hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ocak 2021 Pazar

2021, Hayat, Aşk, İlişkiler, Dostluk..



Şiddetli yağmur dolu, bulanık, insanın içini bulandıran iyice sıkan ama yağmur dinince sanki her şey düzelecekmiş gibi umudun az da olsa içinde olduğu bir İstanbul gününden herkese Merhaba! Uzun zaman sonra farkettim ki bloguma içime dökmeyeli epey zaman olmuş.. 


Hayat koşturmasından, fırsat bulamamış mıyım yoksa her şeyi içime atmaktan dolayı mı bilinmez ama yazmam gerektiğini beni anlayan tek yerin 9 yıl önce açtığım blogum olduğunu yine anladım ve yine içimi dökmeye geldim. Büyüyor muyum olgunlaşıyor muyum yoksa hala aynı çocuklukta mıyım ben de anlamadım..


Yıllar önce bir arkadaşım bu kadar yazma çünkü etrafında düşmanlarında var sen kötü şeyleri yazınca onları sevindiriyorsun demişti. Aslında çok haklıydı. Ben hayatımda yolunda gitmeyenleri yazdığım için beni okuyan beni sevmeyenler seviniyor olabilirdi. Ben asla öyle bir insan olmadım hayatımda. Kimsenin hayatı yolunda gitmese bile o kişiler düşmanımda olsa sevinmedim. Ya bazen düşünüyorum çok iyi ve mükemmel biri değilim ama insanlara bir kötülük yaptığımı, aldattığımı da düşünmüyorum.


Neden her şey bu kadar zor bu hayatta? Neden sevilemiyorum? Düşünüyorum çok mu değersizim ben? Bir aile kurmak eskiden de bu kadar zor muydu? İnsanlar birbirini sevip birbirine değer verdiği zamanlar aşk bu kadar zor muydu? birinin elini tutmak, onu sevmek, kalbini ona açmak bu kadar zor muydu? Ben sanırım ya yanlış yüzyılda doğdum ya da yanlış yıllara denk geldim. Ya da hep yanlış insanlara denk geliyorum.. Ortada bir yanlışlık olduğu doğru.. Bende bir yanlışlık var..


Annemi özledim.. Hem de çok özledim. Dertlerimi ona anlatıp sımsıkı sarılmayı özledim. Onun kokusunu içime çekmeyi. Dinlemesem de bazen nasihatlerini, onun bana nasihat vermesini özledim. Şu an ona soracak ve anlatacak o kadar şeyim varki! O kadar yalnız hissediyorum ki o kadar mutsuz.. Hayatım bir boşlukta asılı kalmış yukarıdan idare ediliyor ben hiç bir şeye müdahale edemiyorum gibi hissediyorum. Keşke hayatta istediğimiz şeylere kavuşabilsek, hep istediğimiz şeyler olsa.. Hani her şey kalbimize göre olurdu? Ama bu mümkün değil, kalbin ne kadar iyi olursa karşına çıkan insanlar da duygularını ve iyi niyetini o kadar güzel kullanıyor kendi amaçlarında.. Böyle olunca kötü biri olacağım diye düşünüyorum ama yine yapamıyorum kötülerin kazandığı bir dünya ya burası.. Kötü biri ol Yasemin, kötü ol sende diyorum olamıyorum..


Çok eski bir dostumla ilgili bir rüya gördüm. Onu çok merak ediyorum başına bir şey mi geldi diye ama o kadar gururluyum ki arayamıyorum. Eğer bu yazımı okursan bana ulaş olur mu? Biliyorum sen çok okuyorsun blogumu. okurdun yani eskiden.. Bana ulaş.. Belki pandemi sonrası birlikte Taksim'e gideriz Sanat Restorana gideriz yine birlikte.. Sana o kadar kırgınım ki bana yaptıkların için ama o kadar da özledim. Özlemeyi sen iyi bilirsin! Özledim ama gösterdiğin iyi dostluğu bana yaptığın kötülükleri değil bunu da bil..


2021'e büyük bir heyecanla girdik. Bu yıl neler olacak? Annemin dediği gibi iyi insanlarla karşılaşalım. Gerisi gerçekten hallolur..


Bazı şeyler elimizde değil, ne kadar çok istesek o kadar olmuyor! Aksi gibi.. Ne kadar emek versek çabalasak yine sevilmeyen biz oluyoruz, aldatılan biz oluyoruz. 2021'in ilk yazısı bu kadar dram içerikli olsun istemezdim ama hayat bu istediklerimizin bir türlü olamadığını hepimiz sırayla anladık.. Keşke hayat bu güzel çiçekler kadar güzel olsaydı.. 






Keşke doğru insanlar karşımıza çıksaydı.. Keşke hepimiz çok mutlu insanlar olsaydık.. Yazımın sonunda Adil Yıldırım'ın bir videosunda gördüğüm ve bugün izlediğim L'ultimo Bacio isimli filmi de izlemeniz için tavsiye olarak bırakıyorum.. Kadın- erkek ilişkileri ve aldatma üzerine izlemeniz gereken bir film..  Her ne kadar kötü zamanlardan geçsekde gücümüzün kalmadığını hissetsekte yine de içimiz de ufak umutlar var, onları kaybetmeyelim, umarım hepimiz mutlu insanlar oluruz..



