16 Aralık 2011 Cuma

Bir Ankaralı klasiği: Ayrılık


Facebooka 14 Şubat 2008de üye olmuşum,nasıl hatırlıyorum çünkü ilk yüklediğim fotoğrafımı hala silmedim,yan komşumuzun oğlu internetide o bağlamıştı ilk aldığımızda ve benim o büyük içimdeki facebooka üye olma isteğini de çok saolsun yerine getirmişti.(komsumuzun oğluda evlendı bu arada,benden de kucuk ayrıca 25 yas cıvarında)
Şimdi diyeceksinizki sende hakkatende salaksın nasıl üye olamadın(bu arada iki yabancı dilide azçok bilen birisiyim)
Ben o yıllarda interneti sadece mail ve iş başvurusu yapmak için kullanıyordum,baska ıslere yaradığından haberım yoktu,kısısel bır pcmde o zamanlar yoktu,ınternet kafeye gıdıp ıs basvurusu yapan bırıydım.Hatta şöyle anlatayım msnden bile haberim yoktu.
Derken iki yıl süren ve ailelerin istemediği ilişkimi bitirmiştim.Ben değil o bitirmişti,bitirmekte değil aslında resmen kaçmıştı,hemde bir gece öncesi bulustuğumuzda Ankara'ya gideceğini bile söyleme zahmetine girmeden.(bır gece once cocukluk arkadasım ve nısanlısı,ben ve benım sevgılı sevgılım bulusup kahve ıcmıstık)
Ertesı gun benı Ankara'dan arayıp,ben Ankara'dayım tayinimi buraya aldırdım,kabul edılmıs dediğinde kalakalmıstım.
Bir sene harikaydı(bir kez aldatmasına rağmen),zaten annem biliyordu onu,oda aılesıne benden bahsetti,resmimi göstermiş annesi ne iş yaptığımı öğrenince olmaz demiş,pavyonda falan calısmıyordum yanlıs anlamayın!o zaman bir mağazada çalısıyordum,yapımarkette,sen koskoca memursun, o sana yakısıyor mu kesınlıkle olmaz,baban memur sende memursun,bır ablan doktor,diğer ablanda hakim,sende öğretmen yada memur biriyle evlenirsin olmaz demiş sayın kayinvalidecim.
Şu anda saolsun duaedıyorum ona ıyıkıde olmamış dıye.Ama tabıı o zamanlar cok kızmıstım,uzulmustum.Annemde duyunca bu olayı onlar ıstemıyorlarsa ben hıc ıstemem dedı,tabıı ask bu onu o kadar sevmıstımkı,hayatımda kımseyı bu kadar sevmemıstım,kalan bır yılda gızlı gızlı bulusmaya basladık,hani yasak olan çeker ya o hesap sanırım,hatta bir ara bana hamile olursan rahat evlenırız bıle demıstı,kuzenı o sekılde evlenmıs,kaynanası o kızıda ıstememıs oda hamıle kalmıs,kabul etmek zorunda kalmıslar..
Yok dedım yaa sen ne dıyosun ASLA! dedım.Dusunsenıze hamıle kalıp evlenıyorsunuz,butun hayatınız boyunca aılede ıstenılmeyen ınsansınız,ha bıre kafanıza vuruyolar sen yamandın oğluma,hayatı zehır ederlerdı bana,ıyıkıde yanlıs yapmadım bılmıyorum bana gore doğruydu onu ne kadar cok sevsemde hatta ondan cocuğumun olma fıkrı bıle hosuma gıtsede yapmadım ondan cocuk mocuk..
Ben işten yeni ayrılmıştım,iş arıyordum,bazen evde kek borek corek yapan,bazen kız arkadaslarımla alısverıs yapan,haftada bırkac kezde gızlıce sevgılımle gorusen bır haldeydım.Hakim olan ablasının eşide subaydı ve kadını dayak manyağı yapmıstı,ablasıda bosanmak ıstıyordu,o sıralarda bosanmak uzereydı,sureklı telefonda konusuyorlardı,bu arada aılecek Ankaradalar.Sevgılımın Istanbul'a tayini cıktığından,İstanbul'a gelmıstı.Ablası ıcın yanı bana soyledığı buydu,onun yanında olmam lazım bana ıhtıyacları var aılemın,tayinimi isteyeceğım Ankara'ya dedi.Daha onceden Ankara'da yasama fıkrını konusmustuk,hatta onu bıle kabuletmıstım dusunun yanı evlenınce Ankara'ya gıdıyordum.Ama bıde soyle bı durum vardı,doğum yeri Ankara olduğu ıcın,tayininin asla oraya cıkamayağını hatta ımkansız bır durum olduğunu soylemıstı(belkıde o yuzden kabul etmıstım).
Tabı ablası ıcın dılekce verdı,Ankara'ya tayininin çıkmayacağını sanıyordum.Icımden heee yavrum hee nahh gıdersın dıyordum.Bır hafta once dılekcesını vermıstı,bulustuğumuz aksam esyalarını toplamıs ve hatta bana sonradan telefondan soyledığı romantık laflarla aslında bana veda etmıs ben anlamadan.Aslında arabada benı eve bırakırken son defa benı operken arabadan ınmeden bısey vardı ama ne olduğunu anlayamadım,hatta eve gelıp sms attım aşkım sen sanırım bana bırsey soyleyecektın ama demedın hadııı mesajla yaz yazmıstım,sana oyle gelmıs demıstı..Bende buyutmedım ama arabada son kez ona baktığımı bılseydım,sımsıkı sarılıp onu optuğumde..GİTME derdim belkide..
Neyse gitti ve beni oradan dalga gecer gıbı aradı,tartısmaya basladık telefonda doğal olarak ! suratına kapadım,ağladım ağladım,gunlerce haftalarca arkadaslarımın telefonlarına bıle bakmadım,kımseyle gorusmedım.Bır ay evden cıkmadım,yatıp yemek yıyordum tekrar yatıyordum sigara..sigara...sigara....
Kurban bayramına dört bes gun vardı,babamın akrabaları kuzenler (onlarda evli) babamın memleketine gideceklerini söylediler biricitte gelsin,zaten merak ediyordum 24 yasına gelmıstım ama memleketımı bılmıyordum gıtmemıstım hıc,hemde babamın belki ruhu şad olur onuda anarım oralarda dedım,dustum akrabalarla yola,arabalarıyla gıttık on gun kaldım Erzurum'da.Gıderken acaba dığer akrabalarım nasıl davranacaklar bana dıye urkerek gıttım,ama o kadar ıyı,doğal,samimi insanlardıki,halamlar amcamlar hepsi bu gece bızde kal dıye ısrar ettiler,bir sürü ikramlar kısaca sıcak sudan soğuk suya elımı surdurmedıler,kral gıbı davrandılar bana,cok sevdım onları.Buyuksehırdekı yapmacıklıklar yok ne bıleyım,önyargılı gittim yanlarına mahcup olarak döndüm.Kafamda biraz düzeldi havası iyi geldi,bayramı orda gecırdım.İstanbul'a dönünce eskiye nazaran daha iyi bi haldeydim.Aklımdaki laptopu aldım,internete girmeye basladım.
Neden o kadar facebooka girmek istedim? Onu orada bulabılecek mıydım?Telefonu bende vardı istesem zaten arardım sorardım,ama hani onun girdiği ama bana tuuuu kakaaaa dediği facebook neydi?Asla resmini koymadığı,gizemli adam hali,onun girebileceği ama bana yasak olan! kötü olan facebook neydi ve onu nasıl bulacaktım?O zamanlar onu aradım aradım bulamadım.Kımlerı buldumda onu bulamadım.
Sonra o beni buldu facebookta..Yıllar sonra..

Mübarek sevgililer gününde facebooka üye olan biricit için facebook acaba bir dönüm noktası mı olacak?

resimler alıntıdır.

2012 dileklerim ve MİMlerim


İlk kez mimlenmemin heyecanı ile yazıyorum şu anda :)
Mim Konusu: Yeni yıldan istediğimiz 12 şeyi,sınırsız bir seçim hakkına sahip olarak yazıyoruz ve mimi 12 kişiye yolluyoruz.
Yeni yıldan dileklerim:
1-Sağlık ; anneme,ananeme,tüm aileme ve kendimede akıl,ruh ve beden sağlığı diliyorum,Saadet teyzemin yoğun bakımdan çıkmasını istiyorum.
2-Damat ; kendim için değil,annem artık bir damadının olmasını istiyor Allah'ım bir adet damat acil,tercihen 180-185 boylarında balık etli,az bişey düzgün bi tipi olsun,mümkünse biscolata erkeği gibi olsun, ama en önemlisi adam gibi olmasın ADAM olsun,beni çok sevsin ve mutlu etsin,üzmesin asla aldatmasın.
3-Kariyer; bende yükseklik korkusu yok,ilerleyeyim,iyi bir yerlerde olayım.
4-Kilolarımdan kurtulayım; yiyip yiyip kilo almıyım,bu sene fazla kilolarım gitsin artık.
5-Para; şimdi kilo verince lazım olacak,yeni yeni elbiseler almam lazım.
6-Bridgette Jones'un Günlüğünün 3. devam filminin bir an önce yapılıp,sinemaya gelmesini ve keyifle izlemeyi istiyorum.

