aşk ilişkiler blogu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aşk ilişkiler blogu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2015 Pazartesi

Bir Melek: Özgecan..


Tüm sakinliğimi koruyarak yazmaya çalışacağım bu yazımda çünkü oldukça canım sıkkın gördüğüm haberlere, paylaşımlara.. Gerçekten çok üzgünüm çevremdeki herkes kadar. Nasıl bunları yaşar bir toplum olduk? Gencecik bir genç kız, genç bir hanım Özgecan daha yirmi yaşındaydı. Öyle bir ölümü, öyle bir şeyi, tacizi, tecavüzü, vahşeti hiç hak etmiyordu. Bir melek oldu şimdi..  Onun da hayalleri vardı,çok güzel bir işi olacaktı, bir gün evlenecekti 'anne' olacaktı.. Bazen kelimeler kıfayetsiz kalır ya aynen öyle bir durumdayım.  Burası bir kadın blogu ben bu blogu ilk açtığımda aşk ve ilişkiler üzerine yazılarımı yayınlıyordum. Genelde esprili, eğlenceli yazılarım okuyucularımla buluşuyordu. Bu yazım pek eğlenceli değil baştan uyarmak isterim.. Ben yaşadıklarımı paylaşırken; okuyucularımın dersler çıkarmasını veya kendi yaşadıklarını paylaşmalarını, aynı şeyleri yaşıyor muyuz diye yorumlarını okumayı seviyordum. Bir kaç gündür öğrendiğim şeyler aslında çevremdekilerle ne kadarda aynı şeyleri yaşadığımı bir kez daha gösterdi bana. 

Hepimiz korkuyoruz kadın olarak, yolda dolaşırken, akşam bir yerden dönerken. Hatta gündüz bile başımıza bir şey gelebilir. Her an tacizlerle baş başayız. Bir cinayete kurban gitmemek için korkuyoruz; eski sevgili, eski eş.. vs.. Ya da hiç tanımadığınız birisi sırf kadın olduğunuz için(tahrik olup) size tecavüz edebilir, taciz edebilir. Minibüslerde, otobüslerde az mı taciz yaşadık veya yolda giderken pis pis bakışların az mı muhatabı olduk, laf atmaların, elle tacizlerin. Durduk yere üzerinizde normal kıyafetler varken bile. 

Pazardayken alışveriş yaparken mesela düşünün orda meyve sebze seciyorsunuz, arkanızda insan diyemeyeceğim bir yaratık sizi elle taciz edip kacıp gidiyor! Ben üniversitedeyken ikinci öğretim okuyordum okulumda Laleli'deydi, pasajın içinden gidiliyordu, öğrenci olduğum o kadar belliydi ki elimde bir sürü kitapla gidiyordum, esnafın laf atmalarını da hiç unutamıyorum mesela.. Akşam 11 bucuk gibi eve dönüşlerim, korku ile hızlı hızlı yürümem, annem kapıyı açınca içimin ferahlaması.. 7den 70e bütün kadınların bu zamana kadar başına böyle olaylar mutlaka başına gelmiş maalesef ki. Çoğu yere yanımıza bir erkek tanıdığımızı alıp gitmişizdir. Korktuğumuz için çünkü, o saatte başımıza bir şey gelmemesi için. Mesela şunu da hiç unutmuyorum o zaman üniversitede okuduğumda part-time Akmerkez'de bir mağazada hafta sonu calısırken eve geç saatte gelemediğimde, cünkü bizim eve otobüs o saatte olmadığı için Cevizlibağ'da inip, aktarma yapacağım diye durakta otobüs beklerken saat yine 11.bucuk-12 civarında yanıp sönen far ısıklarıyla kornaları ile arabalarını durdurup bana işaret eden insan görünümlü ama tahminimce yaratık olan erkekler geldi aklıma, annem taksiyle zamanında durağa gelmeseydi beni almaya ne yapacağımı bilmiyordum.. 17 yaşındaydım o zaman, unutmayın bir kadın o saatte evine dönmeye calısıyordur, o saatte baska bir sey aramıyordur, o zaman her gördüğünüz kadını bu aranıyordur baska sey istiyordur diye taciz etmeyin, rahatsız etmeyin!

Telefonlarla, cep telefonlarıyla taciz eden kim olduğunu bilmediğimiz ama tanıdığımız sapıklar, ilişkilerde sürekli karşısındaki kadını cinsel açıdan kullanmaya çalışan erkeklerin de bundan bir farkı yok. Bir yerde okumuştum; erkekler bir gün içinde bilmem kaç defa; sürekli cinselliği düşünüyorlarmış, biz kadınlar ise sürekli bunu düşünmüyoruz. Karşınızdaki kadını 'kadın' gibi değil 'insan' gibi görün. Cinsel olarak görmeyin, yetiştirilmemiz farklı evet biz eğitildik, artık sıra sizde siz eğitilin, bakış açınızı değiştirin, hayvanlardan farklısınız 'düşünün, beyniniz var!' Sürekli eliniz cinsel organınızda, yürümeyin! Aklınız cinsel organınızla yer değişmiş sanki, cinsel organınızla düşünüyorsunuz çünkü!? Her önünüze gelene laf atıp, taciz etmeyin, ne diyim bilemedim ki, düşünce sisteminizi değiştirmeniz kadını sadece 'cinsel obje' imiş gibi görmemeniz gerekiyor. Çünkü biz insanız.. Kendi annenizi, kız kardeşinizi, eşinizi bizim yerimize koysanız belki empati yapsanız böyle ahlaksızlıklar aklınıza gelmeyecek..

Erkeklerin kadınları 'insan' olarak görmedikleri, cezalar ağırlaştırılmadığı sürece de cinayetler, tacizler, tecavüzler sona ermeyecek maalesef. Özgecan'ın yürekleri yanan ailesine sabırlar diliyorum, katillerinin ise en ağır cezaları almalarını diliyorum.. 


14 Şubat 2015 Cumartesi

Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun!


Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun! :) Sevgiyi, sevgililiği, aşkı tabii ki bir güne sığdıramayız ama bugün gerçekten birbirini sevenlerin, birbirlerine özel hissettirecekleri bir gün bence. Her ne kadar bugüne inanmayanlar olsa da ben gerçek sevgiye ve aşka inanıyorum. Ve hak eden herkesinde bugünü güzel bir şekilde geçirmesinden yanayım, aşk-sevgi kolay bulunmuyor, kıymetini bilin. Herkes sevilmeyebiliyor, mesela ben.. Düşünüyorum da bu dünyada yakın dost, arkadaş ve akrabalarım haricinde bu zamana kadar beni tam anlamıyla seven, beni hiç terketmeyen tek kişi annem oldu. Benim biricik sevgilim(sevgime değen, beni çıkarsız seven tek insan): annem.. Sevilmek güzel şey aslında.. Hele de yanınızda 'anne' denilen kutsal varlığınız varsa.. 