14 Ocak 2017 Cumartesi

“Hayatta yaşadığımız her anın bir nedeni var!”

“Hayatta yaşadığımız her anın bir nedeni var!”
Didem Tınarlıoğlu

20 yıllık iş tecrübesini danışanlarına ayna tutarak, onlara alternatif çözüm yollarını bulmaya yarayan disiplinli yol arkadaşlığı yapan Direm Fikir Atölyesi Kurucusu Didem Tınarlıoğlu kişinin kendisine soramadığı ve hatta sormayı bile düşünmediği planlı soru modelleriyle birçok kişiye farkındalık yaratıyor.

Aldığı koçluk ve eğitimci formasyonlarının öncülüğünde, deneyimli ekibiyle önde gelen birçok şirketin yönetimi ile çalışan, eğitimler veren ve bunun yanı sıra bireysel koçlukta da başarılı bir yol çizen Tınarlıoğlu, koçların kişilerin yaşadığı olayların dışında oldukları için doğru soru sorabilmeyi bildiklerini ve danışanlarına hayatlarında farkındalık yarattıklarını ifade ediyor.

Hayatta hiçbir şeyin sebepsiz ve tesadüften ibaret olmadığını yeni yazısında anlatan Tınarlıoğlu; hayatı, kazanmak zorunda olduğumuz değil, her anını öğrenerek, her mesajı alarak yinelenmesi gereken bir sahne oyunu olarak, değerlendirmemiz gerektiğini belirtiyor.



Didem Tınarlıoğlu’nun yazısı:

“Hayatta yaşadığımız her anın bir nedeni var!”

Yürüdüğümüz hayat yolculuğunda zaman zaman karşımıza öyle zorluklar çıkar, sabrımız o kadar zorlanır ve hatta bazen hiç hakketmediğimiz halde öyle durumlara maruz kalabiliriz ki, adeta kafamızdan buz kovası boşalmış gibi ürpeririz. Bir anda hayata karşı içimizde bir soğukluk, sesimizde durgunluk boy gösterir. Enerjimiz, bataryası bitmiş bir pil misali tükenir ve yüreğimizin kırgınlığı, her mutlu olabilme anımızı eline geçirir.

Zordur yılmadan devam etmek böyle zamanlarda ve en zor yük de umudu koruyabilmektedir. Hele bu tip durumlarda "sevgi, mutluluk her yerde, en çok da içimizde" gerçeği bile koca bir palavra gibi gelir kulağınıza. Fakat unutmayın ki; hayatta yaşanan her olayın, her şeyin bir manası, bir mesajı vardır. Hiçbir şey sebepsiz, hiçbir şey tesadüfen olmamıştır.

Hayat büyük bir oyun sahnesi, yaşam kocaman bir oyundur. Kazanmak zorunda olduğumuz değil, her anını öğrenerek, her mesajı alarak yinelenmesi gereken bir sahne oyunudur. Sizin sahneniz, sizin yaşam oyununuz…

Bu dünyada eşi benzeri olmayan bu tek sahnelik oyunda asıl marifet, her şeye rağmen inadına gülümseyebilmek, daha büyük hırsla, umutla yürümeye devam edebilmektir. Bugün zorluk olarak gördüğünüz her olay, yarın sizi siz yapan bir hatıra ve çoğu zaman ardından gelecek bir başka durumun panzehri olma potansiyelini taşır, bilemezsiniz.

Yaşamda, hiç bir zaman kaybedilmez! Ya kazanılır ya da öğrenilir.

Ve asıl kazanç da, öğrendiklerimizin tamamının içinde gizlidir.

En iyi yaşam oyununu sahneleyebilmeniz dileğimle...

*basın bültenidir.

20 Mayıs 2016 Cuma

Yoğun Bakımda 17 gün


Yoğun bakım denilince aklınıza soğuk şeyler geliyor mu? Ben 15 yaşındayken yoğun bakımın ne demek olduğunu biraz anlamaya başlamıştım, babam beyin kanaması geçirip, 4 gün yoğun bakımda kalıp sonrada hayata gözlerini yummuştu.
Annem ise geçtiğimiz ay 22 Nisan'dan 9 Mayıs'a kadar 17 gün yoğun bakımda kaldı. Onu orada beklerken o yaşam ile ölüm arasındaki kalan, insanı ürküten ama bazı insanlar için de umut ışığı olan o odanın dış kapısında da nice hikayeler yaşanıyor.