7-Araba; Bir arabam olsun istiyorum,minik olsun benim olsun.
8-Elif Şafak'ın kitaplarının hepsini okumak istiyorum.
9- Sinemaya,tiyatroya daha sık gitmek istiyorum bu yıl.(doğru düzgün korku,gerilim filmleri istiyorum,hatta bütün sinemalar sadece korku-gerilim filmi göstersinler)

10-Garfield Oyuncak bulmak istiyorum,bir sene önce bir yerde buldum onu aldım,ama yine almak istiyorum,İstanbul'da hiçbir yerde yok,internetten almıcam ama inat değil mi mağazadan alıcam,bu sene bulayım GARFİELDİMİİ!
11-Negatif insanların,dost gibi görünüpte arkadan iş çeviren insanların bu yıl,öbür yıl ve bütün ömrüm boyunca benden uzak olmalarını istiyorum.
12-MUTLU olmak istiyorum :)


Herkese sevgiler umarım herkesin gönlünden geçen dilekleri gerçek olur 2012de,şu 2011 de bi an önce gitsin artık ne kadar uzadı bu yıl bitsede kurtulsak..

Biricit Noel Babayla buluşmaya gitti.

resimler alıntıdır.

15 Aralık 2011 Perşembe

yılbaşı ağacı

yılbaşı ağacımı tek dilekle süsledim bu sene,
bu sene içinde evlenip muratlarına eren arkadaslarımın nikah şekerlerini astım ağaca,pozitif enerji yayıyorum şu anda,beyaz çiçek benim gelin çiçeğim,sevgili sayın bitanecik kayınvalidemi unutmadım,başımın tacı olduğu için kaynanacığımıda en tepeye koydum :)))

Facebook Faydalıdır


Herkesin sosyalleşmek için kullandığı facebook çok faydalı bir paylaşım sitesidir.
Yararlarını şöyle sayabilirim:
1-Sevgili edinebilirsiniz : Okul arkadaşlarınızdan,eski iş arkadaşlarınızdan,yeni iş arkadaşlarınızdan,hatta komşunuzdan ve bu saydığım insanların arkadaş listesindekilerindeki kişilerden sevgili edinebilirsiniz.Nasıl oluyor öyle şey demeyin,gerçektende oluyor,insanlar yüzyüze konusamadıkları şeyleri,yazarak daha rahat anlatabiliyorlar.Sanal ortam insanları dahada cesaretlendirebiliyor.
2-İş arkadaşlarınızı tanıyabilirsiniz: Dışardan karizmatik görünen insanların ne kadar mal olduklarını görebilirsiniz.Koskoca insanların hatta yöneticilerin bile citywille,farmwille oynadığına,saçma sapan videoları paylaştığına şahit olup şaşırabilirsiniz.Yada normalde hadi canım böyle birisi değildi dediğiniz insanları,daha farklı açılardan görüp tanıyıp,sevip,bağlantılarını beğenir bir halde bulabilirsiniz kendinizi.
3-Görmek isteyipte göremediğiniz akrabalarınızı bulmak yada tam tersi: Hayatınız boyunca görüşmediğiniz,sevmediğiniz akrabalarınızla facebookta canciğer kuzu sarması olabilirsiniz,yada ilişki durumunuzu,sevgilinizle olan fotoğraflarınızı vb. bilgilerinizi engelleyeceğiniz insanların başlarında gelirler.
4-Oyun Oynamak: Farmwille,citywille,okey,teksas pokeri oynayarak arkadaşlarınızla çocukluğunuza geri dönebilir,canınızın sıkıntısını giderebilirsiniz.
5-Uygulamalarla kendini geliştirmek: Bu yazdığıma kendimde inanamadım..Adınızı renkli harflerle yazma uygulaması,Bir sinema filmi olsaydınız hangi film olurdunuz uygulaması,kahve falı uygulaması,burçlar uygulaması,profılıne nazar boncuğu ekle uygulaması,ne kadar akıllısınız uygulaması,ne kadar psıkopatsınız uygulaması,bu uygulamalar sizi çok geliştirir! Hatta sadece kendinizi geliştirmekle kalmayın,arkadaşlarınızada bu uygulamaları gönderin,çileden çıkarın onları..
6-Eski dostlarınızı,eski düşmanlarınızı bulup onlarla hasret giderme: Dostlarınızı bulup hemen görüşmek istersiniz,etkinlikler yaparsınız mesela hiçbiri gelmek istemez.Eski düşmanlarınızın paylastığı şeylere laf sokucu yorumlar yapıp,kendinizi rahatlatabilirsiniz.
7-Eski sevgililere,eski sevgililerin yeni sevgilisine,yeni sevgilinin eski sevgililerine,yeni sevgilinin ne yaptığına bakılır: Gelmiş geçmiş bütün sevgililerinizi facebookta bulup şu anda ne alemdeler görebilirsiniz,evlenmiş mi,çocuğu mu olmuş,sevgilisinden mi ayrılmış,yeni sevgilisi nasıl birisi,profil resmini değiştirdiğinde acaba nerde çektirmiş fotoğrafı bunları görebilirsiniz.
Yeni sevgiliniz şu anda ne yapıyor,wcde mi yemek mi yedi? görebilirsiniz.Kimin bağlantısına yorum yapmış,iletisinde birşey yazıyor mu,sayfasındaki paylaşımlarına yorum yazan kızlar var mı?Resimlerine yorumlar yapılmış mı?Diye bakarak yeni kavgalar çıkarabilir,ruhen rahatlayabilir,psikolojik açıdan kendinizi kötü veya iyi hissedebilirsiniz.
8-Sevgilinizin aldatma potansiyelini öğrenebilirsiniz: Sahte bir hesap açılır,güzel bir kadın resmi eklenir,birkaç tanınmayan insan eklenir.Sevgilinizde eklenir muhtemelende kabul eder.Bende eski sevgilime yapmıstım,kafamda soru ısaretlerı vardı,ılıskımızı facebooktan yazmıyordu,beraber fotoğraf cektırmemızı ıstemıyordu.Bir kız arkadasımla beraber yaptık bu deneme olayını.Ben kıza soyluyordum,oda aynısını ona yazıyordu,cevabınıda bana soyluyordu.Sohbet etmeye basladık,sevgilisi olmadığını söyledi sahte facebooktakı kıza.Oysa bız ıkıbucuk aydır sevgılıydık,bana 3.bulusmamızda yuzuk takalım dedı,bir ayın sonunda kız kardesı ıle tanıstırdı(kız kardesı evlı ve bebeklı)Cok ıyıde anlastık kardesıyle.Sahte facebooktan onun bağlantısına yorum yazdık,bende kendı facebookumdan bırsey yazdım,derken bız kavga edıyormus havası meydana getırdık.Sahte facebooktan ' o kız kim senin sevgilin mi sana karısıyor' yazdık,oda cevap olarak ' o bıraz rahatsız kendını benım sevgılım sanıyor' yazdı.
Artık sinirimden çıldırmak üzereydim,hemen onu aradım ve tartısmaya basladım.Ben senin olduğunu biliyordum zaten dedı.Neyse dedim yine affettim,güzel sözlerine inanıp.Annem ananem onu bılıyorlardı,ananemi karsılamaya havaalanına gidecektik beraber ısı cıktı gelmedı,sonra onun benı kızkardesıyle tanıstırması gıbı bende aılemle tanısmasını ıstedım ama sureklı bahane buldu,dedım bunda bıseyler var,alıp karsıma konusmak ıcın taksımde bulustuk,ıctık ıctık ıyıce sarhos oldu ve basladı anlatmaya beni sevdiğini ama eski sevgilisini unutamadığını,kolundaki dövmenin anlamı için güzel bi söz demişti(japonca çince bir dövme),ama onunda sevgilisinin adı olduğunu,sol kolunda olmasının hep uyurken sol koluna uzanması ve kalbininde solda olduğunu falan anlattı..Ben ayrıldım ondan..
Ama kızkardesı ıle kanka olmustuk,sürekli görüşmek istiyordu kız benımle benı cok sevmıstı,annesınede anlatmıs benı tanımak ıstıyormus,ıyı ınsanlardı,annesıyle tanısıp bana aldığı hedıyelerı goremesem bıle ıyı ınsanlar olduklarını bılıyorum..Kız kardesını gorduğumde konustuğumda o aklıma gelıyordu,ona bunu anlattım,abini unutmalıyım ama seninle irtibatta olunca o geliyor aklıma oda anlayısla karsıladı,onuda hayatımdan cıkardım.Bu sefer sevgılım duzeldığını,tedavı gorduğunu farklı bırı olduğunu barısmak ıstedığını ama aılelerımızın bılmemesını baskı altına gırdığını soyledı,tekrar barıstık.Ama yıne aynı seyler dengesızlıkler devam edıyordu,kolundakı dovmeyı gorunce sınır oluyordum,yıne ayrıldım ondan.. Derken aradan bırkac ay gectı,baska bırı vardı hayatımda bu sefer tekrar barısmak ıstedı,bende benı unutamıyor sanmıstım,ama sonra benden borc ıstedı,kredı kartlarını odeyecekmıs,kendımı hıc bu kadar embesıl ve şapşal hıssetmemıstım..Hayır dedım tabııkı..ama ona hissettiklerimi kelimelerle anlatamam...