Herkesin sevgililer gününü kutlarken tabii ki gelecekteki sevgiliminde sevgililer gününü kutluyorum:) Ayrıca kayınvalideminde ahh canım kayınvalidem benim simdiden sevdim seni, seni görünce oğluna 'seni anan benim için doğurmuş' şarkısını söyleyeceğim!:)) Hayırlı gelin kategorisinde oscara aday olucam!

Sevgili, sevgili demişken; eski sevgilileri unutmak olmaz! Rahmetli eski sevgililerime Allah'tan rahmet, bütün ömürleri boyunca sizi çekmek zorunda kalacak olan kederli ailelerinize de bol sabırlar diler, olmayan kalplerinize, vicdanlarınıza ve beyinlerinize..  'az susta yalan motorun soğusun' soğukluğu gelmesini diler, sevgililer gününüzü en içten dileklerimle kutlar, küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öperim. Mektubuma burada son verirken.. ayy ne diyorum ben:) Demem o ki; bu dünyada kalbi olan, vicdanı olan ve beynini çalıştırabilen insanlara kalbinizi sonuna kadar açın, Allah kimseyi vicdanıyla baş başa, ahlarla dolu bir yaşamda mücadele vermeye zorlamasın kötü bir durum bence. Sevgi&Aşk hak edilen insanlarla, hayırlı insanlarla olsun ve mutlu olacağımız şeyler yaşayalım.. Herkesle olmaz çünkü, herkes insan olamaz..

Sevgilin olduğunda sana hergun sevgililer günü diyen Biricit; 14 Şubatı çok güzel bir şekilde kutluyor :)




2 Şubat 2015 Pazartesi

Sevgilisi Olmayanlara Özel Yazı: Sevgililer Günü'nde Yalnız Kalpler Ne Yapsın?


Mart ayı nasıl dert ayıysa, şubat ayıda 'aşk' ayı bana göre. Kasım'da mı aşk başkadır, Şubat'ta mı aşk başkadır diye sorsanız; kesin fikrim şubat ayının aşk ayı olduğu yönünde.. Nedeni ise çok basit; 14 şubat gibi bir gün geliyor, sevgililerin bulusacağı, sevgilerini özel hediyelerle göstereceği, vıcık vıcık etrafta dolaşıp, sizin gözünüzün önünde aşklarını yaşayacakları özel bir gün. Daha firmaların mailleri ile başlıyor, markaların smsleri ile devam ediyor (sevgiliniz olsa neyse sevgiliniz olmayınca iyice sinir oluyorsunuz, kime alacağım ki ben bu hediyeyi), en sonunda ise 14 Şubat günü geliyor ve sevgilisi olan çiftler sokaklarda elele dolaşmaya, birbirlerine hediyeler vermeye başlıyor..

Sevgilisi olmayanların dışarı çıkmamaları daha uygun, bugün suya sabuna dokunmayın, evinizde takılın siz.(şaka şaka) Yoksa sevgilileri görüp görüp muhtemelen bu güne de, o gördüğünüz sevgilisi olan şanslıgiller familyasına da uyuz olup, kara kara düşüneceksiniz, içten içe kıskanacaksınız siz iyisi mi evde oturun yalnızlar! Bu yazım özellikle sevgilisi olmayan, sevgilileri tarafından terkedilmiş veya sevgilisinin davranışları yüzünden ilişkisini bitirmiş 'yalnızlık çok güzel, yalnız takılırım daha iyi ooo yee', 'yalnızım coolum, dırdır çekeceğime böyle daha iyi beaa', 'bir ilişki yaşayamıyorum ben, yalnızlık benim en eski sevgilim' diye kendini avutanlar için, bu yazım sevipte kavuşamayanlar için, sevgilisi olmayan şanslıgiller için.. Peki siz sevgililer gününde ne yapacaksınız? Aşk ve ilişkiler yazılarıyla internet alemi sallayan Biricit boş durmadı bu konu üzerinde hindi gibi düşündü, attı tuttu ve bu yazıyı uydurdu!

Sevgilisi olmayanlar Sevgililer Gününde ne yapmalı, depresyona girmemek, eski sevgiliyi aramamak için yapılması gerekenler nelerdir?

* Evinizden çıkın ve insanların arasına karışın (korkularınızla yüzleşin..) Asla evde durmayın, iyice psikopata bağlamayın.. Yok kitap okuyun yok müzik dinleyin diyemeyeceğim bu sefer.. 

* Tek başınıza dışarı çıkmayın mümkünse sizin gibi bekar, sevgilisi olmayan yakın bir arkadaşınızla veya kalabalık bir arkadaş grubuyla dışarı çıkın. (dısarı cıkacağınız arkadaş grubunuz sadece bekarlardan oluşsun)

*Gezin, dolaşın, eğlenin ve yalnızlığın tadını çıkartın, bırakın sevgilisi olangiller familyası sizi kıskansın, 'vayy bee simdi yalnız olmak lazımdı' desinler..

* Sevgilisi olmayanların aslında sanslı olduklarını düşünmeleri lazım, belki devam etseydiniz iyice mutsuz olacaktınız, düşünsenize sevgiliniz var ama size hediye almadı veya güzel bir seyler planlamadı, sizi umursamadı, bunu yasayan insanlarda oldukca fazla (sekil 1 a: Biricit). Bardağın dolu tarafını dusunmeye çalışın, onlar simdi sevgililer gününü kutluyorlar fakat ama lakin siz ileride, gelecekte, belki de tam istediğiniz insanla, sizi mutlu edecek kişiyle harika bir sevgililer günü yasayacaksınız, belki de onlar son sevgililer gününü kutluyorlardır kimbilir? 

* Yalnızda olsanız; mutluysanız sorun yok demektir. İllaki hayatınızda birisi mi olmak zorunda, zaten sizi sevseydi, sizi bırakmazdı sizin yanınızda olurdu, arardı sorardı, ilgilenirdi, korkaklar gibi kaçmazdı,sevilmek güzel tabii ki herkes sevilmek ister ama illaki birisi olsun diye birini hayatınıza sokmayın. Gerçek aşkı bekleyin, unutmayın bir gün karşınıza çıkacak, umutsuzluğa yer yok!