5 Mart 2012 Pazartesi

Hayat Tuhaf



Bugün hayatımda yaşadığım en tuhaf gündü.Bigün içerisinde hem çok sevdiğim birinin ölüm haberini aldım,hemde çok sevdiğim bi arkadasımın doğum yaptığını öğrendim yani tuhaf duygulardayım şu anda.
Hayat bu değil mi zaten? Kimi zaman gülüyoruz,kimi zaman ağlıyoruz.2012 dileklerimizi yazdığımız bi mim yazısı vardı,orda dilemiştim Saadet teyzecim iyileşsin diye ama yoğun bakımdan çıkamadı.Uzun zamandır aylardır yoğun bakımdaydı ve ölüm haberini bugün aldık,annemin en yakın arkadasıydı,bende torunuyla cocukluktan berı cok yakın arkadasım,annemde cok üzgün bende yarın cenazesine gideceğiz.
Diğer yandan cok yakın olduğum cocukluk arkadasım bugun doğum yapmıs o yuzdende cok mutluyum,4 yasımdan berı arkadasım olan kız bugun anne oldu,Aydın'a yerlestı evlendıkten sonra o yuzden İstanbul'a gelmesini bekleyeceğim,o zaman gorurum,prensesimiz bize sürpriz yaptı yedi aylıkken dunyaya gözlerini actı.Hosgeldin Bebek..Yasama sırası sende..


Hayat bu işte,aynı gün ölümde var doğumda ne ilginçsin sen hayat diyen Biricit tuhaf duygularda
resim alıntıdır

12 Aralık 2011 Pazartesi

Yöresel Aşk Yumurtası


Merhabalar,

Bu sefer size çok kolay hazırlayabileceğiniz fakat herkesinde yapamayacağı, bir yemek tarifi yazıyorum.
Ama önceden belirteyim,evde tek başınıza denemeyin.

Yöresel Aşk Yumurtası 
- 2 yumurta ( tek asla olmaz,yalnızlık kötüdür,yumurtanızı yalnız bırakmayın,yanında bir arkadaşı olsun.Arzuya ve kalabalıklığınıza göre ölçüyü artırabilirsiniz.)
-Sıvı yağ veya margarin (heee parayada kıyarım derseniz tereyağı öneririm,iyi gider)
-Tuz ve baharat ( kırmızı pul biber,karabiber,kimyon,kekik benim tercihimdir,arzuya göre istenilen baharatları ekleyin,baharat candır..)
-Bir adet tava (tercihen teflon,yoksada kafaya vurdumu ses çıkaracak cins bişey olsun.)


Tavamıza yağımıza koyuyor,sonrasındada yumurtaları birbirine vurarak kırıyoruz.Tavamıza yumurtaları atıyoruz,yalnız birşey unutmadık mı?

Yemeğimizin içine sevgimizi,aşkımızı katmamız lazım.Eğer içinizde yumurta kırmak için büyük bir heves istek yoksa hiç denemeyin derim,yumurta kırmak özel bir yetenekte ister ayrıca.
Kabukların yemeğin içinde olmaması lazım.Sizin yumurtayı kırarkenki isteğinizi,yemeğinizi yiyecek olan kişilerin,hissetmeleri lazım.Bu işe gönül vermeniz lazım.

Hayattada bu böyledir;bir işe gerçekten gönül vermeden yapılan işlerden kimseye hayır gelmez.Birşeyi istiyorsanızda bir türlü olmuyorsa yeterince gönül vermemişsiniz demektir,şöyle düşünüp; ' ben yapabileceğimin en iyisini yaptım mı,bütün herşeyi yaptım mı' diye kendinizi sorgulamalısınız.Cevabınız evetse,birşeyi çok istiyorsunuz,çok gönül verdiniz ama bir türlü olmuyorsada bu evrenin size 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir.O zaman bazı şeyleri zamana bırakmanız gerekir.Umduğunuz şey er yada geç hatta siz ondan vazgeçtiğinizde,onu düşünmediğiniz anda gerçekleşir.
Bu süreçte ise sabretmelisiniz,umutsuzluğa kapılmamalısınız,herşeyin bir çaresi olduğunu unutmamalısınız.

Üniversiteden yakın bir arkadaşım vardı,halende görüşüyoruz.Okuldan mezun olunca zart diye iş bulamadık,iş aradığımız dönemler oldu,iş deneyimlerimiz oldu çeşitli alanlarda.Arkadaşım Türk Hava Yollarında hostes olmayı kafasına takmıştı,hemde ne takma.. Ama farklı bir yerde hostes olmak değil,illede THY olacak o derece.Sınavına girdi,yabancı dil mülakatını bir soru yüzünden kazanamadı.Öyle bir depresyona girmiştiki,kimselerle konuşmuyor,görüşmüyor,kimseyle bağlantısı olmasın diye msnni, facebookunu bile kapamıştı.Aradan birkaç ay geçti,başka bir havayolunda çalışmaya başladı.Sonra hostesliğin kendisine göre bir meslek olmadığını anladı,şu an farklı bir sektörde çalışıyor.O saçmaladığı döneme ise gülüyor, o ben miydim? diye hatırlıyor.

Bir yumurta tarifi yazayım dedim nerelere geldik,en iyisi bi yumurta kırayımda yiyeyim ben.Kalbinizin yöresinden geçen yumurtaları afiyetle yemenizi dilerim.

Yumurta yemeye giden biricitten bakalım haber alınacak mı?
resimler alıntıdır.