Neyse facebooka gireyimde biraz sosyalleşeyim ben en iyisi..Facebook faydalıdır..

Acaba Mark Zuckenberg bekar mıydı,bi bakıyım facebooktan diye düşünen Biricit,facebooka bakmaya gitti.

resimler alıntıdır.

Fazla Merak

Bugün (14 Aralık) bir arkadaşımın doğumgünüydü,eski bir iş arkadaşım.Facebooktan duvarına 'mutlu yıllar heheh yaşlandın'yazayımda doğumgününü kutlayayım dedim.Arama yerine yazınca adını,ilk olarak o değilde eski sevgilim çıktı(zamanında ne kadar çok sıklıkla adını yazıp bakmışımki,direk H.2Q yazınca o çıktı) aa bi baktım adı soyadı tamamda,profil resminde bir kızla resmi var,arkadasımın doğumgününü falan sonra kutlarım diye o şok içinde hemen onun facebookuna baktım.Kim acaba o resimdeki diye,ama resimdeki kızın barbie bebekten farkı 
yoktu yemin ederimki varya kesinlikle manken olmalı.Sarışın ve harika bi vücuda sahip bir barbie bebekti.Ama eski sevgilim acayip tipsiz yani öyle böyle değil,o zamanlar çıkarken arkadaşlarımla tanıstırma imkanım olmamıştı dört sene önce,gerçi kısada sürmüştü bir buçuk ay kadardı,fotoğrafını kim görse nerden buldun bu kıroyu nasıl bi tipsiz sana yakısıyor mu diyordu,bense tip benim için önemsiz daha iyi kadın değeri bilir kimseye bakmaz, aldatmaz,sadık olur demiştim,ama ayrıldıktan iki hafta sonra,ben hala onun için ağlarken o, baska birini bulup o zamanda resmını koymustu o zaman  bir albümde koymustu,su anda ise profil resmi yapmıs ve ilişkileride var yazıyor.Öbür kızda sarısındı yoksa aynı kız mı?Şok oldum resmen,o kadar güzellikteki bir kız nasıl ona bakardıki?Tamam çocuk mühendis,maddi durumuda oldukça iyide,para için mi yani anlamadım valla.. Hem en son taaa bikaç ay evvel facebooktan mesajlaşmıştık o zamanlar niye evlenmiyosun diye sorduğumda evlenmicem ben bir ilişki istemiyorum demişti,peki şimdi bunun kafasına Doğuş'un saksısı mı düştü?
Asıl bana ne oluyosa,ne merak ediyorsun bakıyorsun sana ne sana ne?İster mutlu olsun,ister evlensin sana ne yani?Heh gördünde ne oldu,eski sevgililerinden birinin daha ilişkisi olduğunu öğrendin her zamanki gibi.Çünkü ben nasıl biriysem,benden kim ayrıldıysa,kim ben evlenmeyi düşünmüyorum dediyse evlendi,diğerlerininde sevgilisi var.

50sinde olan Barbie bebek bile evlendi,hatta bebek bile doğurdu,ben hala bekarım diyen biricit facebookunu tamamen kapatmayı düşünüyor.

resimler alıntıdır.

13 Aralık 2011 Salı

Masal

Gökten Üç Elma Düştü,
Üçünüde Ben Yedim,
Yine Düşsün,Yine Yerim..

Belkide bazı masallar böyle mi bitmeli acaba?

Yazıyı yazan biricit bir masalın içinde olsaydım kesin o masaldada evde kalırdım diyerek,yedicücelerin yanına gitti..
resimler alıntıdır.

Gurbet (dikkat hüzün içerir)


Doğduğu,büyüdüğü toprakları terkedip,İstanbul'a gelmişti.Yavuklusunu köyünde bırakmıştı ve kına kokan anasını.Çalışması o başlık parasını toplayıp,aşkına kavuşması gerekliydi.Mecburdu iş ortamı yoktuki,sevdiceğinin babasının istediği başlık parasını nasıl toplayacaktı ki?Mecburdu büyükşehre gelip,çalışıp o parayı kazanmaya.Sonra evlenecekti,bembeyaz gelinlikle görecekti,uğrunda öleceği kadını,canını bile vermeye hazırdı onun için.
İstanbul'a gelince akrabasını buldu,yanına yerleşti,onun gibi bir inşaata girip çalışmaya başladı.Akşamları sevdiceğine mektuplar yazıyor,ondan gelecek cevapları heyecanla bekliyordu.Bir yıl boyunca mektuplaştılar,'seni seviyorum'la biten mektuplar,onun tek tesellisi oluyordu koca İstanbul'da.Anasıylada mektuplasıyordu,mektupları muhtara gönderiyordu,yaşlı kadıncağız okumayı dahi bilmiyorduki,oğlundan gelen mektupları muhtar ona okuduğu zaman sevinçten ağlıyordu kadıncağız.İki seneye yaklaşmıştı artık İstanbul'da,inşaattada usta olunca,aldığı yevmiyeler yerini okkalı bir maaşa bırakmıştı.Çok az bir miktar kalmıştı başlık parasını tamamlayıp,sevdiği kadına kavuşmasına.İstanbul'a alışmıştı sanki,hem işini iyi yapıyordu,İstanbul'un tek sevmediği şeyi sevdiklerinin yanında olmamasıydı.Belkide diyordu onları köye gidip alır getiririm burada mutluca yaşarız.Derken havalar soğumaya,İstanbul sert yüzünü kışının soğukluğunu gösterdi.
Kar yağıyordu dışarıda.Derken sevdiğinden mektuplar gelmemeye başladı,anasına yazıyor ondan belki cevap alırım diye ümitleniyordu.Sevdiği kadın son mektubunu ' seni seviyorum,bana kızma söz ver,hakkını helal et.' diye bitirmişti.O buna bir anlam verememişti ama mektubuna cevapta alamayınca iyice kafası karışmıştı.Dışarıdaki soğuk değilde,yarinden gelmeyen mektup içini,kalbini üşütmeye yetmişti.Başlık parasını sonunda tamamlamıştı,köyünde güzel bir düğün yapıp sevdiğinide,anasınıda alıp İstanbul'a getirecekti.
Köye gittiğinde,birbuçuk aydır haber alamadığı yavuklusunun yanına gitti ilk,ona aldığı gelinliği verecekti.Evlerinin önünde önce kızın annesini gördü,ne kadarda yaşlı ve üzülmüş bir haldeydi.Ne olabilirdiki?Sevdiceğinin kardeşini gördü,saklandığı ağacın arkasından 'fatma' diye fısıldadı yavaşça.Fatma kendisine seslenildiğini anladı,annesi eve girince,onun yanına geldi.
-İnanamıyorum abi geldin demek..
-Geldim tabii.ablan nerede hemen çağırıver çok güzel haberlerle geldim,birbuçuk aydır mektup yazmadı ablan bana,hemen çağır hemen görmeliyim onu..
-Abi..ablam..
-Ne oldu?Birşey mi oldu yoksa..
-Ablam öldü.
Sevdiceğinin öldüğünü duyduğunda,duyduğuna inanamadı yanlış mı duydum diye düşünürken,küçük kız anlatmaya devam ediyordu.Sen gidince ablam hep seni düşündü,sana mektuplar yazdı her gece aşkından,hasretinden seni sayıkladı,ağladı durdu.Çok seviyordu seni.Babam iki ay önce onu karşı köyün ağasıyla evlendireceğini söyledi,düğün gecelerinde ise kendini öldürdü.O an başından kaynar sular döküldü,genç adam elindeki içinde gelinlik bulunan paketi yere düşürdü..
Aslında hikayenin sonunu,kavuşabilirler diye yapmak isterdim,yada kız başkasıyla evlenmişte olabilirdi.Ama bilmiyorum 'pencereden kar geliyor' şarkısını dinleyince belkide böyle bir hikayesi var diye hissettim..
Aslında 'Gurbet' bir kız ismiydi..

hüzün dolu yazılar yazamayacağını anlayan biricit arkasına bile bakmadan müzik dinlemeye gitti.
resimler alıntıdır.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Yöresel Aşk Yumurtası


Merhabalar,

Bu sefer size çok kolay hazırlayabileceğiniz fakat herkesinde yapamayacağı, bir yemek tarifi yazıyorum.
Ama önceden belirteyim,evde tek başınıza denemeyin.