Biricit; sevgilisi olsa da olmasa da sevgililer gününde çok eğleneceğe benziyor.



25 Ocak 2015 Pazar

Aman Allah'ım Neydim?N'oldum? Kitabı Yorumlarım


Aman Allah'ım Neydim?N'oldum? Kitabı ile geçen sene İstanbul Beylikdüzü'nde düzenlenen kitap fuarı sayesinde tanışmıştım. Trend Yayınevi'ne ait olan bu kitap; kadın erkek ilişkileri üzerine yazılmış, çoğu zaman gülerek bazen de oldukça düşünerek okuduğum bir kitap oldu. Kitabın kapağında yer alan 'hayat pause tuşuna basınca durmuyor be annem' sözü de kitabın ne denli eğlenceli olduğuna dair bir fikir uyandırıyor :) Oldukça merak ettiğim bir kitaptı bu kitap. Pakize Ömürlübay'ın ilk kez bir kitabını okudum bu arada. Anlatım dili oldukça sade, akıcı bir Türkçe kullanılmış, 3-4 gün içinde sıkılmadan büyük bir merakla okudum. 



Kitapta sevgilisi tarafından aldatılan fakat bu aldatılmayı farketmeyen sonrasında ise sevgilisi tarafından terkedilen bir kadının, kendini yenileme, değiştirme süreci anlatılıyor. Tabii ki bu süreçte hikayenin kahramanı olan Miray'ın başına gelenler hem sizi güldürüyor hem de düşündürüyor. Miray hayatını baştan aşağı değiştirmeye çalışırken, siz de onun mucize değişimini kitaptan okuyorsunuz. Belki de mucize bizim içimizdedir, birazcık cesaretli olsak; huzur ve mutluluğun nerede olduğunu bulacağız. Önce kendimize güvenerek başlayabiliriz. Ben kitap okurken kitaptaki hikayenin kahramanı ile kendimi bütünleştiriyorum eğer ki o kitabı beğendiysem. Miray karakteri de biraz bana benziyor benim gibi aldatılmış ve hayata yeniden baslamaya çalışıyor, erkeklerin aldatmaları kadınlar üzerinde gerçekten ağır hasarlar veriyor. Kimseye güvenemeyebiliyorsunuz, peki güvenmeden yaşanır mı? Yaşanmaz tabii ki, aldatılan kadınların da, erkekleri çözemeyen kadınlarında okuması gereken eğlenceli bir kitaptı, kesinlikle tavsiye ederim.


Biricit; kadın-erkek ilişkileri içerikli kitapları okumayı çok seviyor:)


24 Ocak 2015 Cumartesi

Eski Sevgili İyice Eskirsin İnşallah!


Eski sevgililerime harcadığım zamanı yeni biri için harcasaydım şimdi evli, mutlu ve çocuklu olmuştum kesinlikle.. Eski sevgiliden 'sevgili' olmaz, eski sevgiliyi unutmanın yolları yazımı tekrar tekrar okusam ne kadar güzel olur!.. Eski sevgili değişmez, eski sevgili yine aynı, yine aynı, yine aynı, nerede bıraktıysanız orada kalmış, level atlayamayan süper mario gibi son canlarını da üzerinizde denemeye hazırlanıyor,ee o zaman neden geri dönüyorsun ki, bir insan geri dönüyorsa, sevdiği için geri dönmeli, başka şeyler için değil! İlişkine yeni bir boyut getiremiyorsan neden görüşmek istiyorsun?

Hayatına onu alamıyorsan, yine aynı şekilde gizli saklı devam edeceksen, geri dönmenin ne anlamı var ki? Sorunları çözecek halin yoksa, ne olursun geri dönme.. Ne döndüğün insanın sinirlerini boz, ne de kendini yıprat! Sorunları söylediğinizde veya beklentilerinizi söylediğinizde de 'dırdırcı' oluyorsunuz.. Ne güzel sus pus oturup hiç bir şeyden bahsetmezseniz sizden iyisi yok bu dünyada! 

Bir kadının beklentileri, istekleri olmayacak mı? Erkek mi belirleyecek her şeyi, evlenme fikrini bile erkek belirliyor, kadın evlenme teklifini kabul ediyor, kadının evlenmeye bile karar verme hakkı yok! Neye hakkımız var; her seye evet mi diyelim, o zaman mı bir ilişki sağlıklı yürüyor, hep erkeklerin dedikleri olacak, hep biz herşeyi alttan alacağız, oldu gözlerim doldu.. 


Eski sevgililerinden nefret eden Biricit derki; alnıma insan olmadan bu kıza geri dönmeyin yazdıracağım artık..


18 Ocak 2015 Pazar

Bugün Benim Doğum Günüm! Mutlu Yıllar Bana :)


Bugün benim doğumgünüm :) Gördün mü bak 3. oldum, neyse 30 küsür diyelim yuvarlak hesap olsun:) 30 yaş üzerinde olunca küsüratını söylememize gerek kalmıyormuş, 30 demek yeterliymiş:) Geçen seneki yaşımdan 1 yaş fazlayım işte, neyse ne!:)) 

Pahalı, şatafatlı, gösterişli pastalar(hatta hiç pasta bile istemiyorum bu yıl) ve hediyelerle kutlamıyorum bu sene yeni yaşımı, gerçek ve samimi dostlarımla ve birtanecik annemle kutluyorum, çünkü mutluluk bu aslında; ne gösterişte, ne pahalı hediyelerde, mutluluk kendi içinde ve saf sevgilerde.. Neyse iyice felsefeye bağladım, sanırım yaşlanıyorum.. Hüzünleniyorum ben doğum günümlerimde bu sene biraz daha fazla.. Çünkü her zaman doğum günü sabahımda neşeli sesiyle beni arayan, hep ilk doğum günümü kutlayan anneannecim bu sene arayamayacak beni.. Onsuz bir doğum gününü ilk kez kutlayacağım, zamanla alışırım belki insan nelere alışmıyor ki? Aşk acısı mı ölüm acısı mı deseler, en büyük acı bir yakınınızı kaybetmektir ve onu bile zamanla unuturken aşk acısı da neymiş ki? Sen hiç annenin, babanın, çok sevdiğin anneannenin veya çok yakın bir dostunun ölüm acısını yaşadın mı? Senin hiç baban öldü mü? 

