedim,çünkü ben ona yanlıs kısıydım,oda bana yanlıs kısıydı.Doğru insan denilen zat-ı muhterem kişide bu arada devreye giriyor.
Doğru insanla karsılassaydım şu anda evliydim.Evliliğe tabiiki çevrenin baskısı etkili oluyor dedim,onlara heveslenmek o gelinliği giyme isteği.Fakat bunlar yeterli değil..
Kadının kendini hazır hissetmesi gerekir,bu yaşada bağlı değildir (tabi 13-14 yasındaki kız cocuklarından bahsetmıyorum burada)..
Bazen yaşı daha genç insanlar dahada olgun hissedebilirler kendilerini,evliliğe hazır olarak.Ben 24 yaşlarımdayken bu duyguyu hissettim.Bu duyguya ulasmamdaki nedenler ise; okullarımı bitirmiş olmam,iş hayatımda belli bir deneyime sahip olmam,kendi ekmeğimi kazanıp ayaklarımın üzerinde durabilmem,aşka bağlı olan kalbim(bende bi inanıyorum bi inanmıyorum aska deli miyim neyim)
Sonuç ise hiç bi halt olmadı bekarım yani:))Evlilik mecburiyettir,çünkü yalnız olmak ömür boyu güzel mi sizce?Başkalarının cocuklarını sev sev nereye kadar,bi cocuğunun olması ona bakmak harıka bısey olmaz mı?
En onemlısıde soyunun devam etmesi..Eşinle herseyi paylasmak derdini,sıkıntını,mutluluğunu,neseni..hastalıkta ve sağlıkta ölüm sizi ayırıncaya dek deniyor değil mi?
Fakat bide şu durum var bu blogu actığımda ilk yazımda da belirttiğim evlenecek kızlar yok?evlenecek erkek var mı?
Peki ya beyefendiler? 
Beyfendiler acısından bakarsak bu olaya onlar ıstedığı zaman evlenebilirler yaş sorunları yada toplumsal herhangi bi baskı yoktur uzerlerınde..
Zaten sorunda burada baslıyor erkeklerin yetiştirilme tarzları ile kadınların yetiştirilme tarzları aynı değil.
Onlar her konuda serbest oldukları ıcın evlenme konusundada özgürler.Ve zaten bir erkek karar verir evlenmeye,kadın bekler bekler..
30 yasında bır erkeğın bekar olması aferınle karsılanırken,30 yasındakı bekar bı kadının bekar olması oooo sende evde kaldın diye yorumlanır.
Ama şu unutulmamalı 99999mılyon keredır soyluyorum 'Bir kızın evde kalma nedeni şiddetli seçimsizliktir..'

Yanlıs zamanda yanlıs bir evlilik yapacağıma,doğru zamanda doğru insanla evlenirim diyen biricit evde kalmasına çok memnun olmasada hayırlı kısmetini bekliyor,beyaz atlı prensinin bi gün onu bulacağına inanıyor hala yani pesss..
resimler alıntıdır

26 Nisan 2012 Perşembe

Çıtır Anneannemin Doğum Günü Bugün:)


Bugün ananemin doğum günü :)) 89 yaşında gencecik bi ananem var benim..
Bizden uzakta farklı bi şehirde demek isterdim ama farklı ülkelerdeyiz..O bi kez gitti oralara ve bi daha da dönemedi.
Bundan yıllar yıllar önce Almanya'ya gitmiş,sağlık sektöründe çalışıyor(fakat ilk mesleği postanede memurlukmus),tabii ben o zamanlar hayatta bile değildim.Çalıkuşu misali Almanya'ya ilk gidenlerden oraya gidiyor ama orda dil bilmez iz bilmez,bir hastaneye götürüyorlar burada çalışacaksın diyorlar,oda tamam diyor..
Orada ananem almanca bilmediği için hastane yemeklerini yapan alman kadınla iletişim kuramıyor,hatta o kadının torunu ananeme hakaret ediyorda ananem onu bile anlamıyor.Ama aklında tutuyor dedığı lafı kağıdada yazıyor,çarsıdan bır Almanca-Türkçe sözlük alıyor.Bakıyor ki küçücük cocuk ona Aptal Türk demiş.. Zaten yabancı memlekette,zaten vatan hasretınde,zaten yureğınde bellı acılarla oraya gıden ananem uzuluyor,ağlıyor..Ananem o sözlüğü elinden düşürmüyor hastanedede iki Türk görevliler, diğerlerinin hepsi Alman.
O sözle ilgili cümle kurmayı öğreniyor aradan bi 10gün gecıyor tabii.Torunu olan yemek yapan kadınla mutfakta karsılasıyor ve o kucuk cocuğa sensin aptalın almancasını soyluyor..Cocuk tabıı saskın..(ehh nede olsa benim ananem)
Sonrasında efenim benim o dil bilmeyen ananem almancayı hemen öğreniyor kursla değil o sözlükle ve kendi çabasıyla,yeni gelen Türklere bile tercümanlık yapmaya başlıyor..Derken ananem başhemşire oluyor o hastanede.Alman personeller onun alt kademesinde çalışıyorlar.
Derken gel zaman git zaman tabii o ara ben dunyaya gelıyorum..Diyorki o benım torunum değil o benim kızım ben ona bakacağım,okulunda,herseyınde ben masraflarını karsılayacağımki maddi acıdan beni büyütmenin çoğu sorumluluğunu o halletmıstır..Annemler bana iki isim koyuyolar diğer adım onun ismi.. Yaz tatıllerınde gelıyor Türkiye'ye..
zaman gecıyor ananem yaslanıyor,emeklı oluyor,Türkiye'ye kesın donus yapıyor ayy pardon yapamıyor,bir tır dolusu esya ile gümrükte kalakalıyor bizde bakakalıyoruz..
O zamankı kanunlarda burada Alman vatandası,Almanyada Türk vatandası ve geldığı gıbıde buraya yerlesemeden gerı dondu ananem..
3 ay uğrasıyor ıslemler ıcın vatanının toprağında kalmak ıcın,eee sen burdan değılsın dıyolar ve dönmemek üzere ananecim Almanyada tüm esyaları evını dağıtmıs halde tekrar topluyor baska bı hayat kuruyor orada..
Ananemin adını gururla taşıyorum,Bir Biricit Anneannesi kolay yetişmiyor:)Bana mücadele ruhumu kazandırdığın için,hep senin kadar güçlü olmaya alıştırdığın için teşekkür ederim anneanneciğim:) vee tabiiki Milka ve Merci çikolatalarlada tanıstırdığın için..:)

Canım ananem keske yanımızda olabılseydınde beraber yaş gününü kutlasaydık..Sana doya doya sarılsaydım.. dıyen Biricit ananesini telefonla aramaya gidiyor,üstünede bi kahve içmesi lazım..
resimler alıntıdır