Yöresel Aşk Yumurtası 
- 2 yumurta ( tek asla olmaz,yalnızlık kötüdür,yumurtanızı yalnız bırakmayın,yanında bir arkadaşı olsun.Arzuya ve kalabalıklığınıza göre ölçüyü artırabilirsiniz.)
-Sıvı yağ veya margarin (heee parayada kıyarım derseniz tereyağı öneririm,iyi gider)
-Tuz ve baharat ( kırmızı pul biber,karabiber,kimyon,kekik benim tercihimdir,arzuya göre istenilen baharatları ekleyin,baharat candır..)
-Bir adet tava (tercihen teflon,yoksada kafaya vurdumu ses çıkaracak cins bişey olsun.)


Tavamıza yağımıza koyuyor,sonrasındada yumurtaları birbirine vurarak kırıyoruz.Tavamıza yumurtaları atıyoruz,yalnız birşey unutmadık mı?

Yemeğimizin içine sevgimizi,aşkımızı katmamız lazım.Eğer içinizde yumurta kırmak için büyük bir heves istek yoksa hiç denemeyin derim,yumurta kırmak özel bir yetenekte ister ayrıca.
Kabukların yemeğin içinde olmaması lazım.Sizin yumurtayı kırarkenki isteğinizi,yemeğinizi yiyecek olan kişilerin,hissetmeleri lazım.Bu işe gönül vermeniz lazım.

Hayattada bu böyledir;bir işe gerçekten gönül vermeden yapılan işlerden kimseye hayır gelmez.Birşeyi istiyorsanızda bir türlü olmuyorsa yeterince gönül vermemişsiniz demektir,şöyle düşünüp; ' ben yapabileceğimin en iyisini yaptım mı,bütün herşeyi yaptım mı' diye kendinizi sorgulamalısınız.Cevabınız evetse,birşeyi çok istiyorsunuz,çok gönül verdiniz ama bir türlü olmuyorsada bu evrenin size 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir.O zaman bazı şeyleri zamana bırakmanız gerekir.Umduğunuz şey er yada geç hatta siz ondan vazgeçtiğinizde,onu düşünmediğiniz anda gerçekleşir.
Bu süreçte ise sabretmelisiniz,umutsuzluğa kapılmamalısınız,herşeyin bir çaresi olduğunu unutmamalısınız.

Üniversiteden yakın bir arkadaşım vardı,halende görüşüyoruz.Okuldan mezun olunca zart diye iş bulamadık,iş aradığımız dönemler oldu,iş deneyimlerimiz oldu çeşitli alanlarda.Arkadaşım Türk Hava Yollarında hostes olmayı kafasına takmıştı,hemde ne takma.. Ama farklı bir yerde hostes olmak değil,illede THY olacak o derece.Sınavına girdi,yabancı dil mülakatını bir soru yüzünden kazanamadı.Öyle bir depresyona girmiştiki,kimselerle konuşmuyor,görüşmüyor,kimseyle bağlantısı olmasın diye msnni, facebookunu bile kapamıştı.Aradan birkaç ay geçti,başka bir havayolunda çalışmaya başladı.Sonra hostesliğin kendisine göre bir meslek olmadığını anladı,şu an farklı bir sektörde çalışıyor.O saçmaladığı döneme ise gülüyor, o ben miydim? diye hatırlıyor.

Bir yumurta tarifi yazayım dedim nerelere geldik,en iyisi bi yumurta kırayımda yiyeyim ben.Kalbinizin yöresinden geçen yumurtaları afiyetle yemenizi dilerim.

Yumurta yemeye giden biricitten bakalım haber alınacak mı?
resimler alıntıdır.

10 Aralık 2011 Cumartesi

Ofiste Aşk Başkadır


Ofiste aşk başkadır..

Çalıştığı işyerinde aşık olup evlenen o kadar çok arkadaşım varki.Genelde evlenen çiftlerin tanışma yeri işyeri veya okuldur.Eskiden görücü usulü diye birşey vardı,tabii artık öyle birşeyin olduğunu sanmıyorum.En azından çevremde falan görmedim.

Peki ben neden işyerinden kimseyi bulamadım? Çünkü ben çalışırken sadece işime odaklanıyorum,işyerinde birini sevmenin,aşık olmanın iyi birşey olmadığını düşünüyorum.Şöyleki ; eğer işyerinde biriyle çıkmaya başlarsanız kariyerinize zarar verirsiniz,işinize odaklanamazsınız,her işyerindede yasak olan birşeydir aslında.Aşkı yasaklamakta çok ilginç birşeydir sanki insan kimi nerede seveceğini seçebiliyormuş gibi.Eğer işyerinde biriyle sevgili olursanız,sürekli onun çevresindeki insanları gözetlemeye başlarsınızki benim gibi araştırmacı gazeteci bir kişiliğe sahip biriyseniz zaten twitteriydı,msnydi,facebookuydu araştırıp araştırıp zaten bokunu çıkaran bir yapıdaysanız yandınız ! Onu işyerinde başkalarıyla konuşurken,işini yapmaya çalıştığını bildiğiniz halde kıskanırsınız.



İşyerinde sizin dedikodularınızı yapmaya başlarlar,dedikoduda en sevmediğim şeyler arasındadır,o yüzden bana göre değil işyerinde aşk olayı.Çünkü ben kendimi biliyorum hem onu kıskanırım,hem işyerindeki dedikoducularınında ağzının payını veririm,bu seferde kötü olan ben olurdum.Mesela sevgilinizle tartıştınız,kavga ettiniz,ertesi gün yine işyerinde karşılaşıyorsunuz.Yada diyelim anlaşamadınız ve ayrıldınız,hergün işyerinde onu görmek size acı vermez miydi? Yada ilişkiniz ilerledi ilerledi ve evlenmeye karar verdiniz.Şimdi ne olacak?Birinizden birinin işyerinden ayrılmanız gerekiyor,çünkü aynı işyerinde evli çiftler çalışmıyorlar tabii işyerinin sahibi patronu falan değilseniz.Ya zaten evli olupta aynı işyerinde çalışmakta insanı bunaltır yaa o ne öyle,eve git işe gel aynı yüz,çokta huzurlu bir ilişki olmaz.Bu açılardan baktığımda işyerinde biriyle sevgili olmak bana olmayacak bir ihtimal olarak geliyor,asla yapamam.Ama bu şekilde ilişki yaşayanlarıda kınamıyorum hatta alkışlıyorum iyide yapıyorlar bence.Ama tehlikelerinide farketmelerini ona göre davranmaları gerektiğini düşünüyorum.

Bir mağazada çalışıyorsanız mesela nişanlandıysanız,birinizi farklı bir mağazaya gönderiyorlar.Evlenince aynı mağazada çalışmanız yasak.Bu şekilde evlenen çok yakın bir dostum var ve çok mutlu oldu.Şu andada bir kızları var,gerçi arkadaşım evlendikten sonra tazminatını alıp işten ayrıldı,çalışmayı seçmedi ama çok mutlu Allah bozmasın.Darısı bütün bekarların başına,tabii benim gibi cesaretsizseniz zor :)

Not:Bu hafta izlediğim filmleri size aktarmak istedim,kesinlikle izleyin.
Musallat 2: Benim gibi korku,gerilim filmi fanatiğiyseniz Türk filminden korku filmi mi olur,çok saçmalıyorlar hayatta izlemem diye düşünebilirsiniz.Çünkü bende öyle düşünmüştüm.Ama bu sefer Türk sinemasında gelişmeler olmuş,biraz daha gayret ve çalışmayla bence güzel filmler yapabiliriz.Musallat 2 de ürktüm,gerçekten korku öğeleri var ve olayın gerçek olmasıda insanı etkiliyor.
Dedemin İnsanları: Romantik,duygusal,dram filmlerini sevmem aslında,arkadaşımın çok yoğun isteği üzerine izledik filmi.Konunun gerçekten yaşanmış olması,anne tarafımın da göçmen olması,belkide yaşarken gördüğüm anneannemin ve babaannemin hayatlarıda böyle miydi?diye düşündüğüm,hayatım boyunca göremediğim iki dedem içinde izledim filmi.Dedelerimi tanımak isterdim,bir kezde olsa görmek isterdim,Allah ikisinede rahmet eylesin.Çetin Tekindor'un oyunculuğu zaten harikaydı.Filme girerken arkadaşıma 'sen ağlarsın şimdi hehehe' diye dalga geçerken,filmi izlerken ağlamaktan helak oldum.Fevkaladenin fevkinde bir film ailecek izleyebilirsiniz.

Ağlamaktan helak olan biricit,efkarlanıp bir sigara daha yaktı ve tvdeki dizilerini izlemeye gitti.
resimler alıntıdır.