Yaşamak ve ölmek birbirine ne kadar yakın iki kelime ve bir o kadarda uzak.. Birileri ölürken birileri de yaşama merhaba diyor, yaşama sırası sende bebek, sende yaşa sende gör.. İyi insanları da; karakterleri bozulmuş insanları da.. Hepsi sana hayatı öğretecek, bir gün niye yaşadığını bulacaksın, şimdi sıra bende! Belki de bulmuşumdur neden yaşadığımı.. Mutlu yıllar Biricit! 

Yazısına neşeyle başlayıp, psikopata bağlayan Biricit derki; 33. yaşıma girdiğim bugün, keşke tüm sevdiğim insanlar yanımda olabilseydi..

11 Ocak 2015 Pazar

Pembe ve Yusuf - Canan Tan


Canan Tan'ın Pembe ve Yusuf kitabını Tavsiye Kanalı'nın yarısmasından kazanmıstım. Gectiğimiz yılın en son okuduğum kitabı olan Pembe ve Yusuf; kadının toplumdaki yeri üzerine yazılmıs nice romanlardan birisi. Canan Tan'ın okuduğum ikinci kitabı olmasının yanı sıra; Canan Tan'ın tarzını oldukca yansıtan, sosyal icerikli ve kadınlar üzerine bir konuda ilerleyen, oldukca hızlı bitirdiğim (yaklasık 2 gün icinde) ve beni cok saran bir kitaptı.




11 Ekim 2014 Cumartesi

Tutkulu Aşk Kitabı Yorumlarım


Tutkulu Aşk kitabına yaz tatilimde başlamıştım,tatil dönüşü de evimde bitirmiştim. Oldukça eğlenceli bir konu işlenmiş olan bu kitabın, hem konusu hem de barındırdığı heyecanı çok hoşuma gitti. New York Times Bestseller Rachel Gibson tarafından yazılmış, ilk kez Rachel Gibson'un bir kitabını okudum. 





Kitabın konusu; aşk ve ilişkiler / kadın erkek ilişkileri üzerine hem eğlenceli hem de bazen düşündürücü bir tarzda yazılmış. Kitabın iki kahramanı üzerinde gelişen olaylar zincirini merakla okudum. Evlenmek üzere iken evlenmekten vazgeçen bir kadın olan Georgeanne ve onunla tanışıp, kısa bir ilişki yaşayan bir adam olan John üzerine yazılmış bu kitapta daha sonraki sayfaları çevirdiğinizde; büyük bir heyecanla okuyorsunuz. Çünkü yıllar sonra tekrar karşılaşıyorlar ve hayatlarındaki değişiklikler ve birbirlerinden sakladıkları sırlar gün yüzüne çıkıyor, hoş ve minik bir sürprizle beraber..:)

Bu kitap birazda kaderden kaçılamayacağını er ya da geç eğer ki gerçekten sevenler varsa bir araya gelineceğini anlatıyor, heyecanla okudum:) 

Biricit derki: ben ne zaman beyaz atlı prensimle tanısacağım, yoksa tanıstım mı?:)



9 Eylül 2014 Salı

3 Eski Sevgilimi TOPladım 1 Adam Etmedi!


Üç eski sevgilimin isim benzerliği kadar, kaderleri de birbirine çok benziyor. Mesela 3'ü de aynı anlarda geri dönme potansiyeline sahipler. 3 ünün ortak o kadar çok özelliği var ki. 3 ü de beni sevmiyor, 3 üde boş vakitlerinde, kafaları karısıkken, yalnızken, benden sonra hayatlarına kimseyi alamadıklarından baska kız bulamadıklarından,aaa bi biricit vardı saf salak nasılsa barısır,ona geri dönelim diye düşünüp geri dönüyorlar. 3 ününde sorunları var, aileleriyle, işleriyle, kendileriyle sorunları var.(kafalarında olabilir mi evet olabilir) 3 üde iliskisini kimse bilmesin istiyor, ciddi bir iliskiye soğuk bakıyor. 3 üde öküzlükte level atlamıs yükselen burclarıda aynı, hepsi: ayı. 3 ünüde coğu konuda denedim, yanıltmadılar sağolsunlar 3 ünüzde aynısınız. E, S ve M ben size kısaca; Elma, Simit ve Muşmula diyeceğim bu yazımda isimlerinizi vermemek adına. 3 isimde de yuvarlak yiyecekleri seçtim, size özel olsun seversiniz yuvarlak seyleri siz :) 

31 Ağustos 2014 Pazar

Tatil Evliliği Yapıcam Ben :)


Tatilden geldim :) Hem aile tatilim hem de hayatımda ilk kez en yakın arkadaşımla beraber yaptığımız birkaç günlük tatil gerçekten de bana çok iyi geldi. Fakat yine tatilde de evli çiftleri, sevgilileri, nişanlıları görmek; evlenme duygularımı depreştirdi de denebilir :)) Genelde ya aşk evliliği ya da mantık evliliği yapılır veya ikisinin karışımı olan evlilikler, ben ise tatil evliliği yapıcam en sonunda:) Çünkü tatilde yalnız olmak cidden de kötü bir durum:) Sırf tatile gitmek için tatil evlenmesi yapacağım :) Bir de plaj düğünü yaparsam tamamdır:) Önce bir koca bulmam gerekiyor, benim gibi yaşamayı, gezmeyi, yemeyi, içmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, hayatın tadını çıkarmayı bilen birisi olmalı. Özellikle de fotograf cekmeyi sevmesi lazım :) İlişkisini kimseden gizlemeyecek aksine bağıracak! Beni çok sevecek ve sevgisini gösterecek böyle birini istiyorum hayatımda, ben gerçekten değerli olmalıyım, kendimi değerli hissetmeliyim. Yok ben seviyorum ama gösteremiyorum falan bunlara karnım cok tok benim, seven insan fedakar olur, gösterir eğer gercekse sevgisi..

Gerçekten böyle biri var mı bu dünyada? Benim gibi düşünen en azından ortak özelliklerimiz olmalı, aynı seyi düşünmesekte hani aynı noktaya aynı anda bakmak 'aşk'tır ya heeh işte ondan istiyorum ben. Beni kırmayacak ki ben de onu kırmayayım. Kötü sözler söylemeyecek kadar saygısı olmalı o kişinin. İncitmemeli beni. Ben evlenip tatile gitmek istiyorum:) Balayına falan aslında evli olsam her günü balayı gibi geçirirdim ne güzel hayallerim var çoğunu buradan yazamasam da gerçekten o karşımdaki kişi her kimse şanslı olacak özel olacak, benim her anıma katlanabilirse tabi:) Ama seven insan biraz da alttan alıp katlanmaz mı pekte iyi olmayan özelliklerinize? Bence katlanır çünkü kimse mükemmel değil, kimsenin ilişkisi de mükemmel değil. Kimse kimseye karışmasın öyle ilişkimi olur bence o ilişki olmaz. Zor günümde yanımda olmalı!

