aşk ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aşk ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2017 Salı

Karanlığın Elli Tonu Filmi Yorumlarım



2017 - ABD Tür : Dram , Romantik 
Yönetmen : James Foley 
Oyuncular : Jamie Dornan , Dakota Johnson , Kim Basinger , Eloise Mumford , Tyler Hoechlin 
Senaryo : Niall Leonard 
Yapımcı : Michael De Luca , Dana Brunetti

27 Şubat 2017 Pazartesi

bazı insanlar..



Bazı insanlar iyilikten, dürüstlükten, dostluktan ve insanlıktan anlamazlar. Onlar; onlar gibilere alışıktır çünkü. Kendileri gibi iyi olmayan, yalan söyleyen, insanlıktan nasibini almamış insanlar çıkmıştır karşılarına hep. Onlarla iyi anlaşırlar, onlara alışmışlar bir kere, bunu huy edinmişler, üzülmeyin.. Sizde bir sorun yok aslında..  
Halbuki herkes facebook paylaşımlarında dışarıya gösterdiği kadar iyi bir insandı!

8 Şubat 2017 Çarşamba

Seni İstemiyorum Bebeğim!


İnsan yalnız kalınca daha çok düşünüyor. Olayları.. Daha çok dışardan görebiliyor. Hayatın koşuşturmasında göremediği şeyleri ve ne isteyip ne istemediğini, yalnız kaldığında daha iyi anlıyormuş. Ben annemmiş gibi davranan arkadaşlar istemiyorum mesela etrafımda. Çünkü bir tane annem var benim, şimdi çok uzakta kalsam da ondan, bana kimse annelik taslayamaz, bu hakkı kendisinde göremez. Hele ki iyi anneymiş gibi davranıp beni yaramaz çocukmuşum, kötü kızmışım gibi ilan edemez, beni o şekilde değerlendirmeye, itham etmeye, yargılamaya çalışan insanlara hiç ihtiyacım yok hayatımda. Beni sevdiği için böyle davrandığını söyleyen insanlara gerçekten ihtiyacım yok çünkü beni gerçekten seven dostum, arkadaşım olmuş olsaydınız bana sahte annelik taslamalarınız yerine gerçek bir dost gibi davranıp, beni acılı günümde eleştirmek yerine benim yanımda olurdunuz. Her insanın hataları olabilir. Mesela ben kolay sinirlenen birisiyim ve kırılan birisiyim, bunu belli ediyor muyum çok veya gösteriyor muyum kırıldığımı? Belli etmiyorsam bazı şeyleri alttan alıyorsam, ya sabır diyerek sineye çekiyorsam bu benim salaklığımdan değil, bu sana verdiğim değerden kaynaklanıyordur. Kimsenin tribini hele hele atarını, giderini, ayarını çekecek birisi değilim ki ben gerçekten zor bir dönemden geçiyorum hala atlatmış değilim bazı şeyleri. İnsanlara hatalarını söylemeyince, göstermeyince ne de kendilerini mükemmel sanıyorlarmış!

Kaba kadınları istemiyorum hayatımda mesela. Kibar görünümlü, ağzından hiç kaba bir laf çıkmayan ama içinde kabalıktan geberecek yapıda olan, içinde bir öküz besleyen kadınları istemiyorum! Fiziken gördüğünde eli kolu rahat durmayan mesela sürekli ayağına basan, sana çarpan (seni görmüyor farkedemiyor aslında egosunu öyle bastırdığını sanıyor seni ezik görmeye çalışarak) kadınları istemiyorum hayatımda. Dışardan ne hanımefendi gibi görünen ama içerden tanındığı zaman yapmacık ve çirkef olan kadınları cidden sevmiyorum, bana çok antipatik ve itici geliyorsunuz. Sadece rol yapan yapmacık kadınlarsınız. Egonuzu bu kadar önemsemeyin bu kadar kibirli olmayın mesela çünkü hiç bir küçük dağı siz yaratmadınız ve sizde bir gün öleceksiniz, benim gibi, onun gibi, hiç birimiz bu dünyada kalmayacağız. Başka birinin yanında bana öğüt veya hayat dersi vermeye çalışan insanları sevmiyorum. Beni bozmaya çalışan; dediğim gibi ego manyaklarını, annemmiş gibi tavırlar takınanları (yani ben senin iyiliğin için diyorum aslında seviyorum seni diyen ama sevgisini hiç göstermeyen, sadece eleştiren, konuşan, sürekli kırıcı olan kişilerin sevgilerine hiç inanmıyorum) istemiyorum sizin gibi arkadaşları eksik kalsın! 

20 Ocak 2017 Cuma

Görümce ve Dönerse Senindir Filmleri Yorumlarım

İstanbul'da hava yağmurlu ve çok soğuk. Hafta sonu planlarınız için size iki keyifli film önerim olacak, bu havada yapılacak en güzel şeylerden birisi de sinemaya gitmek bence. İnsanın içini açacak, güldürecek filmleri izlemek ise bu havalarda en çok tavsiye edeceğim şeylerden birisi. Geçtiğimiz haftalarda izlediğim 'Görümce' filminden ilk olarak başlayacağım. 



Tür : Komedi 
Yönetmen : Kıvanç Baruönü 
Oyuncular : Gupse Özay , Buğra Gülsoy , Eda Ece , Zeynep Kankonde , İnci Pars 
Senaryo : Gupse Özay 
Yapımcı : BKM

23 Kasım 2016 Çarşamba

Meleğimi Cennete Uğurladım..


Canım meleğim bir tanecik anneciğimi geçen hafta cennete uğurladım. Çok dua etmiştim iyileşsin diye ama maalesef ki.. Allah'ın takdiridir.. Hayat o kadar boş geliyor ki dedikleri gibi üç günlük dünya, boş yere bazı şeyler.. Ne diyebilirim ki; hep yanımda olacağını düşünürdüm annemin ama bu hayatta tek başına, annemsiz kalmakta varmış. Anlatılmaz bir acı, anlatılmaz bir durum.. Huzur içinde uyu meleğim, minik balkabağım, tontişim, minnak prensesim,bir tanem, ben seni anlatmaya kelime bulamıyorum.. Bir hafta oluyor yarın sen gideli, ne kadar çabuk geçti ne kadar çok özledim seni, özlemin daha da arttı. 

Bir gün kavuşacağız annecim, sana çok dua ediyorum, Allah rahmet eylesin mekanın cennet olsun inşallah.. Seni çok seviyorum..

Yanımda olup, gerek telefonla gerekse fiziksel olarak beni yalnız bırakmayan (hatta hiç ummadığım halde, benimle küs olduğu halde benimle olanlara da) herkese çok teşekkür ediyorum.  Ah annecim ne kadar çok sevenin varmış, hep derdin bana insanların kalbini kırma ben senin kadar iyi olamam ama hatta hiç öyle olamam sanırım.. 

16 Kasım 2016 Çarşamba

Annemi Özledim..


11 gündür blogumla ilgilenemedim, kendimle bile ilgilenemiyorum denebilir, annem yine yoğun bakımda bu sefer ki 4. kez yoğun bakımda kalışımız oldu, 5. kez de acilde sabahlamamız. Detayları aktarmayı çok isterdim ama belki sonra yazarım, şimdi bahsetmek bile istemiyorum. Çok canım sıkılıyor, gündüz pek bir şey düşünmüyor gibi görünsem de eve geldiğimde evin sessizliği, bomboş duvarları görmek, insanın moralini daha da bozuyor. Moralimi bozmak istemiyorum ama her gece ağlıyorum doğal olarak. Annemi kaybetmek istemiyorum çünkü bu dünyada beni ondan başka seven bir insan yok, tabii dostlar arkadaşlarda seviyordur eminim ki ama içinde saf bir sevgiyle, benim her zaman iyiliğimi düşünen melek annem dışında beni olduğum gibi kalbinden seven yok bu dünyada. O olmasa yaşama hevesim gidiyor, kendimi çok yalnız hissediyorum, içim yanıyor, altı buçuk aydır, tam düzeldi derken tam her şey yoluna girecek derken olmuyor, bir türlü sağlığına kavuşamıyor. 

Ya ben anlamıyorum, isyanda etmiyorum ama bu dünyada o kadar kötü insanlar varken niye benim annem diye düşünüyorum, bu dünyada kimseye zararı olmamış, hep doğruluktan, iyilikten yana olan, kimseye kötülük düşünmeyen, kimsenin kalbini kırmamaya özen gösteren, hatta bana hep öğütler veren, börek ve tatlı yemekten başka kötü bir huyu olmayan bir annem var benim. O daha benim evlendiğimi göremedi, hayatında torun sevgisini yaşayamadı, hep bana ümidini bağladı, ona yaşatamadığım duygular için de üzülüyorum. Hep bir balkonlu ev hayali var annemin bir türlü onu da yapamadım, hiç bir şey yapamadım, onu çok mutlu etmek isterdim. Ama yapamadım sanırım o yüzden çok kötü hissediyorum, çok yalnız, annemi güldürememiş gibi hissediyorum. Keşke benim elimden birşey gelse keşke benim elimde olsaydı bazı şeyler.. 

Annem yanımda olsa şimdi böyle şeyler düşünme derdi, kendine bak, ağlama sakın üzülme derdi.. Hep sonsuza kadar yanımda olacak sanırdım annemi, hep yanımda olacak sanırdım. Hiç düşünmemiştim şu anki düşündüklerimi, bu kadar yalnız hissetmemiştim dünyada. Hayatı çok sever benim annem, yaşayacak beni bırakmayacak buna inanmak istiyorum, inanıyorum, beni burada tek bırakmaz o.. Dua ediyorum çünkü başka bir şey elimden gelmiyor..




31 Ekim 2016 Pazartesi

Gidiyorum Ben.. Hatta Gittim Hayatınızdan..


Annem; kadın ve erkek milleti ile yaşadıklarımı anlamlandıramıyor. Hoş bende anlamlandıramıyorum. Onun zamanında böyle değilmiş ilişkiler. Birini sevdiysen onunla evlenirmişsin mesela, birini arkadaş olarak sevdiysen ömür boyu dostun olurmuş o kişi. Kadınlar birbirlerine kıskançlıkla yaklaşmazlarmış. Erkekler kullanmak için yaklaşmazlarmış. Gerçek sevgi varmış o zamanlar, samimiyet. Şimdi hiç birisi yok. Ne kadınların kadınlarla ilişkilerinde, ne kadınların erkeklerle ilişkilerinde. Herkes birbirini kullanmaya bakıyor. Boş vaktini değerlendirmeye bakıyor. Halbuki gerçek bir sevgi olsa bu insanlarla aramızda; onlara değer verip onlara özel vakitler ayırıp, gerçek duygularımızla onlarla birlikte olmamız gerekmez mi? Neden herkes kendine bir rol biçmiş, ben böyle olmalıyım diyor neden o kendi kendine biçtiği rolünü oynamak için yırtınıyor? Neden samimi değilsiniz?(yazar burada çığlıklarla bağırıyor) Neden insanları kullanıyorsunuz? Kullanamayınca da yalanlarınızı uyduruyorsunuz?! Ben yanlış bir zamana doğmuşum ne samimi dostlara sahibim(birkaçı hariç) ne de gerçek bir aşka. Belki de çoğu hata bende, belki de değil aslında tamamen bende. Vazgeçemiyorum, bana değer verildiğini düşünüyorum bazen, sonra bir bakıyorum ki aslında o değer değil, sadece karşımdaki kişinin yanımda olmasını istediğim için oluşan kendi içimde hissettiğim, onu mutlu edince onun yanında olunca sevileceğimi sandığım saçma bir düşünceyi değerli olmak sanmışım. Anneme göre insanlar çok değişmişler, bazen dediklerime inanmıyor bile yok artık o da mı diyor. 

Benim kalbime göre samimi olan insanların yanında huzurluyum, o zaman bütün samimiyetsiz insanlardan uzak durmalıyım kadın ya da erkek. Ve vaktimi çalan ve benim kötü hissetmemi sağlayan ve aradığımda ulaşamadığım ve  derdimi paylaşamadığım ve beni sevmeyen ama seviyormuş taklidi yapan ve arkamdan çevirdikleri işleri asla anlayamadığım ve birini bulup diğerini unutanlardan ve hep aldatanlardan ve benim hayatıma bana ya bana kalbime ruhuma hiç bir şey katamayan, ama hayatlarına çok şey kattığım, bensizliği yaşamaları gereken tüm insanlardan uzak durmalıyım, hem de çok uzak. Çünkü ben gerçek duygularımla hareket ediyorum sonunda üzülen ben oluyorum, çünkü ben sizin zamanınızda değil annemlerin zamanında yaşıyorum.. 

Gidiyorum ben samimi insanların olduğu yerlere...





15 Eylül 2016 Perşembe

Neden Böyle Oldu?



Neden böyle oldu? Değerinden daha fazlasını hak etmeyen insanlara değer verdiğin için böyle oldu. Onlar senin en ufak hatanı beklerken insanları kolay affedebildiğin için böyle oldu. Önce kendine değer vermen gerekirken değmeyecek karakterdeki insanları baş tacı ettiğin için böyle oldu. Hep kendi hatalarını ararken, kendini suçlarken başkalarının hatalarını görmezden geldiğin için böyle oldu. Bir insanı bir kere affettikten sonra sürekli affetmen gerektiğini çünkü o hataların gerisinin de geleceğini anlayamadığın için böyle oldu. Kendi yalnızlığında seni avutacak sandığın, sana 'sevgi' vereceğini sandığın insanlara taviz üstüne taviz vererek onun tarafından sevileceğini sandığın için böyle oldu. Oysa sevilmek öyle olmuyordu ki; önce yürek sonrada karakter gerekliydi. Bu ikisi gerekliydi ki kendinden farklı olanı sevebilesin, insan olmak gerekliydi. Her insanın hataları yok muydu ki? Vardı ama bu hataları yanlışları düzeltebilmek önemliydi, düzeltemeyenlere vaktini ayırdığın için böyle oldu. 'Ben yanlış yaparım arkadaş benim başıma bu geldi' diyenleri hala dinlediğin için böyle oldu. 'Yok canım öyle değildir, öyle demek istememiştir' deyip sürekli karşındaki insanı korumaya çalıştığın için böyle oldu. Birbirinizi dinlemeyip, anlamayıp, empati yapamayıp, hakaret ettiğiniz için böyle oldu. Özür dilemeyi bilmediğiniz için böyle oldu, özür dilemek sadece iki kelimenin bir araya gelmesi değildi çünkü. O davranışı bir daha yapmamaktı, bunu yapamadığınız için böyle oldu. 'Ama ben onu seviyorum' dediğin için böyle oldu. Nerede durması gerektiğini söyleyemediğin için böyle oldu. Nasıl bir ilişki yaşadığınızı tam olarak idrak edemediğin için böyle oldu. Sen onu 'sevgili' yerine koyarken o seni kimbilir 'ne' yerine koyduğu için böyle oldu. Sen insanlık yapalım belki bunu anlar dediğin için böyle oldu. Bazı insanlar insanlıktan nasibini almamıştır, ne yapsan da güzel bir şeyi anlayamazlar, anlarlar sandığın için böyle oldu..

Boşver belki de hayırlısı bu olduğu için böyle olmuştur, çünkü bazı şeyleri çok istesen de bazen olmuyor daha iyisi olacağından mı ya da olmaması senin için daha mı iyi olduğundan bilinmez..






14 Eylül 2016 Çarşamba

Yaşama Açılan Penceredir Kitap Blogger Daveti:)



Sevgili Şafağın Dünyası ve Sevgili Elmas Pırıltıları ile beraber ortaklaşa düzenlediğimiz 'Yaşama Açılan Penceredir Kitap' blogger daveti Konak Hotel İstanbul'da gerçekleşti. Kitap okumayı seven üç blogger yanyana geldik ve bu güzel fikirle beraber bu daveti düzenledik. Keyifli fotoğraflarla sizleri baş başa bırakıyorum bu yazımda:)

13 Eylül 2016 Salı

Mutlu Bayramlar :)



Blogumu okuyan herkesin kurban bayramı mübarek olsun, mutlu bayramlar dilerim. 

Hayat geçip giderken bazen en ufak şeyleri kendimize dert ettiğimizi anlıyoruz. Özellikle de sevdiğimiz insanları kaybettiğimiz zaman. Ne kadar saçma şeyleri kafamıza takıp dert ettiğimizi sevdiklerimizi kaybetmenin acısını yaşadığımızda anlıyoruz. Keşke sevdiklerimizi kaybetmeden değerlerini anlayabilsek bu bazen mümkün olmuyor. Değişen hayat şartları, sürekli çalışmak, yoğun olmak. Onlara zamanında gereken değeri verip, onları üzmesek ne kadar güzel olur değil mi? Kafamıza olur olmadık şeyleri takacağımıza, zamanın çoğu zaman boşa geçtiğini sonradan anlayacağımıza ve sevdiklerimize zaman ayıracağımıza, saçma şeylerle uğraşıyoruz çoğu zaman. Olan geçen zamana oluyor, özellikle de sevdiklerimizle beraber geçmeyen zamana. Aman biraz daha şunu yapayım sonra nasılsa orada o, yine görürüm yine konuşurum yine buluşurum diye düşünüyoruz. Oysaki ölümler ve ayrılıklar çokta uzağımızda değil. Ne zaman ne yaşayacağımızı biz bilemiyoruz. Bu yüzden fırsat buldukça değil de fırsatları biz yaratıp sevdiklerimize vakit ayıralım, yarın belki de olmaz kimbilir? Pişman olmamak için pişman olmayacağımız şekilde yaşamalıyız. İnsanlar aslında önem sıralarına göre hayatlarına devam ediyorlar. Yani onun için önemliyseniz ilk sıradasınız önemsizseniz sonraki sıralardasınızdır. Bazen sıra size hiç gelmez.. Sonrada onu kaybedince üzülürsünüz keşke ona vakit ayırsaydım önemseseydim onu dersiniz. Böyle dememek için zamanında onların yanında olmalıyız, sonra çok geç olmadan..

Sevdiklerinizin yanınızda olduğu, sizin onları hiç yalnız bırakmadığınız, birazda sizin bazı şeylere anlayış gösterebildiğiniz, karşınızdaki insanları mutlu ettiğiniz ve mutlu ettiğiniz kadar mutlu olduğunuz mutlu bayramlar.. :)


15 Ağustos 2016 Pazartesi

Peri Masalı Kitabı Yorumum


Peri Masalı kısa sürede okuyup bitirdiğim kitaplardan birisi. Oldukça sürükleyici bir roman. Hayatımız peri masalı olsa keşke mutlu sonla bitse ama bazen masalların sonu mutlu sonla bitemeyebiliyor. 

29 Mayıs 2016 Pazar

Kocan Kadar Konuş Diriliş Film Yorumum



Kocan Kadar Konuş'un ilk kitabını okumuştum, ilk filmini de izlemiştim, ikinci kitabını ve ikinci filmini de izledim, hem eğlenceli hem de ilişkiler üzerine izlenmesi gereken filmlerden, okunması gereken kitaplardan.


Yönetmen : Kıvanç Baruönü
Oyuncular : Ezgi Mola ,  Murat Yıldırım ,  Hümeyra Akbay , Nevra Serezli ,  Eda Ece

Senaryo : Şebnem Burcuoğlu

İlk filmin devamı niteliğinde olan Kocan Kadar Konuş Diriliş filminde Efsun ve Sinan evlenmeye karar veriyorlar ve düğün hazırlığında başlarına gelen komik olayları izliyoruz. Bu sefer işin içine aileler de giriyor, Efsun'un anneannesi Peyker Hanım ve Sinan'ın babaannesi Cavide Hanım'da tanışıyorlar birbirleri ile. Eğlence dolu, komik sahneler bizi bu filmde bekliyor. Klasik Türk ailesinde dünürler arasında geçen, geçebilecek olayları konu alıyor film. 

Filmin finali ise harikaydı:) Bu film şu anda gösterimde değil bir kaç ay önce izlemiştim ama gerçekten de beğendiğim nadir filmler arasında yer alıyor. Bence 3. filmi de gelecek, meraktayım.



20 Nisan 2016 Çarşamba

Otobüs Durağı,Amaçlar ve Eski Sevgili




Bugün işten çıkıp, yağmuru yemiş bir halde durağa yürüdüm. Durağa vardım ve otobüsün gelmesini beklerken, sırada önümde bekleyen bir çiftin konuşmasına kulak misafiri oldum. İki sevgili evlilik hazırlıklarından bahsediyorlardı. Kız oğlana 'nikah davetiyesi benim seçtiğim olsun, nikah şekerleri için de sen istediğini seçersin' dedi. 'peki hayatım' dedi oğlan kıza. Tabii benim aklımda hayallerimde farklı şeyler uçuşurken, onları dinlemeye devam ettim, bu sefer biraz merak ve biraz da acaba ne konuşuyorlar diye çünkü hiç bir zaman bir erkekle bu konulardan konuşmadım, bahsi bile geçmedi. Otobüsün gelmesini beklediler, oğlan kızı bırakamadı 'yok olmaz otobüs gelmeden gitmem' dedi durdu. Düşündüm beni hiç bekleyen oldu mu diye sanırım bir kaç kez otobüse, minibüse binerken bekleyenler olmuştu ama o çiftin yani oğlanın kıza o kadar samimi, içten davranışları vardı ki sanırım o şekilde kimse benimle beklememişti durakta.. Vedalaştılar birbirlerine sarılıp ve öpüp..

Derken otobüse bindim, önümdeki kızda sevgilisine yani müstakbel damat adayına el sallayıp bindi. Düşündüm yol boyunca; o çiftin çok şanslı olduğunu düşündüm, belki evlenince mutlu olacaklar belki olmayacaklar kimbilir ama en azından birbirlerine davranışları samimi geldi bana.. Samimiyet önemli...

Sonra kendimi düşündüm, son 15 gündür yaptığım saçmalıkları.. Böyle ilişkilerden ne kadar uzak olduğumu.. Belki de çok salak ya da aptal olduğumu düşündüm.. Facebooktan ayrıldığım eski sevgilime günde elli kez bakıp ne paylaşmış acaba diye meraklanmam, sadece ona değil eski sevgilimin eski sevgilisi olan kıza da bakmam herhalde yeterince salaklaştığımın belirtisi.. Bazıları evlenme hazırlığı yaparken evlenirken ben hala eski sevgilim hatta onun eski kız arkadaşı ne yapıyor diye bakınıyorum!! O kızda başka biri ile evlenmiş. Onun adına sevindim sanırım, eski sevgilimle ilişkisi kalmadığına mı sevindim yoksa gerçekten mutlu göründüğü için mi bilemiyorum..Düşünün yani eski sevgililerimi, eski sevgililerimin eski sevgililerini günlük olarak hepsini Facebooktan tarıyorum, kim kiminle ne yapmış diye..Ayrılan varsa seviniyorum, evlenen varsa yine seviniyorum.. Diyeceksiniz ki sana ne be kızım sen geleceğine baksana, ileriye baksana, geçmişi neden kurcalıyorsun..!? İşte ben de bilmiyorum, nedenini, merak ediyorum,  sanırım çok yalnızım, kendimi çok yalnız hissediyorum, hatta kendimden nefret ediyorum yaptığım hatalar için, aynı hataları sürekli yapmaktan aynı şeyleri yaşamaktan çok bunaldım hem de çok..

Her geri geldiğinde affetmekten, o isteyince hemen yelkenleri suya indirmekten ama bir arpa boyu yol gidememekten, bir türlü ona yaranamamaktan yoruldum. Mantığımı kullanamamaktan yoruldum. Hep duygularımla gitmekten herşeye yoruldum  ama beni sevmeyen, bir şeyler hissetmeyen, saygı duymayan birine ne kadar duygularımla gidebilirim ki, artık geri gelse de mantığımı kullanmayı öğrenmeliyim.. 

Benim amaçlarım var değil mi? 



Biricit derki; dönerse senindir dönmezse kebaptır..


14 Nisan 2016 Perşembe

Yanlış Zamanlarda Yanlış Sevdalara Düşmüşsem...


Ben ve benim gibi 30 yaş üzeri bekar kadınlar; ya yanlış bir zamana doğduk, yanlış bir zamanda yaşıyoruz ya da büyük bir sorun var.. Yanlış zamanda yaşıyorum, bundan 20 yıl 30 yıl belkide daha fazla zaman önce yaşamalıydım. Erkeklere neler olmuş böyle? Ne yapsan yaranamıyorsun, hani eskiden bir kadının elini tutmak bile değerliydi?! İşte o zamanlarda olmak isterdim, o anları yaşamayı..

Eskiden nazı kadınlar yapardı.. Göz süzüp, cilve yapmak, istemiyormuş gibi yapıp istemek, buluşma yerine geç gitmek, bir erkek tarafından evine kadar bırakılmak, özellikle geç vakitse yolda tek bırakılmamak, bu ve buna benzer çoğu şeyi kadınlar yapardı, kadınlara yapılırdı.. eskiden.. Şimdi her şey erkeklere mübah olmuş, istedikleri gibi davranıp istediklerini yapmayı marifet sanıyorlar.. Değer vermemeyi çok güzel bir özellikleri olarak görüyorlar. Eskiden öyle miydi? Sevmek diye bir kavram vardı ve erkekler bundan kaçmazdı! Sorumluluktan kaçmazdı, bir bütün olmayı düşünürlerdi, ben bunu düşünüyorum uzun zamanlardan beri, yanımda, benim her anımda olacak birini düşlüyorum, hayatımı paylaştığım.. Ne yazık ki olmuyor..


Eskide kalmış, o aşklar, seni seviyorum demeler, yürek sızlamaları.. Yalan dünyanın yalancıları olmuşlar artık.. Bir gün görüşüp ertesi gün hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam edebilmek, bunun için ne yapıyorsunuz böyle davranmak için çok merak ediyorum.

Dürüst olmak, şeffaf davranmak sadece kadınlara mahsus özellikler olmuş ve bu özelliklere sahipseniz eğer karşınıza çıkan tüm erkekler sizden uzaklaşıyor.. Amaçlarını anlayamadığım insanlar, hayır anlasam bende ona göre davranacağım ama artık bir karar aldım bana nasıl davranılırsa öyle davranacağım bende..

Değer vermeyene değer vermeyeceğim mesela.. Benimle ilgilenmeyenle ilgilenmeyeceğim.. İşine geldiği gibi davranana işime geldiği gibi davranacağım, sanırım artık büyümüş olmam gerekiyor, hatalarımdan ders alarak büyümüş olmalıyım..

Teknolojinin de hayatımıza tamamen girmesiyle, facebook, instagram, twitter gibi sosyal ağlardan da takip etmeye başlamamızla beraber, eklenilen kişiler, etiketlenilen fotoğraflar, beğenilen şeyler derken, yaşadığımız ilişkilerimizde iyice karmakarışık bir hal aldı. Ve siz bunlarla ilgili bir yorum yaptığınızda kıskanç durumuna düşüyorsunuz halbuki teknolojinin hayatımızı kolaylaştırması gerekmiyor muydu? Aradığım kişiye ulaşılamıyorsa, mesaj yazdığım kişi bana tenezzül edip cevap yazmıyorsa ne anladım ben bu akıllı telefondan bu akıllı teknolojilerden? Benim hayatımı dahada zorlaştırıyor.. Sosyal ağlardan da dersimi almış olmalıyım artık ve..

Aşkın, sevginin olmadığını artık iyice anlamam gerekiyor, yoksa işin içinden çıkamayacağım.. 

Sanırım hiç anne olamayacağım bu durum yüzünden çünkü mantık evliliği yapmayacağım. En çokta anne olamayacağım için üzülüyorum.

Ama en çokta sarışın mavi gözlü bir kızım olmayacağı için üzülüyorum şu anda.. 

Biricit bir türlü anlamıyor..


6 Mart 2016 Pazar

SADECE DOĞRU NEFES ALARAK HAYATINIZI DEĞİŞTİREBİLECEĞİNİZİN FARKINDA MISINIZ? NEFESİNİ KEŞFET



Geçtiğimiz hafta Mimoza Yaşam'da nefesimizi doğru kullanma konusunda bir terapideydim. Nefes egzersizleri ile yazar ve nefes terapisti Ülker Uzun Polat bizlere doğru nefes almamız hakkında bilgiler verdi. Ben yanlış nefes alıyormuşum:) Aslında yaşamımızda nefes almamızın ne kadar önemli olduğunu bilseydik, belkide bu konuya daha çok önem verirdik. 5elementi baz alarak nefes uygulamaları ile huzurlu saatler geçirdik bu etkinlikte..

28 Şubat 2016 Pazar

Biricit Karşılıksız Aşklar Diyarında


Yazımda değineceğim konu bu gece; 'karşılıksız aşklar'.. İster inanın ister inanmayın mailime o kadar çok aşk ve ilişkiler üzerine mailler geliyor ki bazen içime Güzin Abla mı kaçtı diye düşünmüyor değilim (terzi kendi söküğünü dikemezmiş). Özellikle eski sevgililer hakkında yazdığım yazılarım; 'eski sevgili ile barışma yöntemleri', 'eski sevgiliyi unutma yolları' yazılarım çok okunuyor. Bu vesile ile blogumu okuyanlar mailleri ile bana sorular sormaktan çekinmiyorlar, sanki kırk yıldır tanışıyoruz.. Bazılarına cevap veriyorum; ben yetkili değilim bu konuda diyorum, bazılarına ise artık cevap bile veremiyorum, öyle mailler alıyorum ki.. 

14 Şubat 2016 Pazar

Nadide Hayat Filmi Yorumum





Geçtiğimiz haftalarda en yakın arkadaşımla beraber Demet Akbağ'ın başrol oyuncularından olduğu Nadide Hayat'ı izledik.


Komedi türünde olan olan filmin bilgileri şu şekilde;
Yönetmen : Çağan Irmak
Oyuncular : Demet Akbağ , Yetkin Dikinciler ,Sadi Celil Cengiz ,Tarık Tarcan , Burak Can

18 Ekim 2015 Pazar

Kocan Kadar Konuş Diriliş



Kocan Kadar Konuş Diriliş kitabı oldukça merak ettiğim bir kitaptı. Kocan Kadar Konuş kitabını okumuştum. İkincisi de bu serinin devamı olarak oldukça eğlenceli, komik ve hem güldüren hem de düşündüren bir kitap:)

20 Ağustos 2015 Perşembe

Bu Senede Bekar Gezelim!



Bu blogun sahibesi Biricit ne zaman Marc Darcy'i bulacak belirsiz.. Neden hep Daniel Cleaver karakterindeki denyo adamlar çıkıyor karşıma diye düşünmeden edemiyorum. Hep şunu soruyorum kendime 'Nerede yanlış yapıyorum?'.. Sanırım yanlış yapmamın nedeni karşımdaki insana bağlı olmam, bu kadar bağlı olup onu hayatımın odak noktası yapmasam, onu umursamasam belki de şu an böyle olmazdım. Güven kelimesi sadece kelime gibi kulağa gelse de anlamı çok derin aslında, ben karşımdaki insana hemen güvenemiyorum ya da güven hemen oluşmuyor bende, hele ki bazı şeyleri saklıyorsa, gizliyorsa şeffaf olmuyorsa.. Onu anlamaya çalışıyorum ama ben neden anlaşılamıyorum ki? Bir kadını anlamak çok mu zor? Hata yaptığında özür dilemek af dilemek, bunlar çok mu zor ki bir ilişkide? Sorularla ve işaretleriyle başbaşayım yine.. Bu kadar düşünmesem belki daha çok mutlu olurdum. Bir kadının ne istediğini anlamak çok mu zor?

4 Temmuz 2015 Cumartesi

ruhuma estetik yaptırıyorum..


Sonra durdum..düşündüm.. dedim ki; kendini bu insanlar için mi üzüyorsun, seni sevmeyenler için yıpranmaya kendini üzmeye değer mi? Yaptıklarını görmeyen, anlamayan dost, arkadaş, bilumum akraba.. sevgili için değer mi? Kendi moralini bozup canını sıkmana ..!? Değer mi onları düşünmeme, ağlamama, üzülmeme onlar için ?! Beni anlamayanlara, yanlış anlayanlara artık kendimi anlatmamayı seçiyorum. Nasılsa anlamıyorsunuz, bu saatten sonra hiç anlamayın daha iyi..

Vefasız, nankör, bencil insanlar için kendimi yıpratmayacağım, Kendi egolarıyla, nankörlükleriyle, bencillikleri ile baş başa bırakıyorum onları .. İşi düşünce, boş kalınca, menfaati olunca arayan soran, hiç bir kötü zamanımda yanımda olmayan buna iyi gunumde dahil, yani hiç bir anımda benimle olmayan beni hep YALNIZ bırakan herkesi bende bırakıyorum artık .. artık hiçbirinize üzülmemeyi seçiyorum, Kılımı dahi kıpırdatmamayı seçiyorum sizin için .. Yaptığı iyiliği başıma vuran, başarılarımla mutlu olmayan, hep kendini düşünen, hep kendi dediği olsun isteyen onlara değer verdiğim için de bunun hep görevim oldugunu sanan, bütün tanıdığım insanlar artık hiç kusuruma bakmayın siz de benim HİÇsiniz ..

Bu da şarkım:


Biricit olgunlaşmaya mı başlıyor ne dersiniz?