8 Aralık 2011 Perşembe

Her Kadın


Her kadın; 'ferhunde'dir aslında.. Hain planları vardır içinde,belki birine zarar vermek için değilde sırf bencilliğinden,sırf kendisi mutlu olmak için başkalarını zor durumda bırakmak isteyebilir.Yada başkalarına zarar vermek için,belkide onlardan intikam almak için 'kara melek yasemin' olabilir bir kadın..Her kadın; 'iffet'tir bazen..Sever ve karşısındaki adam hem onunla oynayıp,hemde onu başka şeylere tercih etmiş olabilir.Bazı zamanlarda 'fatmagül'dür bir kadın.. Onun kadar masumdur aslında..

Her kadın; 'şehrazat'tır aslında..çocuğunun hayatı için herşeyini verebilir..Her kadın 'cemile'dir aslında.. Ailesini bir arada tutmak için herşeyi yapabilir.Her kadın 'hürrem'dir aslında..Sevdiği erkeği kimseyle paylaşmaya izin vermez..


Her kadın; 'feriha'dır aslında..kendi içinde bile kendine söylemediği yalanları vardır.. Bazen 'hayat'tır bir kadın,hayat kadar acı dolu..
Her kadının içinde bir 'ada' vardır,kimsenin bilmediği yada bilipte belli edip hatırlatmadığı,ama sonuçta her kadının içinde sakladığı unutamadığı,kazığı yediği bir 'ıssız adam'ı mutlaka vardır.Ya benim anlamadığım şey,bir kadın yaprak dolması yerken sen kalk kadına 'haydii ayrılıyoruz 'de,yahu hiç mi utanmıyorsun o anda denilir mi?Kadın iyikide boğulmadı,en hassas anda,o dolmaları yerken..
Ve benim anladığım şu ki; erkeklere iyi davranılmamalı,hatta süründürülmeli.O zaman kıymetli,değerli oluyoruz.Yüz verince astar isteniliyor,değersiz sanılıyoruz sanırım.En iyisi kimseye değer vermeyelim diyeceğim ama iyi insanlarda vardır hayatta.O zaman şöyle diyelim,hakedene hakkettiği değeri vermeli,haketmeyene ise eşeğin kol düğmesini verelim.
Her erkek; 'nihatdoğan' felsefesine sahip,birşeyler diyolar ama ne diyolar onu kendileride anlamıyor..(hiçbir erkek bu felsefeye sahip değilim demesin,az yada çok belirli oranlarda,nihat doğanın özelliklerinde,onun felsefesinde olduğunuzu kabul edin..)

Felsefik felsefik konuşan biricit,yeni okumaya başladığı kitabı 's*ktir et'i okumaya gitti.
resimler alıntıdır.

3 Aralık 2011 Cumartesi

35inde lolita..pardon gelin..


Malumunuz bloggerda yeniyim,olumlu olduğu kadar olumsuz tepkilerde aldım,teşekkür ederim.
İlginç,çok güzel bloglarla tanıştım,bazı bloglar çok hoşuma gitti hemen takibe aldım.Bazı bloglarlarsa o kadar itici geldiki,çok bunalımlı,depresyonlu,sürekli sevgilisiyle yaşadığı sorunları büyütüp büyütüp anlatan.Yahu seni sevmeyen insanla ne işin var,adam belliki seni istemiyor,niye şansını zorluyorsun anlamadımki?

Boşuna vakit kaybediyorsun ve boşyerede üzülüyorsun,mal beyinli misin nesin yahu?Hem mutlu olmak istiyorsun,hemde kendini mutsuz edecek şeylerle uğrasıyorsun.Sevebilirsin,aşkından ölebilirsin hatta..Ama o seni sevmiyorsa,istemiyorsa,sen onu hayatının,yaşamanın manası gibi gösterip,hala daha adamın niye kıçını kaldırıyorsun?Sevmeyene yol ver gitsin..O senin kalbinin,ruhunun güzelliğini göremediyse anlamadıysa,sen hala neden yırtınıyorsun,ne gereği var?Adam seni böyle EZİK,ağlak bir halde görünce sana acıyacak mı??Yooo aksine senin haline gülüyordur,egosunu tatmin ediyordur..Salak! Sana sadece salak diyorum,salaksın çünkü.. 

Bütün salaklar izlesin bu videoyu...( bende eski salaklardan olduğum için bende izleyeyim bari..Bak bana, bir ay sonra 30 yaşıma gireceğim,hala bekarım,belkide bende 35imde evlenirim..)



Kocayı bulsam bende böyle sevinirdim dedi ve efkarlanıp bir sigara daha içti biricit.
resimler alıntıdır.

28 Kasım 2011 Pazartesi

yönetici tipleri...


1-Vurdumduymaz,ilgisiz yönetici: Bu yönetici tipi genelde hiçbir yaptığınız işle ilgilenmez,başarılarınızı övgülendirmez,sizi kaale bile almaz.(almazsan alma lavuk,seni kim kaale aldı ki?)





2-Yalaka Yönetici: Bu yönetici tipi genelde bölüm sorumlusu,departman sorumlusu sayılan,hiyerarşide bir üstü tarafından yönetilen yöneticidir.Üst kademedeki yöneticiyi yıkamayı,yağlamayı çok sever.Yer yer yalakalıklarıyla,yer yer kendi çalışanlarından aldığı bilgilerle yönetimi etkilemeye çalışır.En önemli özelliği iyi biri gibi görünmesidir fakat sizi sattığı anda gerçek yüzünü anlarsınız.(yere tükürdüm onuda yalasana,Seden Gürel-Çalkala şarkısı sana yazılmış adamım)




3-Kullanmaya çalışan Yönetici:İşle ilgili hiç bir bilgisi olmamasına rağmen,sizin bildiğiniz şeyleri,yaptığınız işleri,kendi yapmış gibi üst yönetime bildiren kişidir.Siz sadece kullanıldığınız ile kalırsınız.(sakızımı lağıma attım,alıp çiğne)


4-Nazi Fikirli(erkekse Fredy Kruger-kadınsa Blair Cadısı) Yönetici:Bu yönetici tipi; çalışanını insan olarak görmez.Adeta sizi at yada eşek konumuna sokmaya çalışır.Sürekli size bağırır,çağırır bu şekilde disiplini ve iş düzenini sağlayacağını sanmaktadır.Sizin mola yapmanızı,yemek yemenizi bile istemez sizin sadece çalışmanızı,mesailere kalmanızı ister.Sürekli insanların içinde sizi rencide edici cümleler kullanarak,hem üzülmenizi hemde başkalarının sizi verimsiz görmelerini sağlar,üstüne üstlük moralinizide sıfırlar.Yaptığınız hiçbir işi beğenmez,nasıl bir portakalı sıkarsınızda suyu cıkarda posası kalır ya,o sızın o posanızıda sıkmaya calısır,hatta sizden sabun bile yapmayı düşünebilecek bir yapıdadır.(ekinler baş vermeden kör buzağı topallamaz,merci poku mu yii)





5-Cimri Yönetici:Bu yönetici tipinde,yönetici hem patrondur,hemde yönetici statüsündedir.Çalışanlarının maaşlarını zamanında ödemeyen,onların maaşlarıyla ne yaptığı belli olmayan yöneticidir.İşçiler maaş almayı beklerken,günler,haftalar,aylar geçmektedir.O kadar cimridirki ucuz çay,ucuz yemekle çalışanlarını mutlu ettiğini sanmaktadır.(ekmek bedava,su bedava,bedava yaşıyoruz bedava,beyinde bedava)





Umarım bu tipteki yöneticilerle hayat boyu karşılaşmazsınız.İyi yöneticilerde yok mu?Tabiiki var.Çok sevdiğim,tanıdığım,çalışan personelleriyle arkadaş gibi dost gibi olan yöneticilerde var.Yönetici dediğin önce insan olmalı,gerisi boş ve hikaye.

Yazıyı yazan Biricit,kendine demli bir cafeé yapmaya gitti,sizde yatın uyuyun,işe geç kalmayın,sonra yöneticiniz sizi sevmez.
resimler alıntıdır.

26 Kasım 2011 Cumartesi

iş görüşmesinde ne giymeli?


Hayalinizdeki iş için sizi aradılar ve görüşmeye çağırdılar..İşte en önemli ana geldiniz..İş görüşmesinde ne giyeceğiz stresi sizi sarmaya başladı..


İş görüşmesinde koyu renkli kıyafetleri giymelisiniz.Bu sizi ciddi,işi almaya istekli gösterecektir.Koyu renkler derken; siyah ve lacivert rengi kullanabilirsiniz.Beyaz bir gömlek,siyah bir pantolon yada siyah bir etek birbirini iyi kombine edecektir.Beyaz gömleği özellikle tavsiye ediyorum,çünkü beyaz karşınızdakinize güven veren bir renktir.Unutmayın ilk intiba her zaman çok önemlidir.Ama unutmayınki,İnsanlar kıyafetleri ile karşılanır,düşünceleri ile uğurlanırlar.






Tabii bu söylediğim daha çok tutucu mesleklerle ilgili.(finans,bankacılık vb.) Bunun yanısıra yayıncılık,medya gibi sektörlerde çalışıyorsanız iş görüşmenizde biraz daha renkli kıyafetleri tercih edebilirsiniz.Ama sakın günlük yaşamda kullandığınız tarzdaki kıyafetleri tercih etmeyin.



Jean pantolon giymek isteyebilirsiniz,fakat bunu denemeyin.İş görüşmesini ciddiye almamış gibi bir hava yaratabilirsiniz.Perakende yada mağazacılık sektöründe çalışıyorsanız; bıraz rahat ama yinede ciddi bir görünüm verebilecek tarzdaki kıyafetleri seçebilirsiniz.Yinede t-shirt,capri pantolon gibi kıyafetlerden kaçınmalısınız.İlk izlenim her zaman önemlidir,iş hayatında,insanlarla olan ilişkilerimizde,insanların hakkınızdaki görüşleri sizleri gördükleri ilk iki dakika içinde oluşur.

Şimdi sıra geldi renklerin manalarına ve insanların üzerindeki etkilerine.Benim en sevdiğim ve sürekli kullanmaya çalıştığım renkler mor,mavi ve siyahtır.Beyaz rengi o kadar çok kullanamıyorum,zira ne zaman beyaz renk giysem üzerime birşey döküyorum.Gri renkte gardrobumda mevcut değildir çünkü beni çok bunaltıyor,daraltıyor,adeta depresyona girmemi sağlıyor.


Uzmanların renkler hakkındaki görüşleri ise şu şekilde: ( http://www.renklerinanlamlari.com/renklerin-anlamlari.html )

SİYAH; hüznü, yalnızlığı, sıkıntıları ve endişeleri hatırlatarak karamsarlığı artıcı etkiler gösterebilir. Ölümü çağrıştıran siyah, genellikle matemin rengi olarak bilinir. Siyah renk aynı zamanda, gücü, soyluluğu, ağırbaşlılığı, hırsı ve tutkuyu ifade eder. Konsantrasyonu arttırır.

Gücü ve soyluluğu çağrıştırdığı için makam araçlarında en çok kullanılan renktir. Siyah renk, hakim olduğu ortamlara gizem katar. Karamsarlığı arttırabileceğinden özellikle çocuk odalarında kullanılmamalıdır.

Siyah rengi seven insanlar genellikle özgüveni yüksek, azimli ve kararlı kimselerdir. Kendi kararlarını kendileri vermek isterler. Bu özellikleri ile iş hayatında başarılı olabilirler, fakat inatçılık ve aşırı hırs gibi olumsuzlukları dengelemeleri gerekir. Ayrıca, siyah giyen insanların ruhsal sorunlarının daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Özellikle çocuklarda inatçılığa ve depresyona neden olabilir.

Siyah renk, kendine güveni ve konsantrasyonu arttırır. İnatçılığa ve hırsa neden olabilir.

BEYAZ;saflığın ve temizliğin simgesidir. Soğuk kanlılığı, asaleti, masumiyeti, istikrarı ve devamlılığı temsil eder. Huzur ve güven verir. Düşünce gücünü arttırır. Aynı zamanda insana hüzün veren, dertlerini ve sıkıntılarını hatırlatan bir yanı da vardır. Belki de bu yüzden, Çinliler beyazın matem rengi olduğuna inanırlar.

Beyaz renkle boyanan mekanlar daha geniş ve ferah olarak algılanır. Bu etkisinden dolayı, özellikle banyo, mutfak gibi dar mekanlar ile misafir odaları için uygun bir tercih olabilir. Bütün renklerle uyum sağlayan, tamamlayıcı ve dengeleyici bir renk olarak diğer mekanlarda da rahatlıkla kullanılabilir. Işığı yansıtan beyaz renk, az ışık alan mekanlar için de uygundur.

Temizliği ve sağlığı çağrıştırdığı için, beyaz renk hastaneler ve ilaç firmaları tarafından çok sık kullanılır. Neredeyse bütün ilaç kutuları beyaz renktedir.

Beyaz renk giyenler daha istikrarlı, güvenilir ve temiz olarak algılanırlar. Ayrıca, insanı daha genç gösterir.

Beyaz rengi seven insanlar genellikle, temizliği, aydınlığı ve düşünmeyi seven, hayal dünyası geniş, soğuk kanlı ve uzlaşmacı kişilerdir.

Beyaz renk insan sağlığı üzerinde de etkilidir. Bu nedenle, akciğer ve bağırsak hastalıkları ile şeker hastalığının tedavisinde beyaz renkten faydalanılabilir.

MAVİ;gökyüzü ve deniz; özgürlüğü, huzuru ve sonsuzluğu ifade eder. Mavi renk durağan ve çok göze batmayan bir renk olduğu için özellikle arka fonlarda kullanılabilir. İnsana rahatlık ve huzur veren, dinlendirici bir renktir.

Mavi rengi seven insanlar genellikle sakin, düzenli, güvenilir, sadakat sahibi, barışçıl ve içe dönüktür.

İnsanı sakinleştirici etkileri vardır. Bu nedenle, bazı okullarda mavi renk kullanılmaktadır. Dinlenme mekanları ve yatak odası için de uygundur. Sakinleştirici etkilerinden dolayı çalışma mekanlarında kullanılmamalıdır.

Mavi renk, gözleri ve sinirleri rahatlatır. Göz hastalıklarına ve stres, sinirsel baş ağrısı ve migrene karşı faydalıdır. Guatr, boğaz ve bademcik ağrısı gibi boğaz hastalıklarında mavi renk tedaviyi destekler. Kızamık, boğmaca gibi çocuk hastalıklarında etkilidir. Diş çıkaran çocukları rahatlatmaya yardımcı olur. Sakinleştirici ve kan akışını yavaşlatıcı etkileri ile tansiyonu düşürür. Bu özelliğinden dolayı yüksek tansiyonda ve ateşli hastalıklarda faydalıdır.

Mavi çok yoğun olarak ya da koyu tonlarda kullanılırsa insana sıkıntı verebilir. Açık mavi ise buzu çağrıştırır ve insanda soğukluk ve yalnızlık hissi uyandırabilir. Mavi güvensizliğe, aşırı duygusallığa ve tembelliğe neden olabilir. Bundan dolayı, karamsar kişiler için uygun bir renk değildir.

KIRMIZI;fiziksel anlamda hareketliliği, dinamizmi ve gençliği; duygusal anlamda ise mutluluğu, azim ve kararlılığı ifade eder. Bir nevi gücün ve azmin simgesidir. İnsanı harekete geçirir. Hareketliliğin ve azmin ihtiyaç duyulduğu yerlerde kırmızı kullanılması uygun olabilir. Çünkü kırmızı renk insana şevk, azim ve hareketlilik kazandırır. Bundan dolayı özellikle gençlere hitabeden ürünlerde kırmızı sıkça kullanılır.

Kırmızının, özellikle yakın mesafelerden, fark edilmesi kolaydır. Bu nedenle, uyarı işaretlerinde genellikle kırmızı renk kullanılır. Fakat uzaklaştıkça kırmızının fark edilmesi zorlaşır. Bundan dolayı, uzak mesafelerden fark edilmesi istenen işaretler için mavi renk daha uygundur.

Kırmızı ilk anda dikkat çekicidir, fakat uzun süre kırmızı ışığa maruz kalınırsa rahatsız ve tedirgin edici olmaya başlayabilir. İlk anda kendine çeken kırmızı, sonra kendinden uzaklaştırmaya başlayabilir.

Kırmızı renk iştah açıcı olmasının yanında zaman kavramını da unutturmakta ve uykuyu kaçırmaktadır. Bu nedenle, özellikle yemek odalarında ya da lokantalarda tercih edilebilir. Kolay fark edilmesi, önce kendine çekmesi ve sonra uzaklaştırması fast-food türü işyerlerinde çok sık olarak kullanılmasına neden olmaktadır.

Uzun süre kırmızıya maruz kalmak duyarsızlığa, kabalık, kızgınlık ve saldırganlığa zemin hazırlayabilir.

Kırmızı renk tansiyonu ve kan akışını hızlandırır. İnsana hareketlilik kazandırır ve mutluluk verir. Bu özellikleri ile hüzünlü olanları neşelendirmeye yardımcı olur. Kansızlık, soğuk algınlığı ve felç gibi şikayetleri olanların tedavisini destekleyici olarak kullanılabilir. Bununla birlikte yüksek tansiyon, gerginlik ve yüksek ateş gibi olumsuzluklara da zemin hazırlayabilmektedir.

Kan akışını hızlandıran ve hareketliliği teşvik eden kırmızı aynı zamanda tahrik edicidir. Bundan dolayı, özellikle çocuk sahibi olamayan ya da birbirine daha yakın olmak isteyen çiftler için yatak odasında ve geceliklerinde tercih edebilecekleri bir renktir.

SARI;İnsana sevinç ve coşku verir. İlham vericidir. Bilgiyi ve bilgeliği ifade eder. Mutfak için oldukça uygundur.

En parlak renk sarıdır. Sarı renk sıcak bir renk olmakla birlikte, yeşile kaçan tonları soğuk bir renk gibi algılanır. Bu nedenle, sarı canlılık ve neşenin rengi olduğu kadar, hüznün ve sonbaharın da rengidir. Bu iki zıt etkiyi de içinde barındırdığı için insanda duygu ve zihin karışıklığına neden olabilmektedir. Fazla ilham verici olduğu için zihin karışıklığına neden olabileceğinden çalışma odalarında kullanılması tavsiye edilmez. Ayrıca, dinlenme mekanları için de uygun bir renk değildir.

Sarı renk aynı zamanda geçiciliği de ifade eder. Çok dikkat çekici olması ve geçiciliği ifade etmesinden dolayı taksilerde en çok kullanılan renktir.

Sarı midenin ve sindirim sisteminin de rengidir. İştahı açar, hazımsızlığı ve sindirim sistemi rahatsızlıklarını önlemeye yardımcı olur. İştah açıcı etkisi ile özellikle iştahsız çocuklar için faydalıdır. Vücuttaki zehirli maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını kolaylaştırır ve kanı temizler.

Sarı renk zihin faaliyetlerini arttırır ve insana cesaret verir. Bu nedenle, sorumluluk ve yönetim gerektiren işlerde başarılı olan birinin sarı rengi seviyor olmasına şaşırmamak gerekir. Sarı rengi seven insanlar ilgi çekmekten ve her şeyin kendi kontrollerinde olmasından hoşlanırlar. İşlerin kendi kontrollerinden çıkmasına ise tahammül edemezler.

YEŞİL;İnsana huzur verir ve rahatlatır. İç açıcı ve güven veren bir renktir. Aynı zamanda umudu, yeniliği, gençleşmeyi ve yeniden canlanmayı çağrıştırır. Paylaşım, cömertlik ve uyumun rengidir.

Yeşil rengi seven insanlar genellikle üretken, çevresiyle uyumlu, içten ve doğayı seven insanlardır. Aynı zamanda hareketlerinde dengeli ve düzenlidirler.

Yeşil renk, üretkenliği arttıran etkisiyle özellikle mutfak için uygundur. Hastanelerde de hastaları rahatlatmak için kullanılması faydalı olur. Girişlerde yeşil renk kullanılması girilen ortama güven duymaya ve rahatlamaya vesile olur.

Yeşil renk insanı rahatlatır ve huzur verir. Gözleri dinlendirir. Verem ve kalp hastalıklarına karşı faydalıdır. Mide rahatsızlıklarına karşı direnci arttırır. Zehirli maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Sinirleri destekler. Hücrelerin yenilenmesini ve onarılmasını sağlar.

Olumsuz etkileri olarak, aşırı rahatlama sonucu umursamazlık, yorgunluk hissi ve tembelliğe, ayrıca kıskançlığa neden olabilmesi sayılabilir. Çalışmaya yatkın olmayan, yani tembel, kişilerde tembelliği daha da arttırabileceği için bu kişilerin çalışma ortamlarında yeşil rengin hakimiyetinden kaçınmak faydalı olacaktır.

MOR;zenginliği, asalet, lüks ve ihtişamı çağrıştıran bir renktir. Özellikle açık tonları rahatlatıcıdır. Hayal gücünü arttırarak şevk ve ilham verir. Konsantrasyonu arttırır.

Mor rengi seven insanlar genellikle, ruhsal dünyası ön planda olan, ağır başlı ve asil ruhlu kişilerdir. Duyarlılıkları fazla olduğu için sanat dallarında başarılı olma ihtimalleri daha fazladır.

Mor renk, vücuttaki hormonları ve salgı bezlerinin çalışmasını da etkilemektedir. Özellikle sara, menenjit gibi beyin hastalıklarında tedaviyi destekler. Eklem iltihaplarına karşı faydalıdır. Ayrıca, kanı temizler ve akciğer, karaciğer, kalp ve böbreklerin çalışmasını düzenlemeye yardımcı olur.

Mor renk, kullanıldığı tona göre farklı etkiler gösterebilir. Morun açık tonları olan lavanta, leylak gibi renkler ilham verici etkileri için çalışma odalarında tercih edilebilir. Beyinsel faaliyetleri ve sanatsal düşünceyi arttıran mor, özellikle sanatçıların çalışma ortamları için uygun olabilir.

Mor renk, açık tonlarda ilham ve güven verici etki gösterirken, özellikle koyu tonlarda, mor rengin insanda meydana getirdiği asalet duygusu, bazı insanlarda küstahlık, kabalık ve hatta kavgacı bir yapıya da neden olabilecek şekilde etki gösterebilir. Hüzün, üzüntü ve depresyonu çağrıştıran etkileri de vardır. Özellikle koyu tonlarda, bilinçaltını etkileyerek insanda korkuya ve hüzne neden olabilen mor renk, belki de bu yüzden, intihar edenlerin en çok sevdiği renklerden biridir. Bu nedenle, depresyona yatkın kişilerin, ruhsal sorunu olanların, alkoliklerin ve madde bağımlılarının olduğu ortamlarda kullanılmamalıdır.




PEMBE;kırmızı gibi canlılık verir ama daha yumuşaktır. Mavi renk erkeklerin, pembe ise bayanların rengi olarak bilinir. Neşe ve mutluluk veren bir renk olan Pembe aynı zamanda hayallerin ve aşkın rengidir.

Pembe kız çocuklarının rengidir. Saflığı ve sevimliliği çağrıştırdığı için kız çocukları en çok pembe renklerle bezenir. Bu nedenle, özellikle kız çocuklarının odalarında kullanılabilir. Sakinleştirici etkilerinden dolayı hapishane ve uyuşturucu tedavi merkezlerinde kullanılmaktadır. Ayrıca, pembenin rahatlatıcı etkisinden dolayı, müşterilerin pembe giyen kasiyerlere daha rahat ödeme yaptıkları tespit edilmiştir. Bu nedenle, pek çok mağaza ve markette kasiyerler pembe giymektedir.

Çalışma ortamları için çok uygun bir renk değildir.

Pembe renk, kişide olumlu duyguların oluşmasına yardımcı olur. İnsanı sakinleştirir ve vücudu rahatlatır. Sinir ve böbrek hastalıkları ile epilepsi (sara) hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır.

Pembe rengi seven insanlar, ki bunlar genellikle kadınlardır, duygusal, neşeli, sorumluluklarının bilincinde ve biraz ürkektir, fakat çekingenliklerini fazla belli etmezler.

TURUNCU;dışa dönük, heyecan ve mutluluk verici, dinamik, dikkat çekici, çarpıcı ve iç açıcı bir renktir. Kırmızıdan sonraki en sıcak renk olan turuncu gösterişin ve şatafatın rengidir, fakat kırmızı kadar rahatsız edici değildir.

Turuncu rengi seven insanlar genellikle dışa dönük, hareketli, neşeli ve sosyal ilişkileri kuvvetlidir. Bazen de gösterişe yatkınlık, sürekli haklı olma ve üstün gelme isteği görülebilir.

Turuncu renk metabolizmayı hızlandırır. Canlılık, cesaret ve güven verir. Zihni harekete geçirir. Pankreas, böbrek, dalak sorunları, karaciğer hastalıkları ve mide ülserine karşı faydalıdır. Romatizma şikayetlerini azaltmaya yardımcı olur. Emziren anneler için de faydalıdır.

Turuncu renk, kullanıldığı ortamlara neşe ve canlılık verir. Bundan dolayı, çocuk odalarında, mutfakta ve yemek odasında kullanılabilir. Çalışma odası, dinlenme mekanları ve yatak odası için çok uygun değildir.

LACİVERT;Sezgileri güçlendirir ve karar vermeyi kolaylaştırır. Sonsuzluğu, otoriteyi ve verimliliği simgeler. Fazla göze batmayan bir renktir.

Lacivert insanların üzerinde başarılı ve güçlü imajı bırakır. Bundan dolayı, dünyadaki şirketlerin yarısından fazlası logolarında mavi-lacivert renk kullanmaktadır. Lacivert giyen kişiler de kendilerini daha inandırıcı ve karizmatik hissederler. İnandırıcı ve karizmatik görünmek isteyen iş ve siyaset dünyasındakiler için vazgeçilmez bir renktir. Aynı zamanda, fazla göze batmayan bir renk olduğu için toplum içinde çok göze batmak istemeyenler de laciverti tercih edebilirler.

Lacivert mekanlar özellikle düşünce yoğun çalışmalar için uygundur. Yatak odasında kullanılmamalıdır.

Düşünce gücünü arttırarak karar vermeyi kolaylaştırır. Düşünce gücünü arttırıcı etkilerinin yanında hafızayı da güçlendiricidir. Lacivert renk pijama giyenlerin rüyalarını daha iyi hatırladıkları tespit edilmiştir. Ruh ve sinir hastalıkları ile göz, kulak ve burun hastalıklarında tedaviye yardımcı olur.

KAHVERENGİ;Ciddiyet, dayanıklılık, sadelik, dostluk ve metanetin sembolü olarak kabul edilir. Toplum içinde rahatlığı sağlar. Sosyal denge simgesidir. Zihin üzerinde etkilidir. Çok dikkat çekmeyen bir renktir.

Kahverengi giyen insanlar özellikle toplum içinde rahattırlar. Karşısındaki insanda da resmiyetten uzak, rahat bir havaya neden olur. Kahverenginin verdiği bu rahatlık ve paylaşma isteği konuklarında rahatlık isteyen televizyon programcıları tarafından kullanılmaktadır.

Kahverengiyi seven insanların tenleri genellikle hassas ve duyarlıdır. Duygusal yönleri ağır basar. Kendilerini güvende hissedecekleri tanıdık ortamlara ihtiyaç duyarlar. Sakinliği ve sadeliği severler, fakat yalnızlıktan hoşlanmazlar.

Kahverengi, bulunduğu ortamda insanın hareketlerini hızlandırır. Bundan dolayı, hızlı yemek yenilen hazır yemek salonlarında kahverengi tercih edilir. Zeminde kahverengi kullanmak toprağın güvenliğini hissettirir. Bu nedenle, resmiyetten uzak, rahat ve güvenli bir ortam oluşturmak istenen mekanlarda tercih edilebilir.

Özellikle toplum içinde rahatlık ve güven verir. Zihni faaliyetleri destekler. Çocukların kendilerini güvende hissetmeleri için faydalıdır. Ayrıca, çocuklarda yardım sever olmayı ve yaptığı işi sağlamlaştırmayı teşvik eder.

GRİ;gözün en rahat algıladığı renklerden biridir. Alçak gönüllülüğü ifade eden, uzlaştırıcı ve denge unsuru olan bir renktir. Ciddiyet ve hareketsizliği çağrıştırır. Çoğu devlet kurumunda ağır basan renktir.

Gri rengi seven insanlar genellikle olaylardan uzak durmayı tercih ederler. Kuralcı, tutucu ve hareketsiz yanları ağır basabilir. Karamsarlık ve içe kapanıklığa da neden olabilir. Aktif ve dışa açık insanlar griyi bunaltıcı bulurlar.

Diplomatik ve ağır ortamlarda denge unsuru ve uzlaştırıcı olarak kullanılabilir. Kullanıldığı ortamlarda bunaltıcı bir havaya neden olabileceği için fazla tercih edilmeyen bir renktir. En iyisi tamamlayıcı renk olarak kullanmaktır.




Yazısını bitiren biricit iş görüşmelerine hazırlanmak üzere,renklerle dolu bir alışverişe gitti,kendisini zorlu iş görüşmeleri  maratonu beklemekte...çünkü kocada bulamayınca kariyer yapması gerektiğini iyice anladı...


resimler alıntıdır.

24 Kasım 2011 Perşembe

evlenecek kızlar yok

Bırakın bu işleri..Evlenecek kız kalmamış,etrafta doğru düzgün kız yokmuş..Hadi oradan..Asıl sorun şu evlenecek adam mı kaldı?Evlenecek erkeği de geçtim normal bir erkekte mi yok?
Tam birini görüyorsunuz diyorsunuzki 'heh işte buldum bu sefer ne kadar efendi,olgun,tam bir ev erkeği olur bundan'.. Meğer evliymiş,ee zaten o gömleğinle kravatının uyumunu ancak bir kadın oluşturabilirdi diyerek geri çekiliyorsunuz..
O an aklınıza galiba iyileri kaptılar hepside mi evli diye gelir.Fakat hepsi evli değildir tabiiki..
Bekarlarda vardır içlerinde ne yakışıklılar görürsünüz yolda yürürken yanlarında da tabiri caizse çakma sarışınlar,buram buram her yerlerinden seksilik akan hatunlar..Onları görüp görüp sinir olursunuz,çakasınız gelir..O kadar seksi değilim ondan yalnızım, şu vüduda baksana bende bu yağlar varken kim bakacak,kim evlenecek acaba benimle tabii yalnız kalırım..diye düşünür durursunuz..

İçinizden şu bisküvi reklamındaki dalyanlar hani nerdesiniz ben burdayım diye çığlık atmak geçer..



İstediğiniz aslında sadece aşkı yaşamaktır ve evlenmektir.Evimin kadını,çocuklarımın anası olayım,o gelinliği bir giyeyim istersiniz..Kız kulesinde evlenme teklifi almak istersiniz..Tabi bunlar benim düşüncelerim.. Peki erkekler ne düşünüyor biliyor musunuz?Onların derdi evlenmek değil.Biraz maddi durumunuz iyiyse sizi yemeyi,yok maddiyatla ilgili değilsede yine sizi yemeyi düşünüyorlar,ama evlenmeyi düşünen tek bir erkek bile yok..En azından benim çevremde bu zamana kadar olmadı.Biriyle yeni bir ilişkiye başladığınızda eski sevgilinizinde size geri dönesi geliyor..Eski sevgilim bana da geri dönmüştü bende beni unutamadı hala seviyor sanmıştım.Meğer kredi kartı borçlarını ödemek için bir 'enayi' arıyormuş.Ödemedim tabiiki ,bana ne. O kadarda embesil değilim.Yeni bir ilişkiye başlıyorsunuz,ilk başta her şey yolunda gidiyor.Karşı tarafta bir ilgi bir ilgi sormayın gitsin.Tabi sizde onunla ilgilenmeye başlıyorsunuz hatta seviyorsunuz onunla ilgili hayaller kuruyorsunuz..Adam yer cücesi,şişko olabiliyor ama sizin gözünüzde; 12dev adamdan biri o, artık masalınızın kahramanı..



Sonra bir anda ilgisizleşmeye başlıyor,sizi aramıyor,sormuyor,adam sanki ilgisizlik konusunda oskara aday! Mesaj yazıyorsunuz ona bile cevap yazmıyor..Ölsek kalsak adamın umurunda değil..Yalanlarını bulmaya başlıyorsunuz hepsi ardarda oluyor.Ve en kötüsüde aldatılıyorsunuz hemde sizin değerinizle eşdeğerde olmayan alakasız aptal saptal biri ile..Burda ki amacı anlamışsınızdır zaten masalınızın kahramanı aslında bir bal arısı çıkıyor..Her çiçeğe konayım misali..Aslına bakarsanız erkeklerin doğasında bu var,yetinmeyi bilmiyorlar,hormonal birşey olmalı..Kadınlar akıllarıyla düşünürken erkekler başka bir yerden düşünüyorlar.. Evlenmeyi düşünmüyorlar nedeni de özgürlüklerinin ellerinden gideceği korkusu..
Kimse bana demesin benim ailem şöyle böylede,ben babam gibi bir baba olmak istemediğim için evlenmek istemiyorum..Çünkü yemezler.Eğer baban gibi bir baba olmak istemiyorsan onun yaptığı yanlışları yapmazsın kendi doğrularınla hayatını geçirirsin..Zaten baban gibi olsan keşke diyede insanın içinden geçiyor,o evlenmiş cocuk yapmış sen hani??? Yani niyetler belli erkekler gönüllerini eğlendirmeye pek meraklılar.Bence bende bir mıknatıs var ne kadar ne istediğini bilmeyen,olgun olamamış,dengesiz erkek varsa gelip beni buluyor..Bazen tvdeki evlenme programlarına katılıp orada koca bulmaya çalışan kadınlarada hakvermiyor değilim.Sonuçta karşılarında evlenmeye gelmiş bir erkek var.Bir çay içip sonrada nikah masasına oturuyorlar..Yıllarını,aylarını,günlerini kendilerine ait zamanlarını boş yere değmeyecek insanlara harcamadan evleniyorlar..
Etrafımda iyi eğitimler almış,fizikleri harika olan,işlerinde belli başarıları elde etmiş pırıl pırıl insanlar var..Hepimiz yalnızız ama.. Nedenide karşımıza çıkan 'yanlış erkekler topluluğu'..
O yüzden kimse bana evlenilecek kız yok demesin..Biz evlenmeyi düşünüyoruz kadınlar olarak adeta bunun için doğmuşuz sanki.





Ama karşımıza dürüst,yalan söylemeyen,bizimle ilgilenen,bizi aldatmayacak,bizi biz olduğumuz için sevecek,ne kariyerimizle ne paramızla değil sadece bizi olduğumuz gibi sevecek erkekler çıkmıyor karşımıza..Hatta nesilleri tükenmişte olabilir.. Evlenilecek adam yok adam...

Yazıyı yazan Biricit koca aramaya gitti....
resimler alıntıdır.