Karşılıklı anlayış ve alttan alma olmalı bir ilişkide, kavgada tartışmada olur saygıyı aşmadan, zaten arada saygı ve sevgi varsa karşındakini de kırmamaya çalışırsın. Bu arada ben romantik bir erkek istiyorum, özel günlerde de normal günlerde de bir çiçek almak çok mu zor? Düşünceli olmak çok önemli, yalan söylememek hep dürüst olmak çok önemli. Çünkü o yalan illaki ortaya çıkacak bir gün. Ne kadar bir seyi gizlerseniz o bir gün ortaya çıkar. Tatilde gözlemlediğim çiftler mutlulardı, umarım bir gün bende çok mutlu olurum.

Biricit; tatil evliliği yapacak çok kararlı:)

19 Ağustos 2014 Salı

Biricit Tatilde Beni Özleyin :)



Herkese Merhabalar! :) Birkaç gün kısmetse tatilde olacağım, geri döndüğümde ise yine yazılarımla devam edeceğim insallah :) Blogumda da bir kaç yazımı önceden hazırladım, programladım, ama internete pek girer miyim, tam bilmiyorum, birkaç gün dinlenmeyi planlıyorum açıkçası, o yüzden yorumlarınıza dönemeyebilirim, fakat internete girersem hemen bakacağım, gelince görüşmek üzere :) Herkese harika bir hafta dilerim :)


Biricit bol bol yüzecek, tatilin keyfini çıkaracak belki de beyaz atlı bir prenste bulacak kimbilir ? :))

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Acayip Sorular


Cadının Kozmetik Kazanı beni mimlemiş:) İlkeye mimlediği için çok tesekkur ederim.Acayip sorular yer alıyor mim yazısında :)İşte acayip mim'in soruları şöyle;

Senaryo 1: Kitapçıda kitap seçtiğinizi düşünün,bir anda bir zombi saldırısıyla karşılaşıyorsunuz ! Etrafınız ordan oraya koşuşan insanlarla dolu,karşılık verebileceğiniz bir silahınız ya da sığınabileceğiniz bir yer yok.Tam o sırada kitapçının sahibi bir duyuruda bulunuyor. Bu zombilerin tek zayıf noktası herkesin bayıldığı ama sizin nefret ettiğiniz bir kitap. O yüzden size bunu yaşatan bir kitabı seçmeniz gerek !

Hiç böyle bir kitapla karsılasmadım desem:) Çünkü beğenmesemde o kitabı okurum sonlandırırım, nefret etmem yani, fakat Maeve Binchy Leylak Zamanı'nı cidden cok zor okumustum. O kitap olabilir.

Senaryo 2: Bir kuaföre gittiniz ve saçınızı yaptırdınız. Blendax reklamındaki abladan bile güzel, hacimli saçlarınız var. Derken deli gibi bir yağmur bastırıyor, şiddetleniyor, şiddetleniyor ! Kendinizi korumak için hangi ''devam kitabını'' feda ederdiniz ?

Hiç birini:) Kitaplarım benim için değerli, gerci en güzellerini eski sevgilime vermiş olsamda..

Senaryo 3: Edebiyat dersinde hocanız klasiklerin ne kadar önemli olduğundan,dünyayı nasıl değiştirdiğinden bahsediyor. Ama siz bu konuşmaya katlanamıyorsunuz ve hayatınızda okuduğunuz en tiksinç klasiği hocanızın kafasına fırlatıp, gururla bunun nedenlerini açıklıyorsunuz.

Sıkıldığım, tiksinç bulduğum hiç olmadı.

Senaryo 4 : Küresel ısınmanın dünyanın anasını ağlattığı bir dünya düşünün.İnanılmaz sıcak ya da inanılmaz soğuk hava koşullarıyla yaşıyorsunuz. Eskimo ceketinizi giyip ısınmak için gayret ediyorsunuz. Isınmak için hangi kitabınızı yakardınız ?

Tabii ki hiç birini:) Donmaya devam:)

Kim yapmak istiyorsa yapmak isteyenleri mimledim bende :)

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Kaçak Gelinler Dizisi Hem Komik Hem Romantik:)



Kaçak Gelinler dizisini izliyor musunuz? Ben bayılıyorum bu diziye pazartesinin tüm stresini alıp götürüyor:)Yaz sezonuyla bütün diziler tatile girdi, aslında çok dizi izleyen birisi değilim ama izlediğim bir kaç dizi var. Kaçak Gelinler dizisi de sevdiğim diziler arasında yerini aldı. 


28 Temmuz 2014 Pazartesi

Mutlu Bayramlar Dilerim!


Blogumun okuyucularının Ramazan Bayramını kutlarım. Bir bayram daha geldi, ne elini öpeceğim bir büyüğüm var canım annem dışında, ne de gönlümü avutacak bir sevdiğim ama yine de dostlarla, akrabalarla hoşça vakit geçireceğimi umuyorum bu bayramda. Bayramlar hüzünlendiriyor beni, babamı özlüyorum, bu bayram ananemin özlemi de eklendi özlemlerimin içine.. Birtanecik anneannem olmadan yaşayacağımız ilk bayram, annem daha üzgün tabii, geçen tv de çıkan anneli bir şarkıda kendini tutamadı ve ağladı yine.. Bende odamda ağladım ona belli etmek istemesem de ananemi çok özledim.. Belki yanyana olamadık hiç bir bayramda ama sesini duymak bile o kadar iyiymiş ki şimdi anlıyorum. Nedense bir şeyin kıymetini kaybedince anlıyor insan. Bayram çocuklara aslında.. Ben en çok çocukluğumdaki bayramları özlüyorum, babamın elini öpüp harçlık vereceği zaman ki heyecanımı özlüyorum, anneannemle konuşmalarımızı özlüyorum, yaşadığım en güzel bayramlar ailemin hep bir arada olduğu bayramlardı. Belki bir gün bir aile kurduğumda o zaman severim bayramları, hüzünlenmem belki.. 

Herkese ailesiyle ve sevdikleriyle yaşayacağı, unutamayacağı güzellikte bayramlar dilerim, içinizdeki çocuğu, aşkı, sevgiyi, insanlığı, dostluğu kaybetmediğiniz, bol bol çikolata yediğiniz, şeker tadında ve her anın değerini bildiğiniz mutlu bayramlar..


8 Temmuz 2014 Salı

Kaybeden Dostlar, Aşklar..


Bir zamanlar bir arkadaşım demişti ki:'Neden blogunda özel hayatınla ilgili detaylıca yazıyorsun? Dostlarında görüyor, düşmanlarında. Dostların belki üzülür ama düşmanların sevinir yazdıklarına', bende ona demiştimki: 'Benim için dostumun da düşmanımın da ne düşündüğü önemli değil, ne düşünürlerse aynısını yaşarlar, iyiyse iyi kötüyse kötü' demiştim. Blogumu ilk açtığımda neredeyse 3 yıl civarı öncesinde kimse bilmiyorken, o kadar rahat yazabiliyordum ki, şimdi dost düşman herkes biliyor, o yüzden kasıyorum kendimi yazmıyorum. Nedeni bu; şu an düşünüyorum düşmanlarım da okuyorlar mı yazdıkları mı? Belki de gülüyorlardır.. Eski sevgililerim cidden de okuyorlarmış. Hatta birkaç ay önce blogumu bulan birisi; yazdıklarımı hep kendime göre anlattığımı bile söylemişti:) Herkes kendi yaşadığını bilirmiş, hissettirdiğini bilmezmiş ama hissedilenler de unutulmazmış belki de ondan. 

Benim hakkımda kötü şeyler mi yazdın? İyi şeyler yaşatsaydın onlardan bahsederdim burada. Yazmak zorunda mısın? Yazma! Yazmak zorunda değilim ama içimi dökmem gerek çünkü beni dinlemediniz! Anlamaya çalışmadınız, hep siz haklıydınız, ben hep haksızdım.. Benimle aynı şeyleri yaşayanlar var belki de; burası bir terapi yeri gibi yazınca rahatlıyorsun! Zaten aylarca, yıllarca sustum artık konuşmam gerek! Belkide yaşadıklarımızdan dersler alanlar olacak burada.. Neden kimse karsısındaki kişinin yerine koymuyor kendini, niye empati denilen seyin varlığından habersiz herkes? Neden hep ben haklıyım ben haklıyım diyor? Neden hep birisinin dediği şeyi yapmak zorundayız? Neden bir orta yol bulup uyum içinde yaşamıyoruz, illa ki birilerinin kaybetmesi mi gerek? Aşkını, sevgisini, dostunu, istediklerini, hayallerini,  iyi niyetlerini kaybetmesi gerek öyle mi? 

İlla ki birileri kaybedecekse o zaman kalp kıranlar kaybetsin! Vicdanı olmayanlar kaybetsin! Dostunu, sevgilisini kullananlar, arkadan iş çevirenler kaybetsin! Kendini herşeyden üstün gören, aklının karsısındaki insandan çok olduğunu düşünen, akıllıyım diye geçinipte beş para etmeyen akıllarını  yaptıkları hatalarda kullanamayıp; ona buna akıl vermeye çalışan ego manyakları kaybetsin o zaman gerçek dostluğu! Dostunu sömürenler, dedikodu yaparak etrafına kötüleyenler kaybetsin o zaman! Arkadaslığını, dostluğunu, aşkını sanki karşı taraf için bir lütufmuş gibi görüp, karsısındaki insanı aşağılayanlar kaybetsin o zaman! Kalbini kırdığını söylediğinde; evet kalbini kırdığımın farkındayım bilerek yazıyorum bu sözleri diyerek seni daha da kıranlar kaybetsinler o zaman! Kendisine verilen değeri anlamayanlar kaybetsin o zaman! Hayatında değer görmemiş ve sizin ona haketmediği değeri verdiğinizde bir tarafları kalkan insanlar kaybetsinler! İnsanları kınayıp, kendi daha beter şeyler yapanlar kaybetsin! İşiyle kariyeriyle başarılı olup yeterli olgunluğa ulaşamayan ve sizi alt seviyede sanan insanlar kaybetsin! Seviyormuş gibi yapıpta aldatanlar kaybetsin o zaman! İnsanların duygularıyla oynayanlar kaybetsin!

Sizi gerçekten sevmeyenler kaybetsin! Çünkü gerçek dostluk, gerçek aşk nedir biliyor musunuz? Gerçek dostta, gerçek aşıkta ve  gerçek seven insan da sizi her halinizle olduğunuz gibi kabullenen kişidir. Sizi doğal halinize, mesleğinize, paranıza, kıyafetinize, fiziğinize, özel ilişkilerinize göre değerlendirmeyen, kalbinizi ve ruhunuzu tutsak etmeyen, sizi gerçek ve saf bir sevgiyle seven dosttur, aşıktır, sevgilidir. Bunun ötesindeki kişiler ve ilişkiler gerçek aşk ve gerçek dostluk değildir. Sadece menfaattir, yalandır, kullanmadır, değer vermenizi sömürmektir... 

Ben hiç bir zaman bir dostumu ya da aşkımı kaybetmedim. Sadece dost gibi görüneni, aşk gibi görüneni gerçeğinden ayırmayı anladım..

Biricit derki; kaybeden ben değilim sizsiniz..


15 Haziran 2014 Pazar

Babalar Gününüzün Kıymetini Bilin

Bütün babaların ve geleceğin baba adaylarının babalar gününü kutlarım. Babam yaşasaydı onu belki yemeğe götürürdüm annemle beraber, önce ellerini öperdim tabii. Sonrada ona çok güzel hediyeler almış olurdum.. falan filan.. Ama en çok onun yanımda olmasını isterdim, onu görmek isterdim, onunla daha güçlüydüm sanki.. Seneler geçtikçe sanki omuzlarımda daha ağır yükler yüklenmiş gibi hissediyorum neden acaba; olgunlaştıkça onun yokluğuna alıştım sandıkça hiçte öyle olmuyor? Her geçen sene daha da özlüyorum, bayramlarda, önemli günlerde.. Hani sevgilisi olmayanlar sevgililer gününde yalnız olunca üzülüyorlar ya, sevgililer günü ne ya? Sen hiç baban olmadan bir babalar günü yaşadın mı? 

Babanı kaybettikten sonra icinde 'baba' kelimesi geçen bir cümle duyunca hiç için cız etti mi? O an konusulanları değil de sadece babanı düşündün mü? Hep 'keşke'lerle yaşadın mı? Keşke yaşasaydı, böyle olmazdı bazı şeyler diye düşündün mü? Olsaydı da bir kenarda dursa, başımın tacı ederdim dedin mi? Karneni aldığında, mezuniyet törenlerinde o da acaba o anları mı gördü mü diye düşündün mü? Babalarınızın kıymetini bilin çünkü onlar tarafından gizlide olsa çok seviliyorsunuz, belki sert gözükselerde sizi çok seviyorlar, haklarını ödeyemezsiniz onların..

Sen git sevgilim yok diye sevgililer gününde üzülmeye devam et, bazen birileri bir uçak görür ve o an bile babasını hatırlar, meleklerle cennette olan babasını özler.. 





2 Mayıs 2014 Cuma

Bir Kadına Gönderilmesi Gerekenler (mesaj olur, çiçek olur..)


Blogumu aşk ve ilişkiler konularında oldukça çok sıklıklarda arıyorsunuz. Yaz ve bahar aylarında 'eski sevgili ile barışmak' , kış aylarında da 'eski sevgiliyi unutmak' yazılarım reyting rekorları kırıyor:) Maillerinizde de ilişki sorunlarınızı yazıyorsunuz, kendi mantığımla (mantık bende ne ararsa) cevap vermeye çalışıyorum. Kendi çapında bir pasta, evet evet kendi çapında bir ilişki pastası olarak -kendime bu ismi buldum- sizlerin maillerine de yardımcı olmaya çalışıyorum, öncelikle tesekkur ederim kimseye anlatmadıklarınızı bana yazıyorsunuz, umarım ki yardımcı olabiliyorumdur. (kelin ilacı olaydı kendi basına sürerdi) Bugün bahsedeceğim konu da kadınlara gönderilmesi gereken mesajlar, bunlar sms mesajı olur, facebook mesajı olur ya da tabiri caizse ilişkiniz hakkında davranışlarınızla mesaj vermek olur, olur da olur..

Bir kadına neler yazmalısınız, nasıl davranmalısınız daha doğrusu bunlardan bahsedeceğim.. Bir kere kadınlara asla atarlı şeyler yazmayın, küfürlü, argo kelimeler kullanmayın. (kavga bile etseniz) Asla ve asla.. Sizin karsınızda kankanız yok, sevgiliniz var. Esprilerinize de dikkat edin, bazı esprileriniz insanı kırıcı olabiliyor. Kibar olun, nazik olun,çiçek alın çiçek gönderin mesela. Bir kadının yanınızda olmasını istiyorsanız; ona nazik davranmanız gerekir. Ona değer verdiğinizi göstermeniz gerekir, en azından bulustuğunuzda ona bir cikolata bile verseniz, bu onun çok hoşuna gidecektir. Küçük şeylerle, jestlerle de kadınlar mutlu olurlar.. Biz bunlara 'sürprizler' diyoruz, sürprizlerinizle sevgilinizi şımartın. Tatlı sözlerinizle şaşırtın mutlu edin, ona 'güzel' olduğunu söyleyin mesela, çünkü bulusurken sizin icin özel olarak hazırlanıyor, size güzel görünmeye çalışıyor. İltifatlarınızı da hakediyor. 'Sanane' diye bir lafı haketmiyor kız arkadasınız.. Buraya kadar anlattıklarım aşk ilişkileri devam edenler icindi. Şimdi bahsedeceklerim ise; eski sevgilinin geri döndüğünde göndermesi gereken mesajlar:

Diyelimki sevgilinizden ayrıldınız; onunla barışmak istiyorsunuz; kız arkadasınıza nasıl bir mesaj göndermeniz gerekli?  Çok pişmansınız, onsuz yapamıyorsunuz, önce bundan emin olmalısınız. Gerçekten geri dönmek istiyor musunuz? Bundan emin değilseniz hiç dönmeyin zaten, karsınızdaki insanın kafasını da allak bullak etmeyin. Pişmansınız ve onu özlediniz, sakın ola ki yalvarıp yakarmalara girişmeyin, bu ters tepki yapar, karsınızdakini iyice soğutursunuz kendinizden. Önce kendinizden emin olun, hatalarınız varsa bunları anlayın ve düzeltecekseniz geri dönün. Yoksa aynı seyleri yasadıktan sonra geri dönmenin bir anlamı yok, değişebiliyorsanız veya bazı yanlarınızı törpüleyebiliyorsanız barısmalısınız. Ortak noktayı bulmak ilişkilerde çok önemli bence. Onun cebine veya facebook adresine mesaj yazabilirsiniz. Mesajda konuşmak ve görüşmek istediğinizi yazın. Boş yere geyik yapmanıza gerek yok, buluşup yüzyüze konuşarak sorunlarınızı çözebilirsiniz. Net olun, kararsız ve gizemli tavırlar oldukça iticidir.İlişkinizi çocuk oyuncağına çevirmeyin, karşınızdaki insanı da aptal yerine koymayın. İnsanın kalbini kırmak o kadar kolaydır ki, hevesini kaçırmak ama bir kalbi yumusatmak, kalp kırıklığını geçirmek çok zordur. Gerçek bir samimiyet ister. İnsanlara yedek parçaymış gibi davranmayın, gerçek duygularınız varsa gerçekten seviyorsanız barışmak için çabalayın. Yoksa ayrıl baskasını bulamayınca geri dön, oldu nerde öyle bolluk..?

Eski sevgililerinin mailine Lila Kutu üyeliği göndermiş bir kıza (bakımlı olsunlar diye düşünmüştüm), 'uyudun mu' diye mesaj gönderilmez. Uyudun mu? ne demek ki?,  zaten cevap verse ' hee uyuyorum su anda' mı demesini bekliyorsunuz? Ya da 'zaten ilişkimiz boyunca hep uyumuştum..' mu demeli?  'Seni özledim, seni seviyorum, senden vazgeçemiyorum, gel barışalım, sen haklısın, kalbim senin, özür dilerim, ne dersen yapıcam, kapına paspas olurum, gel çocuk yapalım (bu kadarını da çok abarttım yani)' gibi mesajları göndermek daha makbuldür. Kısacası onunla yüz yüze görüşmeye, konuşmaya çalışın. Seviyorsanız gidin konuşun bence!. Affedilmek istiyorsanız, kendinizi affettirmeniz lazım.Bir kadına gönderilmesi gerekenleri göndermezseniz, gün gelir o kadın sizi hayatından gönderir!

Biricit derki; sen yanlış gelmişsin çocuk parkı iki sokak ötede sen git kumda oyna..


22 Nisan 2014 Salı

Kendini Sevgili Sanan Sevgililer


Kendini Sevgili Sanan Sevgililer; görünüm olarak ilk basta sevgili gibi görünselerde aslında sevgili olmadıklarından kendilerinin haberi olmayan kişilerdir. Kendilerini gercekten sevgili sanırlar sevgili olduklarına inanmıslardır. Halbuki sevgili olmak; belli kuralları olan bir olgudur. Sevgili olduğunu sanan fakat sevgili olmanın gerektirdiği çoğu seyi yapmayan, yapamayan veya yapması işine gelmeyen kişiler; ısrarla kendi doğrularını savunurlar. İnatla sevgili olarak iyi olduklarına inanmaktadırlar.

Peki sevgili olmanın gerekleri nelerdir? En önemlisi duyguların olmasıdır. Sonrasında ise karsınızdaki insana değer vermeniz gerekir. Değer vermek; sözlerle laf ebeliği yapmak değildir, değer verdiğinizi göstermeniz gerekir. Bir insana değer verdiğinizi ilişkinizde nasıl gösterirsiniz? Ona ilgi göstererek, onu arkadaslarınızla tanıstırarak, cevrenizle bir araya getirerek, sevgilinizin arkadasları ile tanısarak en basit olarak bu sekilde de gösterebilirsiniz. 

Ona ilginizi nasıl gösterebilirsiniz? Onu telefonla arayabilirsiniz, mesajlar yazabilirsiniz, çiçekler alabilirsiniz, onunla bulusmak isteyebilirsiniz, sürprizler yapabilirsiniz, özel günlerinizi beraber kutlayıp gösterebilirsiniz ilginizi. Sevgilinizin iyi gününde yanında olduğunuz gibi en zor zamanlarında da yanında olmanız, kötü günlerinde onu yalnız bırakmamanız gerekir. Sevgilinizin yanında olmadan, onu en kötü günlerinde yalnız bırakıp, ona ilgi göstermeyip,görüşmemek için sürekli bahaneler bulan insanlar; gercek sevgili değillerdir. Baska amacları vardır onların ama ısrarla kendilerini sevgili sanmaktadırlar, emek vermeden bir iliski olmaz. Sadece tek tarafın emeği ile bir iliski yürümez. İki tarafında emek vermesi gerekir, bazı insanlar ise; oturdukları yerde hic emek caba sarfetmeden, değer vermeden bir iliski yürüttüklerini sanırlar. İskele Sevgilisi belki de.. 

 Gerçek sevgili; sahiplenir, sizi, ruhunuzu, kalbinizi sahiplenir.. Size değer verir. Sizin kalbinizi kırmaya calısmaz, üzülmenize kıyamaz cünkü.. Sizi fiziğinizle, tipinizle,işinizle, giydiğiniz kıyafetle değerlendirmez, kalbinizle değerlendirir.. Sevmek ve sevilmek farklı kavramlardır, gercekten seven insan neler yapmaz ki? 

Biricit derki; gercekten bizi seven insanlarla karsılasalım..

20 Nisan 2014 Pazar

Terkedildim.net Kitabı Yorumlarım :)


Terkedildim.net kitabını okuyalı birkaç hafta oluyor, blogumda ancak yazabildim :) Eğlenceli ve kafamı dağıtabileceğim kitapları okumak çok hoşuma gidiyor. Gerçek hayatta zaten yeterince geriliyoruz, üzülüyoruz, moralimiz bozuluyor. Eğlenceli kitapları okuduğumda ise moralim düzeliyor açıkçası. Terkedildim.net Emma Garcia'nın bir kitabı, kendi yasadıklarından yola cıkarak yazdığı bu kitapta önce önsöz ilgimi cekti. Türk okuyucularına çok güzel seyler yazmıs. Terkedildim.net kitabındaki ana karakter Vivien; tam evlenmek üzere olduğu bir zamanda yani gelinliğini almıs, tüm düğün hazırlıklarını yaptığı sırada nisanlısı tarafından terkedilir. Nişanlısından ayrılan Vivien; nişanlısı Rob'la barısmayı cok istemektedir. 



Vivien neler yapacak, askına kavusacak mı?, barısacaklar mı?, İnternette arastırmalar yapan Vivien sonunda bir internet sitesi acmaya karar verir ve iliskiler üzerine deneyimlerini paylasabileceği,dertlesebileceği bir ortama dönüşen sitesi cok ilgi görür. Hatta kurduğu internet sitesi öyle bir hale gelir ki :) , kitaptaki hikayenin gidişatı ile öyle bir yön değiştirir ki.. Bu kısımları söylemiyorum ki iyice meraklanın :) Benim oldukca hosuma gitti, tam da terkedildiğim,ayrıldığım sırada okuduğum bu kitap hem moralimi düzeltti hem de sunu öğrendim kitaptan: Hani bu dediğimiz seven insan gitmez sözü aslında gercekten doğru. Peki seven insan nerede? Belki de cok yakınımızda, birisi sizi seviyorsa sizi bırakmaz emin olun, kalır, mücadele ederse eder ve gitmez.. Geri dönenler ise bence gitmeselerdi keske, cünkü geri dönen kişi kendisi icin geri dönüyor sizi sevdiği icin değil benim fikrim bu :)

3 gün icinde okuyup bitirdiğim bu kitap cok sürükleyiciydi, neler olacak acaba diye büyük bir merakla okudum. Kitapta her bölümün basında da iliskiler hakkında yararlanabileceğiniz ilginc ve komik bilgiler yer alıyor :) Kitapta bir o kadar komik ve çok eğlenceli. Trend Yayınevi'ne bu kitapla beni tanıstırdıkları icin ve 9 martta düzenlediğim Biricitle Kadınlar Günü Bulusmama destekleri icin cok tesekkur ederim.:) 

Olasılıksız kitabını tercüme eden kişi Ayşe Şirin Okyayuz tercüme etmiş bu kitabı da, sadelik, akıcılık içeren güzel bir kitap bence:) Kitabın karakteri Vivien ile cok ortak noktamız var; ben de blogumu ilk açtığımda kafamı dağıtmak istedim, iliskilerimi yazmak istedim.Kitabı okuduğum sırada anneannem rahatsızdı, hastalığı henuz vefatı ile sonuclanmamıstı. Kitabı bitirdikten epey sonra anneannemin vefatını öğrendim. Kitabın bazı yerlerinde; yasadığım olayları gördüm ve anneanneli olan kısımlarda ağladım. Bu açılardan baktığımda; bu kitap beni mi anlatıyor diye düşündüm. Gerçekten de çok gerçekçi buldum, okunması gereken hem eğlenceli hemde kendiniz açısından çok ortak yanlar bulacağınız kitaplardan biri..

Biricit derki; sevilmek öyle farklı birşey ki seven insan asla gitmez..