17 Kasım 2017 Cuma

Seni Çok Özledim Anne..


Sevdiğin birini kaybettiğinde o acı noktasından başka bir noktaya geçiyorsun. Bu anneni kaybettiğinde ise; içini yakan o acı donup kalıyor içinde, sonra yine acımaya başlıyor, donuyorsun sanki bir anda sanki bir buz kütlesi gibi sonra kırılıyor buzlar o içindeki acıyı tarif etmem imkansız. Yaşarken yaşamasını, hayatta kalmasını istediğin acıdan daha farklı, çünkü onu bir daha göremeyeceğini, sarılamayacağını, sesini duyamacağını anlıyorsun o an, sesi kulağında çınlıyor gidip geliyor, bir daha duyamayacak mıyım sesini, o an yine bir acı, bir yanma yüreğinde, nasıl tarif edeyim ki yüreğinin içi yanıyor işte.
Dolapta yaptığı yemekler, buzlukta koyduğu yemekler, bir daha yemeğini yiyemeyecek miyim yani? Tarifi imkansız, anlatılması imkansız, bir ağlayıp bir duruyorsun sonra, sonra donup kalıyorsun, yine inanamıyorsun, artık ağlayamayacak hale geliyorsun, baş sağlığına gelenler 'ilaç mı aldın, iğne mi yaptılar sana' diye soruyorlar, anlatamıyorsun ki o acıyı, boğazından çıkamıyor kelimeler, donuk bakıyorsun sadece 'dalga mı geçiyorsun sen?' diyemiyorsun bile, acıdan katılıyorsun içinde, yüreğin yanıyor hala, kapıdan çıkıp gelecek sanıyorsun bir an 'yasemin her şey şakaydı iyiyim ben' diyecek sanıyorsun, her şey sanki yaşadıkların inanacağın bir şey değil ki, o ölemez hayır ölmedi ki, inanamıyorsun. Zaten hastanede doktor dediğinde de inanamadın ki 'bir daha bakın bir daha ne olur, olmadı öyle' diye bağırdın ya hastanenin koridorlarında. 

Günler geçiyor sonra; o kalabalıklar iyice çekiliyor senden. Sanki onlar varken anlamadın da tek başına kalınca iyice anlıyorsun yokluğunu, daha hastanede yoğun bakımdayken duvarların konuşmadığını öğrendin ya, işte o konuşmayan duvarlar üstüne üstüne geliyor, eve gitmek istemiyorsun, çünkü her yerde o var, onunla hatıraların. İyice anlıyorsun gittiğini, başka şehirde olsa ya da bir semtte hep gidersin, görme ümidin olur ya, ama bir daha göremeyeceğini işte her gece anlıyorsun. Yatağına girdiğinde; o kadar boş, manasız geliyor ki herşey, anlamsız bir yaşam gibi. O olsaydı şimdi şunu derdi, bunu yapardık, sarılmak istiyorsun ona, güç almak istiyorsun ondan çünkü çok güçsüzsün artık ve o an başlıyorsun ağlamaya her gece, her gece.. Dışarıya da hep güçlü görünüyorsun gündüzleri zırhını takman lazım ya, mutluymuş rolü yapmaya devam ediyorsun. 

Yemek bile yapmıyorsun artık, evi de temizlemek istemiyorsun, hiç bir şey yapmak istemiyorsun. Hatta hiç evde durmak gibi bir niyetin dahi yok. Sonra zaman geçiyor günler, aylar.. Bugün tam bir yıl olmuş. Yeni yıl, anneler günü, doğum günleri, bayramlar, benim azap günlerim.. O kadar zaman geçmiş ama hala dün gibi bir acı, hala aynı şeyleri düşünüyorum, daha çok özledim annemi, elbet bir gün buluşacağız, kavuşacağız bir gün tontoşumla.. bir cennet var biliyorum, oradasın babam, anneannem ve sen..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder